PKK, Derin İran ve Kurşunlu Camisi’ne Saldırı

Metin Külünk

Metin Külünk

Terör örgütü PKK tarafından Diyarbakır Fatih Paşa (Kurşunlu) Camisi’ne yapılan saldırı sıradan bir vakıa değildir. Tarihi tanıklıklar derinlemesine incelendiğinde vakıanın basit bir kundaklama hadisesinden daha derin köklere sahip olduğu görülecektir.
Tarihi arka plan
1501’de Güneydoğu Anadolu’yu Akkoyunlu Türkmenleri elinden alan Erdebil Oğlu Şah İsmail yönetimindeki Safevî Hanedanlığı hem Türkmenler’e, hem de bölgede bulunan Kürt aşiretlerine karşı asimilasyon politikası uygulayarak onları Şii kültürünü benimsemeye zorluyordu. Şah İsmail, Anadolu’nun iç bölgelerine kadar genişleme politikası güdüyor, Osmanlı’yı ve hâkimiyetinde bulunan Sünni Türkmen ve Kürtler’i Doğu’dan sıkıştırıyordu.
Sultan Selim Han ve Doğu Siyaseti
Öte yandan 1512 yılında Osmanlı Devleti’nin başına geçen I. Selim Han, babasının ve dedelerinin aksine Batı’ya seferler düzenlemek yerine yönünü Doğu’ya dönüyor, Osmanlı’nın yeni Doğu siyasetini geliştiriyordu. Onun geliştirdiği siyaset ve bu siyaset ekseninde bölgede kurduğu düzen yüzyıllardır varlığını sürdürmektedir. Birinci Dünya Savaşı’nın etkileri ile önemli değişimler yaşanmış olsa da özellikle İran, Irak, Suriye ve Türkiye dörtgeninde Yavuz Sultan Selim Han’ın oluşturduğu düzen bugün dahi bölge üzerinde geçerliliğini korumaktadır.
Sultan Selim Han’ın Doğu politikasının temelinde; İslam’a karşı geliştirilen ve dinin içine zerk edilerek halkının inançlarına adeta bir hançer gibi saplanan Safevî Şiiliğine karşı bölge halkını koruma düşüncesi bulunmaktaydı. Çaldıran’da Şah İsmail’i mağlup eden Yavuz Sultan Selim Han önce Orta ve Doğu Anadolu’yu sonra da tüm Güneydoğu Anadolu’yu Osmanlı topraklarına katmıştır.
Diyar-ı Bekr Eyaleti
Şah İsmail Çaldıran’da hezimete uğraması üzerine Diyarbakır halkı da, Safeviler’e karşı başkaldırmış ve Yavuz Sultan Selim Han’dan yardım istemiştir. Bu gelişme üzerine Şah İsmail en güvendiği adamlardan biri olan ve Çaldıran’da yaşamını yitiren Ustacalı Mehmet Han’ın Kardeşi Kara Han’ı bölgede düzeni sağlaması için görevlendirmiştir. Kara Han, Diyarbakır’ı kuşatmış, bölgedeki birçok Kürt Bey’ini de öldürmüştür.
Yavuz Sultan Selim Han bu kuşatmaya cevap olarak Kürt Beyi İdrisi-i Bitlisi’nin tavsiyelerine de kulak vererek Erzurum Beylerbeyi Akkoyunlu Bıyıklı Mehmet Paşa’yı bölgeye göndermiştir. Akkoyunlu Bıyıklı Mehmet Paşa komutasındaki Türkmenler ve Kürtler’den oluşan kuvvetler Kara Han ve birliklerinin kuşatmasını yararak Diyarbakır’ı ve halkını kurtarmışlardır. Bu hadiseden yaklaşık iki ay kadar sonra 4 Kasım 1515’te Osmanlı Divanı, Diyar-ı Bekr Eyaleti’nin kurulduğunu ilan etmiş ve Bıyıklı Mehmet Paşa’yı Beylerbeyi olarak atamıştır. Diyarbakır halkı ona Fatih Paşa ünvanını vermiştir. Bıyıklı Mehmet Paşa, Diyarbakır’ın eyalet oluşunun simgesi olarak hemen bir camii inşaatına başlamıştır. Tarihi kaynaklar caminin inşaatına başlama tarihinin Aralık 1515, bitiş tarihinin ise 1520 yılı olduğuna işaret etmektedir. Fatih Paşa (Kurşunlu) Camii Diyarbakır’daki ilk Osmanlı eseri olarak bugüne kadar varlığını sürdürmüştür. Kürt Beyi İdris-i Bitlisi ve Bıyıklı Mehmet Paşa sayesinde Urumiye Gölü’nden Malatya ve Diyarbakır’a kadar olan bölge Osmanlı hâkimiyetini kabul ederken, bölge halkı da Sünni yaşam tarzları üzerinde baskı unsuru olan Şii yayılmacılığından kurtulmuşlardır.
Safevî Şiiliği ve Derin İran
Çaldıran ve sonrasında yaşanan gelişmelerle Safevi İran’ın Anadolu’ya hâkim olma düşüncesi de akim bırakılmıştır. Lakin İran siyaseti üzerinde beş asrı aşkın süredir hâkim olan Safevi Şiilik düşüncesi derin devletin kodlarına işlemiş, İran’ın gerek iç, gerekse dış politikasının ana eksenine oturmuştur. Humeyni öncülüğündeki İslam Devrimi’ne rağmen bu düşünce, İran siyaseti üzerindeki etkisini kaybetmediği gibi son yıllarda ülke yönetiminin tüm kademelerine kadar sirayet etmiştir.
Fatih Paşa Saldırısının Derin Kökleri
Bu tarihi arka plan eşliğinde değerlendirildiğinde yazımızın başında değindiğimiz tablo netleşmektedir. Tarihi Fatih Paşa (Kurşunlu-Bıyıklı Mehmet Paşa) Camii’ne yapılan saldırı tarihsel kökleri olan derin bir mesaj taşımaktadır.
Gerek Çaldıran’da, gerekse Diyarbakır kuşatmalarında Safevi İran’ın işbirliği yaptığı Kürtler, Şah İsmail’in asimilasyon politikaları ile Şiiliği kabul eden Kürtlerdi. Çaldıran’da ve Diyarbakır kuşatmasında şehri savunup Yavuz Sultan Selim Han ile birlikte olanlar ise Sünni Kürtlerdi.
Bugün Diyarbakır Camii’ne yapılan saldırıyı planlayanlar da tıpkı 500 yıl önce olduğu gibi yine işbirliği halindedirler. Safevi Şiiliğini takip eden İran derin devleti ve onların kontrolündeki PKK; Osmanlı’nın Diyar-ı Bekr Eyaleti’nin kuruluşunun ve Fatih Paşa (Kurşunlu-Bıyıklı Mehmet Paşa) Camisi’nin inşaatına başlanmasının 500. yılında bu simgesel esere karşı saldırı yaparak derin bir mesaj vermişlerdir.
Yavuz Sultan Selim Han ile Kürt Bey’i İdris-i Bitlis’in bu coğrafyada ihdas ettikleri düzene karşı simgesel bir başkaldırıyı ifade eden bu saldırı Safevi Şiiliğinin 500 yıllık hıncını halen yaşattığının ve bu hıncı bütün devlet kodlarına kadar yaymış olan İran’ın, terör örgütü PKK ile işbirliğinin en önemli göstergesidir.

Diğer Yazıları