Netanyahu’nun Türkiye’den istediği Siloam Yazıtı'ndaki gizem ne?

Mehmed Mazlum Çelik celikmehmedmazlum@gmail.com

Geçtiğimiz günlerde Gazze Kasabı Netanyahu yaptığı bir açıklamada dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz’dan üzerinde İbranice yazıların bulunduğu bir tableti istediğini fakat Yılmaz’ın dönemin İBB Başkanı Recep Tayip Erdoğan’ın mani olacağı gerekçesiyle bu tableti veremeyeceğini kendisine söylediğini iddia etti.

Netanyahu’nun açıklamaları muhtemelen yalan yahut dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz kendisini geçiştirmek için bu bilgiyi vermiş; çünkü bahsi geçen Siloam Yazıtı, İstanbul Arkeoloji Müzesinde sergileniyor. Bu müzeden bir çakıl taşını çıkartmak isterseniz Kültür Bakanlığına müracaat etmeniz gerekir.

Bu bakanlık da o dönem Başbakanlığa bağlıydı.

Eğer ki Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun bilgisine haiz olsa siyaseten engellerdi demek istemişse Netanyahu, o konuda muhtemelen haklı. Elbette bu hikâye öyle anlatılmış basit bir anı değil, Netanyahu’nun bunu anlatmasında başka bir amaç var.

Buyurun o amaca beraber yakından bakalım…

Kudüs’ü tam işgal için kanıt arıyorlar

Netanyahu hükümeti, Kudüs’ü tam işgal için yürüttüğü bazı kirli politikalar bulunuyor. Bunlardan bir tanesi de Kudüs’ün altında köstebek gibi yürüttükleri kazılardır.

Tüm bu çabalara rağmen onlarca yıldır Süleyman Mabedine dair herhangi bir kanıt bulunamadığı gibi Yahudi tarihine dair güçlü eserler de ortaya çıkartılabilmiş değil.

Oysa bu mabet Siyonistler için kefaret kapısıdır. Aslında onlar da Gazze’de yaptıklarının katliam ve günah olduğunu biliyor; ama bu mabetle günahlarından arınacakları ve masumlaşacaklarına dair sapkın inanış nedeniyle biran evvel bu mabedin gün yüzüne çıkartılması çok önemli.

Ayrıca 2028 yılı “80 Yıl Kehaneti” için son süre olduğunu artık biliyoruz. Siyonizm’e göre bu mabet 2028 yılına kadar dikilip Büyük İsrail Devleti kurulamazsa 80. Yılda mevcut devlet yıkılacaktır.

Siloam Yazıtı da bu sapkın inanışları için kullanacakları önemli bir kanıt olarak görülüyor.

İsrail’in dünyaya gösterdiği tek kanıt olan Siloam Yazıtı Türklerin elinde

Siloam Yazıtı aslında 1838 yılında Kudüs’teki bir Tünel’de bulundu. Bu keşif bu kadar önemli olmasına rağmen özellikle kamuoyundan gizlendi. 1890 yılında tablet yerinden sökülerek çalınmaya çalışıldı.

Aslında o yıllarda topraklarımızdan koca sunaklar dahi çalınıyor; ancak ruhumuz dahi duymuyordu.

Sultan Abdülhamit, Kudüs’ü sürekli izlettiriyor ve bir taşın dahi yeri değişse Yıldız’a bildiriliyordu.

Siloam Yazıtı’nın çalınacağı istihbaratı geldiğinde operasyonu engellemek için sonraları ABD Büyükelçiliği ve Sadrazamlık gibi vazifeleri de üstlenecek İbrahim Hakki Paşa görevlendirildi. Başka bir isim görevlendirilmiş olsa rüşvet veyahut şantaj gibi yöntemlerle tablet kaçırılabilirdi. Oysa İbrahim Hakki Paşa mürekkep yutmuş adamdı ve tabletin ne manaya geldiğinin farkındaydı.

Önce tableti kurtardı ve ardından hırsızlara nispet yaparcasına Kudüs’te aylarca sergiletti.

Lakin Siyonistlerin tableti ele geçirmek konusunda katı bir tutumu olduğunu gözlemledikten sonra tableti muhafaza altına alabilmek adına İstanbul’a gönderdi.

İsrail defalarca tableti istedi

1998 yılında ve 2007 yılında İsrail bu tableti iki kez resmen istedi.

Türkiye ne bu talepleri kabul etti ne de İsrail’de sergilenmesine müsaade etti.

Tableti çalınması riskine karşı şu anda yüksek alarm seviyesinde tutuluyor. Gerek İsrail hükümeti ve gerekse de bazı zengin Siyonistler yazıtın İstanbul Arkeoloji Müzesinden çalınması için bazı kirli gruplarla fikir alışverişinde bulunduğunu da iddia ediyor.

Hatta hızını alamayan bazı radikal bakanlar eninde sonunda tableti İstanbul’dan bir şekilde getirecekleri tehdidini savuruyor.

Son olarak İsrail medyasına göre; 2022 yılında Herzog, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a tableti istediklerini iletmiş; ancak bu talep yeniden reddedilmiştir. Yine İsrail medyasında göre Türkiye ancak İsrail’in işgallerinin bitmesi ve Doğu Kudüs’ün özgürlüğünden sonra bu tableti iade edebileceği bir koşul olarak muhataplarına iletmiş durumda.

Tüm yazılarını göster