ABD'yi dizayn eden korku silahı: Epstein dosyasının sahibi İsrail mi?

Mehmed Mazlum Çelik celikmehmedmazlum@gmail.com

Donald Trump ve Elon Musk’ın seçim sürecinde ısrarla üzerinde durduğu Epstein iddiaları ABD’nin özellikle iç siyasetinde kriz belirdiğinde bir anda gündemin en tepesini işgal eden konuya dönüşüveriyor. Kamuoyu meseleyi tam anlamıyla idrak edemeden gereken mesajlar veriliyor ve ABD’li politikacılarla önemli isimler ertesi gün bu konu hiç açılmamış gibi gündemine devam ediyor.

Son olarak Elon Musk, ABD Başkanı Donald Trump ile yollarını ayırdığında bu konuyu gündeme getirmiş ve ardından geri adım atarak meselenin üstünü örtmüştü. Zaman zaman bazı fotoğraflar ve yeni bilgilerle iddialar saman alevi gibi yükseliyor ve ardından tekrar hiç ele alınmamış gibi sümen altı ediliyor.

İşin ilginç tarafı ABD medyası da politikanın bu tutarsızlık ve gelgitlerine uyum içerisinde davranıyor; konu ısıtıldığında üstüne gidiyor. Ardından politikacılarla beraber medya da geri adım atarak konu hiç ele alınmamış gibi davranmaya başlıyor.

Peki Pizzagete tartışmalarıyla başlayan ve Epstein iddiaları ile doruğa ulaşan sayısız önemli ismin çocuk tacizi ve hatta cinayetlerle suçlandığı bu iddialar nedir ve ABD’nin özellikle dış politikasına yansımaları nasıl olmaktadır.

Her şey pizzagate iddiaları ile başladı

ABD’de önemli isimlerin çocuk tacizi ve pedofili iddiaları onlarca yıl şehir efsanesi olarak kulaktan kulağa anlatılıyordu. 2016 senesinde Reddit isimli bir internet sitesi bu iddiaları bazı ciddi kanıtlarla kamuoyu ile paylaşınca tüm dünya Pizzagete olayı olarak meseleye ilgi duymaya başladı.

Üstelik Pizzagete hadisesi ABD’de değil, Avrupa’da başlayacaktı. Belçika’da kaybolan küçük kızların akıbetini araştıran polis tesadüf eseri elde ettiği bulgular korkunç yerlere gidiyordu. İnsan kaçakçıları Belçika’dan kaçırdıkları kız çocuklarını ABD’ye götürüyordu. İddialara göre bu çocuklar önemli restoranlarda ve otellerde ABD’li politikacılara servis ediliyordu.

John Podesta ismi bu anlamda son derece kritikti. 2016 yılında Hillary Clinton’un seçim kampanyasını yürüten ve şu anda ABD senatosunda aktif politika hayatını sürdüren Podesta’nın “Comet Ping Pong” mailleri deşifre olacaktı. Bu bir pizzacıda önemli isimlerin katılacağı pedofili partisi ile alakalıydı.

Donald Trump seçim kampanyası boyunca bu maillerin üzerine gitti ve Clinton’u hesap vermeye davet etmesi, cerahati ortalığa saçacak gelişme olacaktı. Trump’ın açıklamalarından cesaret alan bazı gazeteciler ve kamuoyu Pizzagete meselesinin üstüne gitmeye başlayacaktı.

İddialara göre; James Alefantis önemli isimlere hizmet veren bir restoran sadece sahibi değil, onlara küçük kız ve erkek çocukları sunan bir caniydi.

Eşcinsel kimliği ve önemli politikacılara sunduğu restoran hizmetiyle bilinen Alefantis biranda kamuoyunun en tartışmalı isimlerinden birisine dönüşecekti.

Pizzagete olayında Clinton’dan Obama’ya varıncaya kadar birçok ismin bu restorana atıf yapması ve bazı kinayeli şakalarda bulunması halkın dikkatini ve şüphelerini üzerine çekiyordu.

Bu süreçte Donald Trump, iddiaların kendi tabanında yarattığı infiali yakından gözlemlemiş ve konuyu seçim süreci boyunca kullanmaya başlayacaktı.

