Bosna’da Batılı zenginlerin Para karşılığı insan avı yaptığının ortaya çıkması pek çok kimseyi dehşete düşürdü.
Oysa Avrupalıların bu tür insanlık dışı meraklarını doyurmak için işledikleri ilk cürüm bu değil. Kongo’da ve Namibya’da zengin Avrupalı aristokratların insan avları bir çeşit spor olarak görülüyordu.
Daha büyük rezalet ise Avrupa başkentlerine insanat bahçeleri açarak rezaletlerine yeni bir boyut katmalarıdır.
İnsanat bahçesinde canına kıyan Ota Benga
İnsanat Bahçeleri, Batılı olmayan insanların ilkel ve hayvani bulunarak Batı başkentlerinde sergilenmeleriydi.
Bu rezil uygulamayı ise öyle para hırsı ile yanıp tutuşan birisi değil bizzat İngiltere Kraliçesinin öz torunu Connaught Prensi Arthur isminde habis ruhlu bir adam 1908 senesinde açmıştı.
Bu alçakça uygulama Londra’dan Paris’e varıncaya kadar onlarca yıl sürdü. 1940’lara yaklaştığımız senelerde dahi Avrupa’nın muhtelif kentlerinde insanat bahçeleri varlığını sürdürüyordu.
Bronx Hayvanat Bahçesi’nde sergilenen bir insan olan Benga sefil Batı ahlakından daha insandı.
Onu maymunlarla dövüşmesi için bir kafese attılar.
Bu oyundan daha çok zevk almak isteyen Batılı izleyiciler Benga’ya maymunları avlaması için ok ve yay attı.
Benga bu okları maymunlara değil; kendisini oraya atan Beyaz adamlara fırlatacaktı.
Birkaç izleyicinin ağır yaralanması üzerine sergi acil durduruldu. Bir kısım Batılı bunu Benga’nın hayvanlığına yoğurup tavırlarının ne kadar doğru olduğunu savunurken Benga’nın bu tutumu kafalarda ciddi soru işareti doğurmuştu.
İşin en acı kısmı Benga bu insanat bahçesinin bir parçası olmaya yani köleliğe, hayvanlığa alışacak Afrika’ya dönme imkanı olmasına rağmen dönmeye cesaret edemeyecekti.
Benga Batı’da kalıp normal bir vatandaşa da dönüşmeyi başaramadı.
Nihayet Batılıların hayran olduğu sivri dişlerini tek tek söktü ve ödünç aldığı silahla kalbine bir el ateş edip intihar etti.
Keşke Batının Habis eylemleri bu kadarla sınırlı olsaydı.
Asıl trajedi Kongo’da idi
Osmanlı’nın Orta Afrika siyasetinde en acı hadiselerden birisi Payitahtın, Belçika’nın Afrika siyasetine girişini engelleyememesidir. Belçika’nın Kongo’da işlediği katliamlar dünya tarihi açısından utanç verici hadiselerdir. Bilhassa II. Léopold hükümdarlığı sırasında 10 Milyondan fazla siyah derili insan hunharca katledilmiş ve bölgenin zengin madenleri çalınmıştır.
Belçika kralı II. Léopold, 19. Yüzyılda tüm Kongo Havzasını ilhak etmek için harekete geçtiğinde Güney Sudan topraklarını, Hatt-ı İstivâ (Ruanda) ve Bağımsız Kongo Cumhuriyeti’ni de hedefleri arasına almıştı. Bu topraklar, iç siyasette serbest olsalar da Mısır Hidivi’ne yani Osmanlı Padişahına bağlı idiler. Osmanlı, Mısır ordusuyla zaman zaman buraya asker göndererek nizam sağlamayı başarmış ve bölgenin hakemi konumundaydı.
İstanbul’dan Ahmed Muhtar Paşa’ya gönderilen talimatta Sudan toprakları ve Kongo havzasının sahipsiz olmadığı ve işgale karşı tavır alınacağının Belçikalı yetkililere iletilmesi emredildi. Bölgedeki Osmanlı hudutlarının muhkem bir şekilde kontrolü altında olduğunu belirten Ahmed Muhtar Paşa, diğer bölgelerin işgaline karşı da Belçika hükümetine gerekli tedbirlerin hazırladığını İstanbul’a iletti.
Sultan Abdülhamit, işin ağırdan alındığını düşünerek meseleye bizzat el atarak Osmanlı’nın Belçika’ya Nota (protesto) vermesini emretti. İngilizler, Belçika’nın Kongo’yu işgal etmemesi halinde bölgeye Fransızların geleceği endişesiyle siyasi tavır değişikliğine gitmesi İstanbul’u telaşlandırdı. Bilhassa Mısır meselesi çözülmemişken başka krizlerle İngilizlerle karşı karşıya gelmek Sultan Abdülhamit’in onayladığı bir siyaset değildi.
12 Mayıs 1894 tarihinde İngiltere, Belçika işle anlaşarak Kongo Havzasından Osmanlı ve Fransa’yı söküp atmak için İngilizlerin önünü açtı. Tam bu noktada yapılan antlaşmada kâğıt üstünde yukarı Nil toprakları için Osmanlı toprağı ibaresi kullanılarak Osmanlı hükümeti sakinleştirilmeye çalışıldı.
Osmanlı’nın ve hatta Sudan ile beraber Kongo’nun talihsizliği Nubar Paşa ismindeki İngiliz muhibbinin Mısır’ın başına geçmesi oldu. Bir Osmanlı Ermenisi olan Nubar Paşa, icraatlarıyla Sudan ve Kongo’dan tüm Osmanlı izini adeta söküp attı. Bu siyaset Belçika’ya büyük cesaret verdi ve milyonlarca masum insanın ölümünün önünü açtı. Sonraları Nubar Paşa, Osmanlı’nın Ermeni katliamlarını yaptığını savunsa da kendi siyasi çıkarları için milyonlarca Kongolunun cinayetine sebep olmuştu.
Evet, Ermeni tezlerinin en büyük ideoloğu olan isim 10 Milyon Afrikalının ölümünden doğrudan sorumlu olan tarihin lanetlilerinden birisiydi.