Büyük intihar gerçek olur mu? ABD’yi İsrail’e mahkum eden sapkın inanış: Samson Opsiyonu….
İsrail’in İran’a saldırısıyla saldırısıyla başlayan süreçte bütün dünya ABD’nin savaşa dahil olup olmayacağını merak ediyor. Ama ABD’nin elini kolunu bağlayan sapkın bir yahudi inancı olan Samson Opsiyonu siyonizmin son kozu olarak ortada duruyor.
İsrail, pervasız saldırıları ile coğrafyayı bir ateş çemberine çevirdi.
Siyonist rejim son aylarda Filistin, Suriye ve İran’a askeri müdahalelerde orantısız güç kullanırken savaşın daha geniş coğrafyalara genişlemesi her an ihtimal dahilinde.

İsrail medyasında ve Siyonist politikacılar arasında neredeyse her gün Türkiye, Mısır, Kıbrıs ve Katar gibi ülkeler sonraki hedefler olarak gösteriliyor.
Tüm bu pervasız politikalara rağmen ABD, bölgedeki stratejik ortaklıklarını riske atma pahasına İsrail’in tüm şımarıklıklarının yanında duruyor.

Şu an; İran’a saldırılarda ibreyi İsrail lehine çevirecek muhtemel gelişme ABD’nin savaşa dahil olması olacak.

Trump’ın seçim sürecinde Ortadoğu’da bir savaşa ülkesini sokmayacağını vadetmesine rağmen gelinen süreçteki politikalarını göz önüne aldığımızda Putin’in yıllar öncesinde sarf ettiği şu sözler daha anlamlı durmaktadır;
“Daha önce üç farklı ABD başkanıyla görüştüm. Başkanlar gelir ve gider ama politika hiçbir zaman değişmez. Neden biliyor musunuz? Bürokrasinin gücü yüzünden. Biri seçildiğinde birtakım fikirlere sahip olabilir. Sonra kalın çantalı adamlar gelir; koyu takım elbiseli, aynı benim gibi ama kırmızı kravatları yoktur, siyah ya da lacivert giyerler ve işin nasıl yapıldığını anlatmaya başlarlar.”

Belli ki Trump’ın fikri ile zikri birbiriyle uyuşmamasının arkasında bambaşka nedenler var.
ABD Başkanı Trump, seçim meydanlarında iktidarının son aylarında Netanyahu’nun kendisine alenen ihanet ederek Biden saflarına geçmesini asla affetmeyeceğini söylüyordu. Bugün ise Trump’ın Netanyahu’nun bir dediğini iki etmemesi akıllara ciddi soru işaretleri getiriyor.
Elbette ABD’de ekonomi ve bürokraside çok güçlü bir Siyonist lobi bulunmakta; bunlar Washington siyasetinde etkili olduğu da biliniyor; ama tüm ABD’nin kaderiyle oynayabilecek gücü ve cesareti nasıl bulabiliyorlar ve ABD’li politikacıları bu denli korkutan tam olarak nedir?
Bu sorulara verilen birçok cevaptan birisine de Samson Opsiyonu deniliyor. Peki ABD’li siyasetçilerin adeta dizlerinin bağını çözen bu iddia nedir, buyurun yakından inceleyelim.

Samson Opsiyonu Siyonizm’in son kozu
Mesele İsrail politikaları olduğunda komplo teorileri bir kenara atılıp görmezden gelinecek bir seçenek olmaktan çıkıp ciddi bir realite olarak politikacıları ve aydınları meşgul ediyor.
Düne kadar ne olduğunu bilmediğimiz “80 Yıl Kehaneti”nin İsrail içinde nasıl bir dogma ve gerçeklik olduğunu önceki dosyamızda ele almıştık.
Hansagula anlayışıyla İsrail ordusunun barbarlığı bir dini vecibe olarak gördüğünü hem İsrailli politikacıların ağzından duyduk hem de sahada un/su almaya gelen sivil insanların üzerine hunharca bomba atan IDF’nin fiili politikalarında tecrübe ettik.

Kıyımlar doruğa çıktığında Netanyahu elleri kanlı ordusuna destek olmak adına Kudüs altındaki Süleyman Mabedi kazılarında bizzat yerinde fotoğraflar yayınladığına şahit olduk.

Bir başka örnekte her ne kadar Anadolu Ajansı Kızıl Düve fotoğrafının sahte olduğunu ispat etse de bu görüntülerin tedavüle İsrailli politikacılar tarafından konulduğunu biliyoruz.
Hakeza Arz-ı mev’ud iddiaları o kadar tehlikeli bir boyut aldı ki Cumhurbaşkanı Erdoğan kürsüde İsraillilere bu konuda cevap verme ihtiyacı dahi duymak zorunda kaldı. Tüm bunlar distopik bir kurgu gibi dursa da ne yazık ki hayatımızın gerçekleri olarak yakın zamanda tek tek tecrübe ettiğimiz hadiseler olarak karşımıza çıktı.