Dananın kuyruğu Epstein ile koptu

Jeffrey Epstein iddiaları ise Pizzagete skandalını gölgede bırakacaktı; çünkü iddialara göre pedofili (sübyancılık) hem daha kurumsal yapılıyordu hem de MOSSAD gibi istihbarat birimleri doğrudan işin içerisindeydi.

1953 New York doğumlu Epstein her şeyden önce Yahudi ve koyu bir Siyonist’ti.

Bir hizmetçi kadın ve öğretmen babanın oğlu olmasına rağmen kısa sürede ABD’nin milyarderleri listesine girmeyi başarmış nadir isimlerden birisiydi.

Eptein, gençliğinden beri fuhuş başta olmak üzere birçok adi suçtan yargılanmış bir isimdi. Hapiste tutuklu olduğu sırada şaibeli bir şekilde hayatını kaybetmiş olması da tesadüf değildi. Epstein’in ölümü MOSSAD açısından başarılı bir operasyondu; fakat artık kamuoyu ve az sayıdaki ABD’li politikacı İsrail’in ABD iç siyasetini kendi ülkelerinin çıkarını gözeterek ahlaksız yollarla dizayn etmeye başlamasını ciddi anlamda tartışmaya başlamıştır.

ABD kamuoyuna ve iddialara göre Epstein üzerinden MOSSAD’ın eline düşmüş bazı isimler şu şekildedir; ABD eski başkanları Bill Clinton, Barack Obama, Joe Biden, eski ABD Başkan Yardımcısı Al Gore, CIA direktörü William Burns, iş dünyasından Bill Gates, eski Norveç Başbakanı Thorbjørn Jagland… Bu isimler iddialarda yer alan kişilerin başında gelmektedir. Elon Musk’ın son çıkışını hatırlayacak olursak Donald Trump da bu listede yer alanlar arasındadır.

Elon Musk neden Epstein iddialarının üstüne gidiyor?

Elon Musk’ın erkek olarak dünyaya gelen bir oğlu, Musk’a göre kendileri kandırılarak ve çeşitli manipülasyonlarla cinsiyet değişikliği tuzağına düşürüldü. Bu tuzağı kuranlarla Epstein adasında küçük çocukları önemli isimlere peşkeş çeken odağın aynı olduğunu savunan Musk meseleyi kişisel bir savaşa dönüştürdüğü biliniyor.

Seçim sürecinde "Bence Kamala'nın bu kadar çok destek almasının bir nedeni de Trump'ın kazanması halinde Epstein'in müşteri listesinin kamuoyuna açıklanacak olması." Gibi ifadelerle ateşi harlayan Musk’ın Trump ile yollarının ayrılmasının bir nedeni de ABD Başkanının bu konuda geri adım atması olarak değerlendiriliyor.

Epstein iddiaları ve İsrail

ABD kamuoyunun büyük bir kısmı pedofili olaylarının ardında İsrail olduğuna inanıyor. İlginç bağlantılardan birisi de Epstein’i savunan Avukat Alan Dershowitz’in aynı zamanda Netanyahu’nun avukatı olmasıdır.

7 Ekim Aksa Tufanı sonrası ABD’li politikacıların İsrailli isimlerden dahi telaşlı ve öfkeli bir şekilde Siyonizm’in tarafgirliğine soyunması kamuoyu tarafından açık bir şekilde Epstein bağlantısı ile açıklanmaktadır. ABD’nin adeta FETÖ’sü gibi davranan Siyonizm’e olan öfke günden güne büyümektedir. Nihayet Trump geçtiğimiz günlerde kurmayları arasında bulunan İsrail destekçisi isimlere “Tabanım sizden nefret ediyor!” sözleriyle serzenişte bulunması kamuoyuna yansıyacaktı.

İsrail’in elindeki görüntüleri ve videoları yayınlamasına Samson Opsiyonu denilmektedir. Bunu ancak İsrail’in varlığı ciddi anlamda tehlikeye düşmesi durumunda başvuracağı savunulmaktadır. FBI ve CIA’nin bu dataları MOSSAD’ın elinden kurtarma teşebbüsleri bugüne kadar hep hüsranla sonuçlandı.

Bu iddiaların bir yere varıp varmayacağını ise ancak zaman gösterecek…

Tüm yazılarını göster