Bahara Kuru Girdik: Türkiye’de Mart kuraklığı ekonomiyi sarsar mı?

Meteoroloji Genel Müdürlüğü Mart 2025 Sıcaklık ve Yağış Değerlendirmesi Raporu yayınladı ve kıyamet koptu. Sizi bilmem ama ben biliyorum hava, havai bir şeydir! Türkiye ortalamasının azalması demek her yerde yağışın azaldığı anlamına gelmez. Mevsim normalleri ve ülke ortalaması benim pek dikkate almadığım hayali değerlerdir. Neyse benim üzerinde durduğum konu: Mart kuruydu ama Nisan’da epey soğuk ve yağışlı oldu. En azından bizim mahallede. Neler oldu ve cebimizi nasıl etkileyecek?

 

MGM analizlerine göre Türkiye’de bu yıl mart ayında yağışlar, normaline göre yüzde 53, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 59 azalmış. Yani son 35 yılın en kurak mart ayını geçirmişiz. Aşağıdaki haritada yeşil yerler uzun yıllar ortalamasından fazla yağış almış ama “Almanya yenilince biz de yeniliriz mantığı” ile tüm Türkiye kurak diye genelleyeceğiz artık. Ankara ve İzmir çevresi gibi ülkenin büyük bir bölümü beklenenin çok altında yağış almış…

 Bahara Kuru Girdik: Türkiye’de Mart kuraklığı ekonomiyi sarsar mı?

Fakat 1991‑2020 ortalamasına göre mart sıcaklığı 7,7°C. Bu yıl ne oldu? Tam 10,7°C. Yani üç derecelik dev bir sıçrama. “Ne var canım, üç derece devede kulak” diyenler için not düşelim: Küresel iklim anlaşmalarında 1,5°C sınırını aşmamak için seferberlik ilan edilmişken Türkiye, martı tek ayda üç derece yukarıya taşıdı. Üstelik son 55 yılın en sıcak dördüncü martını yaşadık.

 

Böylece Ordu’da 34,8°C ölçüldü; yazlık turizm sezonunu bir ay öne çekmeye yetecek bir değer. Bu kadar sıcaklık, bu kadar kuraklık: Sonuç buğday başağını erken gördü, kayısı çiçeğe erken durdu. Erken çiçek demek, geç gelebilecek bir soğukla topluca ‘don’ riski demekti. Ve Nisan’da beklenen son ve öldürücü don da oldu!.. Çiftçi, meteoroloji uygulamasının bildirim sesini artık alarm olarak kullanıyor.

 

Atalarımız bu durum için neler demiş? Biraz büyük sözü dinleyelim. Mart ve Nisan aylarını birlikte anan atasözleri, genellikle Mart’ın sert ve değişken ikliminin ardından Nisan’da beklenen yağışların tarımsal verim ve halkın mutluluğu üzerindeki etkisini şöyle vurgular:

  1. Mart’ta tezek kuruya, nisanda seller yürüye.
  2. Mart’ta yağmasın, nisanda dinmesin.
  3. Mart kuruluk, nisan yağmurluk.
  4. Mart’ta yağmaz, nisanda dinmezse sabanlar altın olur.
  5. Karakışta karlar, martta yağmaz, nisanda durmazsa değme çiftçinin keyfine…

 

Bu sözler, hem Mart’ın kuraklık ya da yağış durumunun Nisan ayına yansımasını hem de çiftçinin emeğinin karşılığını nasıl alacağını öğütler. Yani tam da bu sene olduğu gibi! Büyük sözü dinlemeden felaket tam tamları çalanlar gıda ürünlerinin fiyatını ve enflasyonu artırıyor farkında bile değil. 2025 yılında “Mart’ta yağmazsa nisanda dinmez” olup olmadığını MGM’nin 2025 Nisan Raporunda göreceğiz artık.

 

Meteoroloji Açısından geçtiğimiz mart ayında ve orta‑enlemlerde kış sonu yüksek basınç hâkim olduğu için mart kurak, gündüzleri sıcak ve geceleri soğuk geçti. Bu nedenle bir kısmı don çukurunda yer alan Erzurum’da en düşük sıcaklık -26.2ºC ölçüldü. Eyvah! Eyvah klavyemden kaçtı yüksek basınç merkezi filan dedim! Bu terimi gözünüzü kapalı okuyun çünkü Türkiye’de hava durumu verilen sebep sonuç ilişkisinden bahsedilmez, bunlar meteorologlar arasında bir sır olarak saklanır. Ya halkı çok cahil cuhalla sanıyoruz ya da neden hava bir soğuk bir sıcak böyle, havalar çıldırmış olmalı gibi komplo teorileriniz bizi çok eğlendiriyor…

Mart Yağışları Neden Özel?