Kamuoyumuzun yakından pek bilmediği bir başka sapkın inanış daha var ki yukarıda zikrettiğimiz hadiseleri müşahede ettikten sonra kestirip atamadığımız bir mesele olarak karşımıza çıkıyor: Samson opsiyonu.

Samson Opsiyonu ya da başka bir isimle b'rerat Shimshon diğer sapkın inanışlar gibi Siyonist teolojisine dayanıyor. İnanışa göre; geçmişte Filistinliler ayaklandığında bir Siyonist din adamı Samson Mabedi’ni kendi elleriyle yıkmış ve kendisiyle beraber isyan eden Filistinlileri yok etmişti. Bu yönteme göre eğer İsrail’in varlığı tehdit edilirse hem kendisini hem dostlarını hem de düşmanlarını aynı anda yok etme stratejisine Samson opsiyonu adı verilmektedir.
![]()
Birçok İsrailli politikacının iddiasına göre; Yom Kippur Savaşı sırasında Arapların başarı kazanması sonrası İsrail elindeki tüm nükleer silahları ateşlemek için harekete geçti. İsrail, Yom Kippur Savaşı sırasında elinde sınırlı başlık bulunmasına rağmen bunları pervasızca kullanma teşebbüsüyle ABD araya girdi ve Suriye’nin kuzeyden İsrail’e yürüyüşü diplomatik yollardan durduruldu.
Yom Kippur Savaşı sırasında ABD nispeten tarafsız durmaya çalışıyor ve İsrail’e silah sevkiyatını durduruyordu.
Ürdün Nehri üzerinden Mısır, kuzey bölgesinden Suriye Tel Aviv’e ilerliyordu; fakat savaş birdenbire durmasını İsrailliler “Samson Opsiyonunu” hayata geçirmekle açıklıyorlar.
Gerçekten de Araplar 1967 yılındaki büyük mağlubiyetten sonra ilk kez Yom Kippur Savaşı ile açık bir üstünlük elde etmiş ve zafere sadece 1-2 günlük uzaklıktayken durmaları tarihin en ilginç kararlarından birisiydi.

Samson Opsiyonunun genişletilmesi
Samson Opsiyonu, İsraillilere göre Yom Kippur Savaşı ile başarılı bir koz olarak rüştünü ispat etmişti.
Bu strateji sonraki yıllarda genişletildi.
Bugün İsrail’in Diaomond’da konuşlandırdığı yaklaşık 130 Nükleer başlık bulunuyor. Samson opsiyonuna göre İsrail’in düşmesi riski oluşursa tüm bu silahlar gerekirse aynı gün içinde patlatılacaktır.
Bu şekilde kutsal mabedin yıkılmasındaki örnekte olduğu gibi yeryüzünün en büyük intihar eylemi gerçekleştirilecek.

Samson opsiyonunun devreye alınması durumunda Siyonistlerin diğer hedefi ise ABD olacağı açık bir şekilde ifade ediliyor. Tüm finans sistemlerinin çökertilmesi, ABD’nin en mahrem operasyonları ve saha elemanlarının düşmanlara deşifre edilmesi, ülkedeki siyasetçilerin aldıkları rüşvetler, cinsel kasetleri gibi tüm unsurları bir anda ABD’lilerin önüne koyarak kaos yaratmak Samson opsiyonunun günümüzde genişletilmiş hali olduğu dile getiriliyor.
Tüm bunlar akla ziyan fikirler gibi dursa da Süleyman Mabedi kazıları, 80 yıl kehaneti, Arz-ı Mev’ud iddiaları ve son üç yılda yaşadığımız korkunç olayları birlikte okuduğumuz zaman ne yazık ki mantıksız durmamaktadır.

Ayrıca İsrail modern silahlara sahip olsa da Siyonist Şeriatı ile idare edilen fundamentalist bir devlettir. Bizler bu iddiaları görmezden gelsek de İsrail’in siyasi aklı ve kurumları bunlara göre şekillenmekte.
Donald Trump gibi şahsına münhasır bir ABD Başkanı’nın kendi sözlerini bu kadar kısa sürede ayaklar altına alması hiç de akıl ve mantıkla izah edilememektedir.
Netanyahu ve aklının İsrail’de iktidarı kaybetmesi ve bölgeye barışın yakın zaman geleceğine dair umudun günden güne azalması coğrafyamızı her gelişmeye açık hale getirmektedir.
İsrail neden bir terör devleti? 80 yıl kehaneti, İsrail’i yönetenleri canavara dönüştürüyor!Dünya