ACININ SUİSTİMALİ VE DEPREM GERÇEĞİ…

Prof. Dr. B. Zakir Avşar

Prof. Dr. B. Zakir Avşar

Asırların felaketi olarak anılan 6 Şubat Depremlerinin birinci yılını geride bırakıyoruz. 50 bini aşkın vatandaşımızı yitirdik. Onbir şehrimizde çok etkili olan depremler binlerce yuvayı yıktı. Milyar dolarlarla ifade edilecek maddi kayıplara yol açtı. Tek yürek olduk, toparlanmaya, düştüğümüz yerden kalkmaya çalıştık.

 

Şükür ki, aradan geçen süre içinde hayatını kaybedenleri geri getirmek elbette mümkün değil ama, maddi manada kayıpları telafi hususunda büyük mesafe kaydettik.

 

180 bin konutun temeli atıldı, bir kısmı bitti, yeni yeni temeller atılıyor, bitenler hak sahiplerine teslim ediliyor, hummalı bir çalışma ile yaralar sarılıyor…

 

İstanbul ve Marmara bölgesi için uzmanları tarafından çok yoğun deprem uyarıları yapılıyor. Tarihsel olarak hatırlatmalarda bulunuluyor. Allah vermesin, olası bir depremin etkileri üzerine simülasyonlar mutlaka bir depreme hazırlık gerektirdiğini ve bunun en önemli adımının da dirençli kentler, dönüşmesi gereken yapılar, planlama ile yürütülecek çalışmalar olduğunu gösteriyor.

 

Bu doğrultuda da İstanbul en öncelikli şehir. İstanbul’un yıkımı demek, beka sorunu demek. Gecikmeksizin, hemen çalışılması, hızlı davranılması ve depremsel dönüşümün sağlanması şart…

 

Yerel seçim atmosferindeyiz. Ak Parti ve Cumhur ittifakı, bu gerçekten hareketle depremsel dönüşümü sağlayacak, İstanbul’a ulaşım, çevre, kentsel ihtiyaçlar konusunda nefes aldıracak bir ismi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Adayı olarak belirledi.

 

Kararının çok objektif temelleri var. Eğitimi, çalışma hayatı itibariyle bu işler için olgunluğunu, yetkinliğini defalarca ortaya koymuş, nitelikli bir isim. En son üzüntüyle hatırladığımız 6 Şubat Depremlerinde Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı olarak gecesini gündüzüne katarak çalışmış, aziz milletimizin yediden yetmişe takdirini kazanmış olan Murat Kurum…

 

Önceki gün bir televizyon kanalında idi. Depremlerin son bir asırda bize maliyetini açıklıyordu. 130 bin cana mal oldu diyordu.

 

Biraz sonra şöyle garip garip sosyal medya mesajları: ‘Bakan itiraf etti, depremde ölenler 50 bin değil 130 bin’

 

Bu artık dezenformasyonun, değerler erozyonunun, insanların akıllarının ve vicdanlarının, acılarının suiistimalinin son noktası… Böylesi bir terbiyesizlik ve saygısızlık olur mu…

 

Kurum, üzerine basa basa 50 bini son yaşadığımız 6 Şubat depremlerinde olmak üzere, bir asır boyu meydana gelen depremlerde 130 bin insanımızı kaybettik’ diyor; bu ahlaksızlar güruhu kime ve neye hizmet eder bilinmez acılı insanlarımızın acısına tuz biber ekmeye çalışıyor…

Siyaset gözleri bu kadar kör edebilir mi?

 

Birbirimizin acısı, üzüntüsü üzerinde böylesi tepinme çabası ile ne elde etmeyi düşünüyor bunlar?

 

Neden söylenenlere değil de çarpıtmaya, konunun anlam ve önemini azaltmaya uğraşırlar?

 

Deprem hepimizin konusu değil mi?

 

İster eski bakan sıfatıyla, ister İstanbul Milletvekili ve ister yeni İBB Başkan adayı olarak bu konuda bir duyarlılık alanı oluşturmak zaten görevi olan birisine salt siyasal karşıtlık duygusuyla yapılmaya uğraşılan bu çarpıtma ahlaksızlığın zirvesi, milletimizin dertlerine bigane oluşun daniskasıdır…

 

6 Şubat yaklaşırken; bir kez daha tüm depremlerde kaybettiğimiz aziz milletimizin evlatlarına rahmet diliyorum. Allah bir daha bizlere böyle günler yaşatmasın.

 

Ama uyarılara kulakları kapatmayalım.

 

Dezenformasyonlara karşı da uyanık olalım…

 

 

Diğer Yazıları