BİZİM İÇİN CUMHURİYET, YAŞAMAKTIR

Varlığına alıştığımız şeyin değerini pek düşünmeyiz.

“Değer”, yoklukla algılanan bir kavram, hiç aklımıza gelmez.

“Var”ın zıddıdır “yok”.

Sağlık varsa, değerini düşünmeyiz, sağlık yoksa var etmek için çırpınır dururuz.

Para varsa değeri önemsizdir, paranın değerini yokluğunda biliriz.

Zenginle yoksulun para algısı çok farklıdır o yüzden.

Anne de öyledir, varsa severiz ama ya yoksa? Yokluğunda bilinir değeri.

Cumhuriyet de öyledir.

Cumhuriyetin içine doğduğumuz için, yokluğu neydi hiç düşünmeyiz.

Değeri de yeterince bilinmez o yüzden, kutlar geçeriz.

Kutlamaların da hakkını vermeyiz. Çünkü hakkını bilmeyiz.

Bu ülkede kaç “Cumhuriyet sever”, “Nutuk”u okudu mesela? Cumhuriyete kavuşma mücadelemiz birinci ağızdan anlatılır Nutuk’ta.

Kitabevlerimizin “okunması gereken ilk 50 eser” listelerinde yer almaz.

Cumhuriyet sevgimiz değer bilmeye değil, ezbere dayanır.

Mustafa Kemal’in “kimsesizlerin kimsesi” olarak tanımladığı Cumhuriyetin kendisi kimsesizdir, sahip çıkanı pek azdır.

Gerçek aydınları yoktur.

“Aydınımsı”lar ya “Batı emperyalizmi”ni savundular ya “Doğu despotizmi”ni. Akıllarını çıkarlarına teslim ettiler.

Cumhuriyetimizi savunan gerçek aydınların ise rahat nefes aldığı görülmedi.

Atatürk’ün “Biz kurduk” dediği Cumhuriyetin uygarlık anlayışı, “Batının akıl ve bilim düzeyi”ydi, “Batı hegemonyası”na teslimiyet değil. Anlamadık.

“Cumhuriyet yoksa yaşam da yok” ne demek, anlasak…

Cumhuriyet yoksa adalet yok, özgürlük de, bağımsızlık da yok.

Cumhuriyet yoksa kahkaha atmak da yok, ıslık çalarak yürümek de.

Cumhuriyet yoksa eş dost bir araya toplanamayız mesela.

Şarkı söyleyemeyiz korkmadan.

Masmavi gökyüzüne bakamaz, çiçekleri doyasıya koklayamayız.

Uzanıp giden dağlara, kuş sesli ovalara, dalıp gittiğimiz denize bakamayız huzurla.

Cumhuriyet yoksa huzur da yoktur zira.

Cumhuriyet yoksa, adına ister krallık, ister padişahlık deyin zıddı olan monarşi vardır.

Monarşi varsa, yaşam yoktur, nefesin tependekilerin iki dudağı arasında.

Monarşi varsa “ulus” yoktur.

Ulus yoksa, ülken yoktur.

Cumhuriyet’siz ülkelere bakın, dediğimi anlarsınız. İyi bakın ama.

O yüzden Mustafa Kemal’in “Cumhuriyet” fikri, savaşlardan çıkan bir sonuç değildir, destansı kurtuluş mücadelemizin özüdür.

O’nun Cumhuriyet anlayışı “tam bağımsızlık” üzerinde yükselir. Sadece ekonomik ve siyasal değil, aynı zamanda düşünsel tam bağımsızlık üzerinde.

Milli eğitimin önemi oradan gelir.

Daha 1906’da Suriye’de. Yakın arkadaşı Halil heyecanla, “nasıl bir padişaha ihtiyaç olduğunu” anlatırken…

“Neden padişah fikrine saplanıyorsun Halil? Cumhuriyet yaparız” demesine dayanır. 17 yıl sürer bu uğurda 7 düvele meydan okuyup Cumhuriyeti kurması.

Daha 25 yaşında ve hatta daha erken yaşlarında bilir ki ulusumuzun, her birimizin yaşaması için Cumhuriyet şarttır.

100 yıldır yaşıyorsak ve binlerce yıl yaşayacaksak, Cumhuriyetimizin ve kuruluş mücadelesinin karakterini anlamak şarttır.

Diğer Yazıları