Türkiye’de tarımsal, turistik ve genel sosyo‑ekonomik takvim “hidrolojik yıl”a (1 Ekim‑30 Eylül) göre işler. Kış aylarının kar ve yağmurları yeraltı ve yerüstü su depolarını doldurur, yazın kullanılmak üzere “banka hesabı”na yatar. Bu hesabın son büyük taksiti ise çoğu bölgede marttır.

  • Kıştan çıkış, yaza giriş: Ocak‑şubat yağışları toprağı suya doyurur; nisan‑mayıs yağışları ise bitkinin büyüme dönemine destek verir. Mart her ikisinin kesişimidir. Dolayısıyla kaçırılan mart yağışı hem “depo dolumu”nu hem “ilk can suyunu” aynı anda azaltır.
  • Sıcaklık eşiklerinin aşıldığı ay: Ort. sıcaklık çoğu ovada 5‑10°C’ye çıkar; toprak ısınır, bitki su isteğini arttırır, bu yüzden yağışın verimlilik katsayısı yüksektir.
  • Kar‑yağmur dönüşümü: Doğu Anadolu ve yüksek rakımlarda kar, batı ve kıyılarda yağmur hâkimdir. Kar‑erime suyu baraj doluluğu için stratejiktir.

 

2025 Mart ayı Türkiye'ye kurak ve sıcak geldi, çoban ateşi yaktı desek yeridir! Peki bu durum, memleketin dört bir yanını nasıl etkiledi? İşte size bir özet:

Tarım Cephesi:

  • Tahıllar isyanlarda: İç, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da buğday ve arpa "Yağmur nerede?" diye veryansın ediyor. Yağış azlığı yüzünden verim %15-40 arası düşebilir, ekmek fiyatları şimdiden gözümüzde canlandı sanki! Neyse ekmek olmazsa pasta yeriz artık…
  • Baklagiller şaşkın: Nohut, mercimek, ayçiçeği... Hepsi ekim için toprağın tavını bekliyor. Kuraklık yüzünden ekim gecikebilir, ürünler sıcaktan kavrulabilirdi, aman dikkat!
  • Meyveler üzgün: Ege ve Akdeniz'de kayısı, badem, şeftali çiçekleri "Susuzluktan meyveye dönemiyoruz" diye dert yanarken bir yandan da hop çiçek açtı. Kuraklık yüzünden meyve tutumu azalabilir, yaz meyveleri hayal olabilir! diyecektim ama açan çiçekleri don vurdu.
  • Hayvanlar homurdanıyor: Meralar yeşermek için yağmur beklerken, hayvanlar samana mahkûm kaldı. Üreticinin cebinden çıkan paraya ise hiç girmeyelim, konu derin! Su yoksa ot yok, ot yoksa et yok!..

 

Turizm Cephesi:

  • Kış turizmi erken veda etti: Erciyes, Palandöken gibi kayak merkezleri mart karı beklerken sıcak hava darbesi yedi! Pistler erken kapandı, yerel esnafın yüzü gülmedi.
  • Şehirler ve plajlar hareketli: İstanbul, İzmir, Kapadokya gibi şehirler sıcak havayı fırsat bilip turist akınına uğradı. Akdeniz kıyılarında ise "erken plaj" modu başlamıştı bile! Ama aşırı su tüketen turist duş almak için yazın suyu nereden bulacak, göreceğiz…

 

Doğa Cephesi:

  • Barajlar susuz: Kuraklık barajları da vurdu! Ankara, Eskişehir, Manisa, İzmir'de "kritik seviye" alarmı çalıyor. Su tasarrufuna şimdiden başlayalım, yoksa yazın musluklardan sadece serçe banyo yapar!
  • Yangın riski yüksek: Sıcak ve kurak hava orman yangınlarına davetiye çıkarıyor. Muğla-Antalya hattı şimdiden alarmda! Mangal keyifleri yerini endişeye bırakabilir, dikkatli olalım.

 

Son söz olarak Mart bize ne söylüyor? Çok basit: “Ben şimdi böyleysem, 2035’te neler olacak, hesap et!” Atmosfer, emisyon yedikçe kızar.  2025’in martı, meteoroloji raporlarında bir istatistik, ama gerçekte geleceğin kısa fragmanıydı. Fragmanı beğenmediyseniz filmi değiştirme şansımız hâlâ var.

Bunun yolu da terleten martlara karşı serinkanlı adımlar atmak: Karbonu azaltmak, suyu korumak, toprağa kulak vermek. Yoksa “mart kapıdan baktırır” yerine, “mart gezegeni baktırır” atasözünü lügate sokmaya az kaldı. Aaaa şimdi hatırladım “bize böcek yetirecekler, vb.” komplo teorileri ile iklim kanunu meclisten geçirmediydik… Tebrikler!..

Diğer Yazıları