Erdoğan neden ağırladı? Atatürk ve Fatih'in Papa tavrı ne olmuştu?

Mehmed Mazlum Çelik celikmehmedmazlum@gmail.com

Papa Leo’nun Türkiye ziyareti ile ortaya tuhaf bir iddia atıldı. Buna göre zamanında bazı Papalar İznik’e gelmek istemiş; ama dönemin liderleri Fatih Sultan Mehmet ve Atatürk buna mani olmuşlardı.

Elbette bu iddialar kuyruklu yalan.

Buyurun Fatih ve Atatürk döneminde Papalıkla münasebetler ve hadiselere yakından bakalım.

Fatih Sultan Mehmet ve Papalık

Fatih’in iktidarında Papalık tarihinin en zayıf dönemini yaşıyordu.

Floransa, Ceneviz gibi İtalyan şehir devletleri bile Papalığın mahremini umursamadan Osmanlı ile ittifaklar kuruyor; hatta Fatih’e ajanlık olarak niteleyeceğimiz bazı işlere kalkışıyordu.

Fatih Sultan Mehmet’in askerleri bir yandan Gedik Ahmet Paşa komutasında İtalya’yı adım adım fethederken padişahın casusları her taşın altından çıkarak İstanbul’a haber uçuruyordu.

Medici ailesi gibi İtalya ekonomisini domine eden aileler dahi Papalık karşısında haysitlerini tehdit altında görerek Cihan padişahına sığınıyordu.

Fatih’in kazandığı zaferler sonrası Papalık bir mektup yazarak Fatih’ten Hıristiyan olup tüm Avrupa’nın tek devlet altında birleşmesini talep edecek kadar aciz bir duruma düşmüştü.

Bu teklifin en temel nedeni Papa Pius’un siyasi karizmasını tamamen kaybetmesiyle alakalıydı. Herkes Fatih’in önünde bir bir diz çökerken papalık makamı da en rezil işlerin içinde yer alıyordu.

Pazzi Komplosu, Otranto Seferi gibi hadiseler artık Papalık için devrin kapandığının işaretleriydi.

Papalığın İstanbul’a gönderdiği Kardinal Bessarion gibi casuslar hemen deşifre oluyorken yeni Haçlı çağrıları İtalya’da dahi karşılık bulmuyordu.

Batı’nın entelektüelleri Davinci, Bellini ve Michelangelo gibi isimler Papalığın tasallutundan kaçıp İstanbul’a gelmek için sürekli yollar arıyordu.

Fatih Sultan Mehmet ve Papalık arasındaki münasebet bu şekildeydi. Fatih Sultan Mehmet’in nazarında Papalığın basit bir İtalyan şehir devletinden farkı yoktu. Hatta zaman zaman Papalığın bu şehir devletleri karşısında tamamen yok olmasına dahi izin vermemişti.

Lakin hiçbir arşiv belgesinde Papa’nın İstanbul’a Türk ülkesine gelmek istediğine dair bir belge yoktur. Kaldı ki o dönemde İtalya dışına bile çıkamayan Papa’nın böyle bir seyahat talebinde bulunması da akıl karı değildir.

Atatürk dönemi Papalık ilişkisi

Mustafa Kemal Atatürk’ün çok katı ve taviz vermediği bir laiklik stratejisi vardı.

Papalıktan da nefret ettiğine dair birçok delil vardı.

Bu durum yalnızca Papalık ile de sınırlı değildi. Tüm Hıristiyan misyon hareketlerine karşı çok katı bir tutum içerisindeydi.

1928 yılında Bursa Amerikan Koleji’nde Türk kızlarının Hıristiyanlaştırılmasına en sert tepkiyi Cumhurbaşkanı olarak Atatürk göstermiş ve okulun kapısına kilit vurdurtmuştu.

Papalık makamı; Sovyetler gibi katı seküler ülkelere sert eleştiriler yapıp savaş ilan ederken Ankara’ya karşı sessiz kalmayı tercih etmişti.

Ankara da Papalık makamı ile hiçbir diplomatik girişimde bulunmamıştı. Ankara Vatikan yeryüzünde yokmuş gibi davranırken aynı durum Vatikan için de geçerliydi.

Ankara’nın Ermeni Katolik, Süryani Katolik, Latin Katolik gruplarının örgütlenmelerine karşı sert tavrı zaman zaman Vatikan’ın dolaylı açıklamalar yapmalarına neden olmuştu.

Atatürk’ü dini konulardaki tutumunu zaman zaman eleştirebilmek mümkün. Halifeliği kaldırırkenki süreç, şapka inkılabı, Türkçe Ezan gibi hususlar hala tartışma konusudur.

Lakin Atatürk tutarlıdır. Benzer katı tutumunu diğer dinler için de aynen tatbik eder.

Papalık ile hiçbir ilişki kurmaz ve varlığına dahi tahammül edemez. Pontus iddiaları, Ekümeniklik meselesi, yabancı misyon gruplar gibi konularda tavizsiz bir laiklik anlayışı savunur. Hele ki bu hareketlerin en ufak siyasi tutumlarına karşı en şedit karşılığı vermekten çekinmez.

Papalık da bu durumu yakından izler.

Aslında dini bir kurum olduğu için Atatürk’ün bu laiklik anlayışını genel politika içinde benimsemez. Nitekim laik ülkelerin siyasal rejimlerine sert eleştirileri bulunmaktaydı; ama en güçlü Müslüman halk olan Türklerin bu siyasal tutumunu sessizce izlemeyi tercih etmişti.

Gelelim Papalığın İznik’e gelme talebine…

Elbette bu iddia uydurmadan ibaret. O dönem içerisinde Hıristiyan alemi Kudüs’ü elinde tutmasına rağmen Papa, en kutsal gördükleri şehre dahi gitmemiştir ki bundan daha büyük bir meydan okuma olamazdı Batı dünyası için.

Ankara’dan İznik’e gelme ricası gibi bir talep söz konusu dahi değildi.

Gerek Fatih’i gerek ise Atatürk’ü yüceltmek için söylendiği görünen bu iddiaların asıl amacı hükümeti tahkir etmek ve küçük düşürmek amacı taşımaktadır.

Papa’nın İznik’e gelmesinde İslam alemi için rahatsızlık duyulacak bir taraf yoktur. Biz misafirperver bir halkız.

Asıl itiraz şu olmalıdır; Sayın Papa neden Kudüs’e gidemiyor?

Kim bilir belki orada Türkler kadar misafirperver olmayan birileri vardır.

Tüm yazılarını göster