Yağmur Bombası İşe Yarıyor mu?80 Yıllık Bulut Tohumlamanın Kirli Sırrı
Barajlar kuruyor, tarım alanları çatlıyor, şehirler su kesintisiyle karşı karşıya. Bu ortamda medyada sıkça duyduğumuz bir kavram var: Halk arasında bilinen adıyla Yağmur Bombası. Peki bu teknoloji gerçekten işe yarıyor mu? Yoksa bilimsel temeli zayıf, pahalı ve etkisi belirsiz bir uygulama mı?

Bulut Tohumlama Nedir? Bulut tohumlama, atmosferdeki mevcut bulutlara kimyasal maddeler enjekte ederek yağış oluşumunu tetiklemeyi amaçlayan bir teknoloji. En yaygın kullanılan madde gümüş iyodür. Ancak kritik bir nokta var: Bu yöntem asla bulut yaratmaz, sadece mevcut bulutları manipüle etmeye çalışır. Kuraklık dönemlerinde zaten bulut eksikliği yaşandığı için, en çok ihtiyaç duyulan anda en az işe yarayan yöntem haline geliyor.
80 Yıllık Belirsizlik: 1946'da Vincent Schaefer, General Electric laboratuvarında ilk başarılı deneyi gerçekleştirdi. 1950'lerden bu yana ABD ordusu, Çin hükümeti, BAE ve onlarca ülke bu teknolojiyi denedi. 80 yıldır araştırılmasına rağmen bilim camiası hâlâ kesin bir konsensüse ulaşamadı. Sonuçlar tutarsız, etkiler ölçülemez, başarı kriterleri belirsiz. 2008'de Çin, Pekin Olimpiyatları öncesi şehirden bulutları uzaklaştırmak için 1.104 roket kullandı. Yağış azaldı ama bunun ne kadarının tohumlama, ne kadarının doğal hava koşulları sonucu olduğu belirsiz kaldı.
Bilim Ne Diyor? Colorado'da 10 yıl süren kar artırma programı, tohumlama yapılan ve yapılmayan bölgeler arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulamadı. Program sonlandırıldı. Wyoming'de en iyimser tahminle %5-15 kar artışı gözlemlendi. Ancak bu artışın tamamen tohumlama kaynaklı olduğu kanıtlanamadı. Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO), 2018 raporunda açık: "Kontrollü koşullarda yapılan deneyler, tohumlamanın dağlık bölgelerde kar artışı sağlayabileceğini gösteriyor, ancak bu etki %5-15 aralığında ve tekrarlanabilir değil." Atmosfer kaotik bir sistem. Bugün bir bölgeye enjekte edilen kimyasal, yarın 500 km ötede yağış yaratabilir veya hiç yaratmayabilir. Müdahalenin tam etkisini izole edip ölçmek neredeyse imkansız.

