Türk ihracatçıları için Almanya riski büyüyor! Alman şirketlerin yüzde 82’si ödemelerin gecikeceğini bildirdi

Ekonomik ilişkiler iki ülke arasında gelişirken Almanya ödemeler gelişmeleri konusunda yapılan araştırma hiç de olumlu gelmedi.

 
Ticari alacak riski yönetiminde uzman olan Coface’ın Almanya’daki şirketlerin ödeme davranışlarına ilişkin araştırmasına göre, Almanya’da politik belirsizlikler ve artan jeopolitik gerilimler eşliğinde ödeme vadelerinde önemli bir kötüleşme yaşanıyor. Coface tarafından araştırmaya dahil edilen diğer ülkelere kıyasla Almanya, yine de en kısa ödeme vadeleri ve en düşük ödeme gecikmeleri ile öne çıkıyor.

2025 yılında, Alman şirketlerinin %84’ü vadeli ödeme sunuyor. Bu oran, 2016’dan bu yana kaydedilen en yüksek seviye. Aynı zamanda, Almanya’nın kısa vade tercihine olan geleneksel eğilimi daha da pekişti: ankete katılan şirketlerin %92’si 60 gün içinde ödeme talep ediyor – bu oran, 2016 seviyeleriyle aynı. Tüm bu değişimlere rağmen, ortalama ödeme süresi neredeyse sabit kaldı: 2025’te 32,5 gün, 2024’te ise 32,1 gün olarak ölçüldü.

Şirketlerin %81’i yeni ödeme gecikmeleri bildirdi. Nu oran 2019’da ulaşılan %85’lik zirveye oldukça yakın. Ortalama gecikme süresi bir gün artarak 31,8 güne yükseldi. Bu kötüleşmeye işaret etse de, değer hâlâ pandemi öncesi ortalamanın (39,7 gün) oldukça altında.

Finansal risk endişesi devam ediyor; 2026 temkinli olunmalı

Şirketlerin %12’si, yıllık cirolarının %2’sini aşan uzun vadeli (altı ay ila iki yıl arası) tahsil edilememiş alacak bildirdi. Bu oran 2024’e kıyasla hafif bir düşüş gösterse de, pandemi öncesi ortalamanın belirgin şekilde üzerinde. En çok etkilenen sektör inşaat sektörü oldu; bu alanda faaliyet gösteren şirketlerin %24’ü bu tür alacaklar bildirdi. Coface’ın deneyimlerine göre, bu ödeme gecikmelerinin %80’i asla tahsil edilemiyor. Bu da hem önemli bir ticari risk, hem de negatif bir ekonomik sinyal olarak değerlendiriliyor.

Üç yıllık ekonomik durgunluğun ardından, Alman şirketleri bir miktar iyileşme olduğunu gözlemliyor. 2025 yılı genelinde genel hava hâlâ olumsuz – iyimserlerden %17 puan daha fazla kötümser var – ancak 2026 görünümü daha teşvik edici. iyimserlerin oranı kötümserlerin oranını %16 puan aşıyor. Bu pozitif beklentinin arkasında savunma sanayi, altyapı, iklim dönüşümü yatırımları ve şirketlere yönelik vergi teşviklerini içeren destek önlemleri bulunuyor. Bu gelişmeler, hem iç hem dış politik ve ekonomik zorluklara rağmen, Avrupa ekonomisinin merkezinde yer alan Almanya için umut yaratıyor.

Zorluklara rağmen Almanya önemli bir pazar payı olmaya devam ediyor

İç talebe yönelik endişelere ve yapısal kısıtlamalara rağmen, Almanya, AB ve EFTA ülkeleri birlikte hâlâ katılımcılar tarafından en umut vadeden pazarlar arasında gösteriliyor. Öte yandan, Amerika Birleşik Devletleri cazibesini kaybetmiş durumda ve popülaritesi Donald

Trump’ın ilk başkanlık dönemi seviyelerine geriledi. ABD’deki ve küresel ticaret politikalarındaki dalgalanmalar bu düşüşün başlıca nedeni olarak değerlendiriliyor.Bu nedenle şirketlerin %23’ü şimdiden “risk azaltma” (de-risking) stratejilerini hayata geçirmiş durumda (tedarikçi çeşitlendirmesi, ödeme güvenliği, yeniden yerelleştirme). Katılımcıların planlarına göre, bu oranın önümüzdeki üç yıl içinde özellikle ihracata yönelik sektörlerde %54’e ulaşması bekleniyor.

2026 yılına dair görünümde iyileşme olsa da, ilk etapta ödeme davranışlarında daha fazla kötüleşme gözlemleniyor. Bu durum, şu anda son on yılın zirvesine ulaşmış olan iflas verilerine de yansımış durumda.