Mehmetçiğe kan kusturan Arap kralından intikamı Filistinli genç aldı

Mehmed Mazlum Çelik celikmehmedmazlum@gmail.com

Türk halkı artık şu gerçekle yüzleşmeli ve kabul etmelidir: Araplar, Türkleri sırtından vurmadı. Türklere isyan eden Haşimoğulları adında bir aile ve onlarla işbirliği içindeki bir grup çapulcuydu.

Bu ihanete kalkışan en önemli figürlerin başında gelen Kral Abdullah’ın 1951 yılındaki suikastı ibretlik bir sahnededir.

Kral Abdullah’ı Kudüs’te telef eden şehit Mustafâ Şükri Aşşu'yu o gün olaya şahit olanların tanıklıklarına göre ateş ederken “Hain! Kudüs’e, Osmanlı’ya velinimetine ihanet ettin!” diye bağırıyordu.

Peki kimdi bu kral Abdullah ve bu suikast esnasında sarf edilen bu sözler neden anlamlıydı?

Medine operasyonunun siyasi aktörüydü

Abdullah, Mekke şerifinin oğluydu. Dünya Savaşı’nda Osmanlı’ya karşı Arap İsyanının lider ailelerinden biri olarak öne çıktı. Savaş sonrası İngiliz mandası altındaki Ürdün’ün emiri, 1946’da ise bağımsız Ürdün’ün ilk kralı olacaktı.

Osmanlı döneminde Abdullah, mebus olarak meclise de girmiş bir isimdi.

Şerif Faysal’ın (kardeşi) askeri operasyonları yönettiği ortamda Abdullah ailenin dışişleri bakanı gibi hareket ediyordu.

General Horatio Herbert Kitchener ve Henry McMahon’ı Medine’de Türklerin üzerine yürünmeye ikna eden kişi Abdullah’tır. Bu çabalarını şu sözlerle anlatacaktı;

“Arap davası için İngiltere tek gerçek destekçi idi; silah ve altın olmadan Medine kuşatılamazdı.”

Fahrettin Paşa’nın 3 yıllık direnişine rağmen Medine’ye saldırıların artmasını sağlayan ve kuşatmayı sürdürülmesini sağlayan Abdullah’tı. Hatıratında bu ısrarını Arap Birliğine yoracaktı;

“Medine’yi almadan bağımsızlık yahut Arap birliği mümkün değildi.”

Fahreddin Paşa içeriden ihanete uğramasa muhtemelen kuşatma daha yıllarca başarıya ulaşamayacaktı.

 Kendi halkına da ihanet edecekti

Kral Abdullah, iktidar ve krallık için her yola başvurmuştu.

Nihayet 1946’da bağımsız Ürdün Kralı oldu.

Osmanlı’ya ihanet eden bu şahsın kendi halkına da saygısı yoktu.

1948 senesinde Arap-İsrail savaşları yaşanırken bölgeden Siyonistleri sökeceği yerde Batı Şeria ve Doğu kudüs’ü ele geçirme derdine düştü.

Bu uğurda Siyonistlerle diyaloğa dahi geçmek ve diplomatik girişimlerde bulunmaktan çekinmeyecekti.

Bu durum sonraları “Müslüman Kardeşler” denilecek ve Osmanlı’ya yakın olmakla suçlanacak bazı Arap hareketlerini fazlasıyla rahatsız edecekti.

Bu damardan fazlasıyla çekinen Abdullah, hatıralarında ısrarla Osmanlı’ya veya devlete değil; hükümete isyan ettiklerini savunacaktı. Sözlerini daha ileri taşıyan Kral Abdullah, savaşa girerken Abdülhamit tahtta olsaydı Türk askerine asla kurşun sıkmayacaklarını söyleyecekti.

Suikast günü

1951 senesi Ortadoğu için bir suikastlar yılıydı.

Lübnan başbakanı Riyad es-Sulh ve İran Başbakanı Ali Razmara o sene öldürülmüştü.

Kral Abdullah; suikastla öldürülen Riyad es-Sulh’un gıyabi cenaze merasimi için Kudüs’teydi.

Mustafa Şükri Aşşu henüz 21 yaşındaydı.

Ülkesindeki Siyonist işgalinin en önemli müsebbiplerinden birisi olarak Kral Abdullah’ı görüyordu.

Cuma namazı da olması nedeniyle Mescid-i Aksa son derece kalabalıktı.

Mustafa Şükri hem Kral Abdullah’ı hem de sonraları tahta çıkacak torunu Hüseyin’i hedef aldı. Kral Abdullah’ı öldürse de torunu kurtulmayı başaracaktı.

Suikastçı o an orada bulunanlarca linç edildi.

Kolu, bacağı kırık olmasına rağmen hemen bir idam sehpasına çıkartılarak asıldı.

Bu suikast bölgede bir korku iklimi yarattı.

Bilhassa Kudüs’ün yavaş yavaş Siyonistlerin eline geçmeye başlaması ile Osmanlıya ihanet eden Haşimoğulları bir çok Arap hareketinin hedefine dönüştü.

Velhasıl Medine’de Mehmetçik’e kan kusturan faillerden birisi olan Kral Abdullah belasını bir Filistinli gençten bulacaktı.

Bu genç linç edilirken Kudüs’e ve Osmanlı’ya atıf yapması ise son derece manidar bir olay olarak hafızalarımızda duracak.

Tüm yazılarını göster