Ayasofya’nın müze yapılma sürecinde Alman Profesörün tarihi itirazı ortaya çıktı
1930’lu yıllarda Ayasofya’nın ibadete kapatılarak müzeye dönüştürülmesi sürecine dair dikkat çeken bir detay gün yüzüne çıktı. Dönemin uzman heyeti, Fatih döneminden kalma medrese ve kimsesizler yurdu olarak kullanılan yapının yıkılması ve alanın bir açık müze hâline getirilmesi yönünde oybirliğiyle karar alırken, içlerinde yalnızca bir kişi bu karara karşı çıktı: Alman bir profesör.
1930’lu yıllarda Ayasofya’nın ibadete kapatılarak müzeye dönüştürülmesi sürecine dair dikkat çeken bir detay gün yüzüne çıktı. Dönemin uzman heyeti, Fatih döneminden kalma medrese ve kimsesizler yurdu olarak kullanılan yapının yıkılması ve alanın bir açık müze hâline getirilmesi yönünde oybirliğiyle karar alırken, içlerinde yalnızca bir kişi bu karara karşı çıktı: Alman bir profesör.
MHP 24, 25 ve 26. dönem Kayseri Milletvekili Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu aktardığı bilgilere göre; heyette yer alan Alman uzman, Ayasofya'nın cami olarak kalması gerektiğini savundu. Profesörün "Cami olarak kalması, binanın yaşaması demektir" sözleri, sürece ilişkin eleştirileri yeniden gündeme taşıdı.
Heyet, Ayasofya'nın ibadet bölümünün kapatılarak Bizans eserlerinin sergileneceği bir müzeye dönüştürülmesini önerirken, yalnızca bir köşesinde Osmanlı-Türk eserlerinin yer almasına da karar verdi. Bu durum, yapının asırlardır Osmanlı eseri kimliğiyle var olduğu gerçeğiyle çeliştiği gerekçesiyle tepkilere neden oldu.
Söz konusu plan doğrultusunda sıva ve temizlik çalışmaları başlatıldı. Ancak içeride hâlâ ibadet devam ederken yapılan bu işlemler sırasında ortaya çıkan tozun cami cemaatini etkilediği de ifade edildi.
Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, "Türk uzmanlar Ayasofya'yı ibadete kapatmak istedi. Alman uzman ise cami olarak kalmalı dedi. Gerçekten akıl almaz bir şey," diyerek yaşananları özetledi.