Diplomanın içi boşaldı, liyakat çöktü, ahlak kayboldu

Hüseyin Kaya

Hüseyin Kaya

Şimdi Türkiye'de sahte diploma meselesi konuşuluyor. Esas itibariyle bu durum, insanın menfaat peşinde olan bir varlık olduğunu göstermekle birlikte, insanın temel motor güdüsü güvenlik kaygısı yani beslenme, korunma, barınma gibi meseleleri hallettikten sonra mutlak bir başka motor güdüsü olan beğenilme, takdir edilme, sevilme güdüsünün karşılanmasına yönelik bir meseledir.

İnsan, karakter benliğini oluşturan birçok sıfata, birçok yetiye sahip olmak ister. Bulunduğu toplumda saygınlık, öne çıkmak, kendi arzu ve heveslerini tatmin etmek ister. İşte bunlardan da biri tahsil görmüş olması, diplomalarının olması, adının önünde birtakım gurur duyacağı meslek kısaltmalarının bulunmasıdır. Türkiye bağlamında bu durum, özellikle bilimsel bilgi, felsefe ve aydınlanmadan geri kalmış insanlar için daha büyük bir arzu oluşturmaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti'nin çağdaş, muasır bir medeniyet seviyesi göstergesi konusunda ilk Kemalist, Atatürkçü kuşak, eğitimi temel bir değer olarak kabul etmişti. Ancak zamanla, özellikle son yıllarda, eğitim sisteminin nitelik kaybı, liyakatsizliğin artması, siyasi çıkarların öncelenmesi ve popülist yaklaşımlar, diploma ve unvanların içini boşalttı. Sahte diplomalar ise bu çürümenin en görünür sembolü haline geldi.

Sahte diploma yalnızca bir bireysel yolsuzluk değil, aynı zamanda toplumsal değerlerin erozyonunun ve ahlaki çözülmenin bir göstergesidir. Çünkü sahte diploma kullanan kişi yalnızca kendi çıkarını değil, aynı zamanda toplumun güvenini, adalet duygusunu ve ortak ahlaki zemini de tahrip eder.

Bugün tartışılan konu sadece 'birkaç kişinin yaptığı sahtekârlık' meselesi değil; toplumun bütününde ahlak, liyakat, emek ve bilgi kavramlarının değer kaybıdır. Bu değerler yeniden inşa edilmeden, ne sahte diploma sorunu çözülür ne de toplum gerçek anlamda ilerler.

Diğer Yazıları