Putinciler...

Prof. Dr. B. Zakir Avşar

Prof. Dr. B. Zakir Avşar

Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişiminin ilk gününden itibaren ekranlarda, emekli askerler arasında o kadar çok Putinci/Rusçu görmeye başladık ki, muhtemelen kendi ülkesinde bu kadar dostu, destekçisi yoktur…

Yaptıkları analizler ilk günden itibaren yanlı ve yanlış çıktı. Hala konuşuyorlar. Bir ülkenin işgal edilmesini nasıl makul buluyor, nasıl kabul edebiliyor ve saldırganı hangi akılla savunuyorlar gerçekten anlamak zor…

Deseniz ki, NATO karşıtı oldukları için bunu yapıyorlar, değil. Konuyu ele alırken NATO ile ilişki kurmaksızın Putincilik yapıyorlar.

Deseniz ki ABD karşıtı oldukları için bunu yapıyorlar, yine değil. ABD ile alıp veremediklerini ortaya koymaksızın Putincilik yapıyorlar…

Deseniz ki Türkiye’nin çıkarları, milletimizin yararları öyle gerektirdiği için Putinci bunlar… Hiç değil. Milletimizin yararı da, çıkarları da Ukrayna’nın toprak bütünlüğünden yana. Dış işlerimiz de, Cumhurbaşkanımız da bunu bin kere açıkça ifade etti.

Rusya Kırım’ı işgal ettiği andan beri Türkiye bunu kabul etmeyeceğini söylüyor. Donbas meselesinde de tavrı aynı. Mevcut savaşta da duruş belli…

O zaman bunlar neden bu denli Rusçuluk, Putincilik yapıyor?

Düşünün ki, savaşın ilk günlerinde şunu diyorlardı: Putin büyük bir devlet adamıdır, kesinlikle bir haftada Ukrayna’nın defterini dürecektir, şehirlere ve sivillere zarar vermemek için ağırdan alıyor…

Putin’in bir diktatör, kan akıtıcı, yıkıcı olduğunu söyledim; o kadar çok itirazla karşılaştım ki…

Rus ordusunun silah ve mühimmatının çağdışı, hareket kabiliyetinin zayıf, lojistiğinin bitik olduğu gerçeğini bir türlü kabil etmiyorlardı.

Çamura saplandıklarını ağır ve hantal tanklarını, toplarını, araçlarını hareket ettiremediklerini adeta görmek istemiyorlardı…

Rus ordusunun tarihi binalara, alt yapıya zarar vermemek için uğraştıklarını, teslim olmalarını beklediklerini söylüyorlardı…

Rusların sivillerin mağdur olmaması için Ukrayna tarafına bir şans verdiğini, insani koridorlar sonrası şehre gireceklerini belirtiyorlardı…

Söyledikleri bir bir yalan ve yanlış çıktı…

Girdikleri her yeri tarumar ettiler. Şehirleri yakıp yıktılar. En son Buca’da sivilleri katlettikleri ortaya çıktı…

Ama bizim Putinistler hala Rusya ağzı ile konuşuyor ve olayın ne denli büyük bir vahşet olduğunu gözlerden uzak tutmak için ABD’nin de ne denli büyük bir yıkım gücü bulunduğunu, dünyanın dört bir yanında vahşet yaptığını ileri sürüyorlar…

Olaylara bir türlü bu ülkenin penceresinden bakamadıkları gibi, insan olarak da bakamıyorlar…

En başından beri söylüyorum, her zeminde de tekrarlıyorum. Savaş ne yazık ki uzayacak.

Türkiye dışında barışa katkı veren, barış için çaba gösteren samimi bir tek ülke bile yok.

ABD kesinlikle savaşın uzamasını istiyor. Rusya’nın savaş uzadıkça daha da yıpranacağını düşünüyor.

Ukrayna girdiği bu sarmaldan çıkamıyor. İnsan ve altyapı kaybının ancak savaş uzarsa ve Rusya çökerse bir anlamı olacağını düşünüyor.

Her geçen gün kayıpları artıyor ve barış zorlaşıyor. Rusya aradan geçen bu kadar zaman içinde çok büyük kayıplar verdi, karizması çizildi. Siyasi hedeflerine de askeri hedeflerine de çok uzakta.

Biz ise bölgemizde barış istiyoruz. Barış.

Cumhurbaşkanı Erdoğan kabul etseniz de etmeseniz de Cumhuriyet dış politikasının en önemli amili olan barışçılık yaklaşımı ile hareket ediyor. Türkiye’yi bu kirli savaşın dışında tutuyor, Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü temin için kararlılık gösteriyor ve Putin’i dizginlemeye uğraşıyor. Üyesi olduğumuz NATO’ya da, Birleşmiş Milletler’e de, diğer uluslararası organizasyonlara da şunu gösteremeye uğraşıyor: Dünya beşten büyüktür ve Türkiye ihmal edilebilir bir ülke değildir. Üzerine oyun kurmaya çalışıp başaracağınız iklimler, zeminler artık yoktur.

Diğer Yazıları