Hadi Buluşalım..!

Hüseyin Kaya

Hüseyin Kaya

HADİ BULUŞALIM..!

“Ardından suçu birbirlerine yüklemeye başladılar.”

Son yıllarda fert,toplum(millet) ve devlet hayatında yaşadıklarımızı şöyle bir gözden geçirin.

Herkes,bildiği kadar ama vicdani bir samimiyetle.

Ve bütün kanaatlerimizi bir senaryo konusu yaptığımızı varsayalım şimdide.

İşte eminim ki ilk cümleyle başlayan bir film olurdu.

Şimdi o ilk cümlenin ne olduğunu hatırlatalım birbirimize.

Kur’anı Kerim Kalem süresinin 30 ayeti elbette.

Gerçekten yaşadığımız hallerin,telaşlarımızın,çıkmazlarımızın kısaca tüm sorunlarımızın nedenleri bizi bizden daha iyi bilen Allah tarafından bildirilmiştir.

Dünkü yazımı yazdığım sabah vakti güneş ve ayın bizim için didinmesine şahit olmuştum.

Yine “yağız yeryüzü mavi gökyüzü”nün buluşmasının nasıl hayatı ihya ettiğini düşünmüştüm.*

Ve belirsiz bir kaygının sıkıntısıyla insanı,şehirleri ve devleti konu alan yetersiz bir kaç kelam etmiştim.

Nimetlere ihanetin en basit anlamıyla sünnetullaha hürmetsizliğin,insanlığı nasıl bir kötü sona doğru ittiğini ifade etmiştim.

Sel felaketinin,depremlerin sonuçlarının ağır olmasının kendi elimizle gerçekleştiğini idrak etmemiz gerekiyor artık.

Bu insanın doğayla olan ilişkisindeki fesadı fitneyi hissedebildiğimiz kadar ortaya koymak içindi.

Şimdi ise insanların kendi aralarındaki kargaşanın temeline dair bir kaç şey söylemek gerekiyor.

Baştan yanlış yapıyoruz.

Aciz olduğumuzu unutuyoruz.Şükretmeyi unutuyoruz.

Hele akletme -tefekkür konusunda acınacak hallerdeyiz.

Hırslarımız arzularımız bir efendi gibi sürekli bizi kamçılıyor.

Efendisi olacağımız dünya mal ve makamının kölesi oluvermişiz bir anda fark edemiyoruz.

Hele bir bakalım aynaya ne diyor bizlere suretlerimiz.

Kötü çok kötü.

“Dünya kovalarsan kaçıverir senden bigane kalırsa açar bütün avuçlarını”bundan dahi ders alamıyoruz.

Üzülerek ve yorgun bitiriyoruz günlerimizi.

Şüphe, gıybet,menfaat,sen ben kavgası almış başını gitmiş bunları görmeliyiz.

Korkunç bir saldırıyı belli belirsiz bir milli ve tarihi içgüdüyle bertaraf ettik. Şükrolsun.

Lakin gel görki devamındaki fitne önlenmez ise,adalet duygusu incinmeye devam ederse bu sefer bu bir inisiyatifle de hallolamayacak bir tehlikeyi barındırıyor.

Değişik ve çok çeşitli fitne kazanları kaynıyor.

Sürekli bir takip halinde tespit ve analiz halinde olmaya gayret ediyoruz dostlarla.

Hayra motor şerre fren olma düsturu o kadar zor ki bu zamanlarda.

Yine de bunun ecri yeter bize diyoruz.demeliyiz.

“Zor zamanda konuşmak” diyor abimiz.

Buna dahi engel olunmak isteniyor.Bir çok art niyetli yaklaşımlar suç bastırma telaşlarıyla gerçeği hakkı örtmeye çalışıyorlar.

Oysa kendilerine reva görülen adaletten dahi zalim davranmış oluyorlar kendilerine.

Çünkü zalim,fasık,gafil kendisine karşı da öyledir ve bunuda idrak edemezler.

1968 yılının ellinci seneyi devriyesi 2018’e tekabül etmektedir.İşte böyle bir mitolojik varsayımla hazırlıklarını yapıyor şer odakları.Ve çokça iyi niyetli günahsız idealist gençlerimizi vermediğimiz hedefsizlikten kendi cephelerine katıyorlar durmadan.

“Gerçek ve adil yasa” neredesin?

Ve bu anlayışı uygulayacak yetkililer ve milletimiz silkinin.

Sıradan bir beşer olmak yüceliği ve huzuru ile yeniden ayrımsız kardeş olmak üzerine buluşalım.

Bu anlayışın hiç bir şeyimizi azaltmayacağı aksine bir bereket medeniyeti ortaya koyacağı gerçektir.

Ve bir takvime bağlanmayacak kadar anlara gebe bir iyiliktir bu.

Ve sonra bahçesi tarumar olmuş,tesbih etmekten uzak olanları unutmayalım.

Ülkemiz yer yüzünün en bereketli bahçesi gibidir.

Ve böylece kenetlenirsek etrafı düşmanlarla değil denizlerle çevrili bir bir vatanımız olmaya devam ederiz.

İnsan usanmayı değil daha çok uslanmayı hak eder/ ister.vesselam.

Diğer Yazıları