Yüzde 86 İddiası Nereden Çıkıyor? Bazı özel şirketler, paraya sıkışmış kişiler ve kısa yoldan başarılı olmak isteyen resmi kurumlar bulut tohumlamayla %86'ya varan yağış artışı vaat ediyor. Bu iddia, bilimsel gerçeklikle tamamen çelişiyor. ABD Ulusal Atmosfer Araştırmaları Merkezi maksimum yüzde 5-15 diyor. WMO en iyi koşullarda yüzde 10-20'nin üzerine çıkmıyor. İsrail'in 40 yıllık verisi istatistiksel anlamlılık göstermiyor. Yüzde 86 gibi rakamlar nasıl üretiliyor? Tohumlama sonrası yağış, önceki dönemin en kurak yılıyla karşılaştırılıyor. Yağışın tamamı tohumlama etkisine atfediliyor. Doğal iklim değişkenliği göz ardı ediliyor. Kontrol grubu yok. Bu bilimsel değil, pazarlama matematiği.
Amerika ve Avrupa Farklı Kullanıyor: Evet, ABD ve bazı Avrupa ülkeleri bulut tohumlama uyguluyor. Ama hiçbir gelişmiş ülke bu teknolojiyi su krizinin çözümü olarak sunmuyor. Amerika'da Colorado, Idaho, Utah gibi eyaletlerde kış aylarında kayak merkezleri ve su havzaları için kar artırma yapılıyor. Tarım bölgelerinde dolu zararını azaltma için kullanılıyor. Yıllık bütçe sadece 15 milyon dolar. 50 eyaletten sadece 10'u aktif kullanıyor. Fransa'da Bordeaux bağlarında dolu önleme için yılda 2-3 milyon euro harcanıyor. İspanya sınırlı bölgelerde dolu bastırıyor. İtalya'da kullanım 1980'lerden beri azalıyor, bugün neredeyse yok. Amaç kuraklık çözümü değil, mevsimsel optimizasyon ve zarar azaltma.
Çevresel Riskler Bilinmiyor: Gümüş iyodür toprakta 20-50 yıl kalıyor. Su kaynaklarına karışma riski var. Tarım ürünlerine geçiş potansiyeli mevcut. ABD Çevre Koruma Ajansı toksisite sınırı koymuş: 50 mikrogram/litre. 80 yıldır kullanılmasına rağmen uzun vadeli çevresel etkiler hakkında yeterli araştırma yok. Ekosistem dengesi üzerindeki etkiler bilinmiyor. Toprak ve su mikroorganizmaları nasıl etkileniyor? Kümülatif zehirlenme riski var mı? Bilinmiyor.
Yağmur Hırsızlığı Davaları: Atmosferde yapılan müdahaleler, rüzgâr sistemleriyle yağışı yüzlerce kilometre uzağa taşıyabiliyor. Bu durum etik ve hukuki sorunlar yaratıyor. Amerika'da Colorado ile Kansas arasında 1980'lerde dava açıldı. Colorado'nun tohumlaması Kansas'ın yağışını çaldı iddiası mahkemeye taşındı. California'da çiftçiler birbirlerine dava açıyor. Ortadoğu'da gerilim daha yüksek. İran, 2018'de İsrail'i bulutları çalmakla suçladı. Lübnan-İsrail arasında atmosferik haklar tartışması var. Suriye-Türkiye sınırında yağış manipülasyonu iddiaları gündemde. Uluslararası hukukta atmosfer müdahalelerini düzenleyen kapsamlı bir anlaşma yok.

Ekonomik Gerçeklik: Kumar Oynamak: Bir bulut tohumlama operasyonu Türkiye'de en az 500 bin liraya mal olur. Uçak kiralama, pilot ve ekip, gümüş iyodür, yakıt... Ve tüm bu maliyete rağmen sonuç garantisi %0. Aynı 500 bin lira ile neler yapılabilir? Birçok aileye yağmur hasadı sistemi kurulabilir. 10 dönüm araziye modern damla sulama getirilebilir. 2 kilometre su şebekesi yenilenebilir. Bir küçük atık su arıtma tesisi inşa edilebilir. Bulut tohumlama bir defaya mahsus, belirsiz sonuç veriyor, sürdürülemez. Altyapı yatırımı ise 20-30 yıl hizmet veriyor, ölçülebilir tasarruf sağlıyor, kalıcı çözüm oluyor.
Türkiye'de Asıl Sorun: İsraf: Türkiye'de toplam su tüketiminin %70'i tarım sektöründe. Salma sulama oranı %85. Modern ülkelerde bu oran %20'nin altında. Sulama verimi %40-45. Olması gereken %75-80. Yıllık 10-12 milyar metreküp su boşa gidiyor. Şehir şebekelerinde durum daha kötü. İstanbul'da kayıp kaçak %42. Ankara'da %38, İzmir'de %35. Toplam kayıp yılda 2 milyar metreküp. Bu, 10 milyon kişinin yıllık su ihtiyacına eşit. Endüstride geri dönüşüm oranı sadece %5. İsrail'de bu oran %90. Soğutma sistemlerinde %60-70 israf var.
Sonuç: Gerçekçi Olalım: Bulut tohumlama, Türkiye gibi yapısal su krizi yaşayan bir ülke için kalıcı çözüm değil. 80 yıllık bilimsel araştırmalar, bu teknolojinin sınırlı, belirsiz, yurt dışına ve ideal koşullara bağımlı olduğunu gösteriyor.
Türkiye'nin gerçek ihtiyacı ne? Bilim temelli, uzun vadeli su yönetim stratejisi. Altyapı yatırımları. Atık su geri dönüşümü. Toplumsal su tasarrufu kültürü. Sıkı denetim ve uygulama.
Su krizini çözmek için gösterişli projeler ve mucize değil, akılcı yönetim, teknolojik yatırım ve toplumsal bilinç gerekiyor. Gökyüzüne boş umut bağlamak yerine, ayaklarımızı yere basıp gerçekçi çözümler üretmeliyiz. Seçim bizim. Göğe mi boş boş bakalım, yoksa gerçeğe mi?