Gökyüzüne bakıp bilim yapmak: Bulut mu, sprey mi?
Pandemi sonrasında sosyal medyanın akışında sık sık karşıma çıkıyor: “Paslı demir tadı geliyor, kesin püskürtme!”, “Yazın hiç olmaz, eylül gelince başlar!”, “Rusya yasakladı, biz niye izin veriyoruz?”, “Ünlüler söylüyor; halk uyansın!”… Liste uzayıp gidiyor. Soruların çoğu iyi niyetli; çünkü insanlar gökyüzünde gördüğünü anlamak istiyor. Ne var ki “gökyüzüne şöyle bir bakıp” kesin hüküm vermek, meteorolojide kolay iş değildir.
Bu yazıda iki soruya net cevap vereceğim:
- Meteoroloji eğitimi olmayan biri sadece bakarak “bu doğal bulut, bu da püskürtme” diyebilir mi?
(2) Neden insanlar bilmediği konularda kolayca komplo üretip, çekinmeden kamuoyuna paylaşabiliyor?
1) “Bakınca anlarım” demek neden çoğu zaman yanıltıcı?
Gökyüzü, çıplak gözün kolayca yanıldığı bir laboratuvardır. Binlerce bulut türü, farklı irtifalarda bambaşka rüzgâr alanları, optik yanılgılar ve perspektif etkileri vardır. Üstelik uçakların arkasında görülen çizgiler (contrail/yoğuşma izi), ince ipliksi cirrus bulutlarına görsel olarak benzeyebilir. Bu benzerlik, “gördüm—öyleyse böyledir” tuzağını kurar.
Neden zor?
- Eksik veriyle hüküm: Tek bir fotoğraf, olayın zamanını, konumunu, üst seviye nem ve sıcaklık profilini, rüzgâr kesmesini vermez. Oysa contrail’in oluşumu ve kalıcılığı tam da bu değişkenlere bağlıdır.
- Mevsimsel yanılgı: “Yazın yok, sonbaharda çok” iddiası, çoğu zaman üst troposferdeki nem/sıcaklık düzeniyle açıklanır. Yani “daha çok görünüyor” ≠ “püskürtme başladı”.
- Beklenti etkisi: Bir görüntüyü “püskürtme” etiketiyle izleyene, sıradan fizik “gizli operasyon” gibi görünür. Psikolojide buna onaylama önyargısı denir.
2) Komplolar neden bu kadar kolay yayılıyor?
“Anlamadığımız şeyi açıklamak, onu anlamaktan daha kolaydır.” Hele ki sosyal medyada.
- Belirsizlik ve kontrol ihtiyacı: Zor, karmaşık sistemlerle (iklim, atmosfer kimyası) karşılaşınca zihin basit sebep–sonuç arar. “Çizgi var → biri kasıtlı yaptı” gibi.
- Duygu önce gelir: Korku ve öfke, biyolojik olarak akıldan hızlı koşar. “Çocuklarımızın geleceği” diyen bir cümle, saniyeler içinde paylaş butonuna götürür.
- Yetki yanılsaması: Sanatta, sporda ünlü olmak, sizi meteorolojide uzman yapmaz. Ama “otorite hissi” algısı, yanlış bilgiyi hızla meşrulaştırır.
- Seçilmiş örnek – sessiz çoğunluk: Viral olan birkaç dramatik video, her gün görülen milyonlarca sıradan bulut görüntüsünü gölgede bırakır. Bu da “her yerde böyle” algısı üretir…
Sık duyduğum iddialara kısa cevaplar
- “Ağzıma pas tadı geliyor; alüminyum var! Metalik tat, çok farklı yerel nedenlerle (hava kirliliği, tesisat, sağlık/ilaç, tat–koku algısı) ilişkili olabilir. İddia, zincirli örneklemeve akredite analiz olmadan bilimsel kanıt sayılmaz. Duygu kanıt değildir.
- “Yağmurdan kimyasal çıktı.” Yağmur suyu; toz, sahra aerosolleri, endüstriyel emisyonlar gibi çeşitli izler taşıyabilir. Tekil ve kontrolsüz bir numuneden genellemeye gidilmez. Bilimde prosedür: tekrarlı numune + uygun metod + kaynak ayırımı.
- “Uçaklar şekil çiziyor; demek ki püskürtme.” Üst seviyede farklı rüzgâr yönleri/şiddetleri izleri bükebilir, izler kesişebilir. Benzer desenler, yoğun trafik saatlerinde sık görülür.
- “Rusya yasakladı; biz niye izin veriyoruz?” Bu tür kesin ifadeler, çoğu zaman kaynak/bağlam verilmeden dolaşır. Bilimsel/teknik bir yasak varsa resmî dokümana bakılır; söylentiye değil.
Son söz: Bilim, sabır ve şeffaflık
Gökyüzü, düşündüğümüzden daha düzenli, ama göründüğünden de daha karmaşıktır. Bilimin cevabı, “inanç”la değil ölçümle gelir. “Spreyleme var” diyenin de, “kesin yok” diyenin de dayanağı veri olmalıdır. Şu ana kadar spreyleme var denilecek bir ölcüm vb kanıt mevcut değildir. Biz meteorologlar; duyguları küçümsemeden, iddiaları kişiselleştirmeden, kanıta dayalı, herkesin anlayacağı bir dille konuşmaya devam edeceğiz.