Araplar Türkleri arkadan vurmadıysa kim ihanet etti?

Genelkurmay Başkanlığı ve Devlet Arşivlerine göre Araplar arkadan vurmadı!

Cumhurbaşkanı Erdoğan bugün grup kürsüsünde Arapların Türklere ihanet ettiği tezini sert bir dille reddederek bunun tarihi bir yalandan ibaret olduğunu söyledi.

Onlarca yıldır “Arapların Türkleri arkadan vurdu!” söylemi ulus devlet anlayışının önemli sacayaklarından birisi oldu.

Benzer şekilde Arap dünyası da Kral Abdullah’ın “Biz Osmanlı’ya Neden İsyan Ettik!” kitabından hareketle meseleyi “Türkler İslam’a nasıl ihanet etti!” şeklinde anlatmış ve 1914-1918 yılındaki kopmanın nedeni olarak Türkleri suçlamışlardı.

İki tarafın da tezleri; hatıratlara veya kişisel yorumlara dayanıyor.

Bizzat Genelkurmay Başkanlığının yayımladığı “Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi” serisi ve konuyla ilgili en kapsamlı yayınlardan birisi olan, o zamanki ismiyle Başbakanlık Devlet Arşivlerinin yayımladığı “Osmanlı Belgelerinde Birinci Dünya Harbi” gibi kült kaynakları yakından inceledik.

Araplar Türkleri arkadan vurmadıysa kim ihanet etti?

İki eserin tamamında resmi mektuplar, telgraflar, kanunlar ve kararlara göre ortaya çıkan net bir sonuç var; Araplar Türkleri arkadan vurmadı, her daim bölgede sorunların kaynağı olan Bedeviler ihanet etti.

Osmanlı’ya ihanet eden bedevilerin sayısını ise resmi belgeler en fazla 15 bini bulabildiğini bunların çoğununun İngilizlerden aldıkları ödemeler kesildiğinde genellikle dağıldığını ve savaşın gidişatını değiştirecek kesin bir etkide bulunmadıklarını ortaya koymaktadır.

Arapların gözüyle Türkler İslam’a ihanet etti

1918 yılından itibaren kurulan Arap devletlerinin çoğunun yaşadığı en büyük sorunların başında Türklere ihanet edildiği algısı geliyordu.

Bilhassa bu durum İngiliz ve Fransız mandalarının güçlü olduğu bölgelerde daha hissedilir bir argümandı.

Araplar Türkleri arkadan vurmadıysa kim ihanet etti? - Resim : 2

Kral Abdullah, Osmanlı’ya ihanetin lanetini üzerinden atabilmek adına “Biz Osmanlı’ya Neden İsyan Ettik!” diye bir eser kaleme aldı. Hem savaş döneminde hem de sonrasında asla Osmanlı padişahına ihanet etmediklerini ve sadece İttihatçılarla dövüştüklerini savundu. Ona göre idareyi ele geçirenler padişaha ve İslam’a ihanet etmişlerdi. Dolayısıyla Arapların Türklerden kurtulması gerekiyordu; fakat bu duruma Arap halklarını asla inandıramadıklarını ifade edecekti.

Ayrıca Kral Abdullah, sonrasında kurulan kukla Arap yönetimlerine lanetler eder ve Sultan Abdülhamit’in iktidarda olması durumunda asla kimsenin Türk askerine kurşun sıkamayacağını uzun uzun anlatır.

Kral Abdullah’ın en ilgi çekici sözlerinden birisi de şuydu;

“Ben ve beraberimdekiler işin böyle biteceğini bilseydik, bu işe asla kalkışmazdık!” olacaktı.

Osmanlı’nın gözünde Araplar değil, Bedeviler isyan etti

Cihan Harbinde Türkler; Yemen’de İmam Yahya, Sudan’da Sultan Ali Dinar, Trablusgarp’ta Ahmet es Senusi gibi isimlerle doğrudan müttefik olarak hareket ediyordu. Bunların çoğu ülkesinde Milli kahramandır.

Araplar Türkleri arkadan vurmadıysa kim ihanet etti? - Resim : 3

Suriye, Irak ve Filistin gibi bölgelerde ise Türklere karşı tek olumsuz girişim olmadığı gibi 1921 senesinde Irak’ta bölge halkları İngilizlere karşı ayaklanarak geçici bir devlet dahi kurmuştu.

Üstelik bu devletin Sultan Vekilini bizzat Atatürk atayarak Ahmet es Senusi’yi bölgeye göndermişti.

Afrin’de Mustafa Kemal Paşa’nın ordusunu güvenli bir şekilde Suriye dışına çıkartması için bedevilerle savaşanlar yerel halktı, bizzat Atatürk dahi bu tavrı takdir eder.

Yine 1920 senesinde Urfa’nın Fransızları mağlup edebilmesi için Suriye’de isyan çıkartarak Fransız hükümetinin Anadolu ile masaya oturmasını sağlayan da Arap aşiretleriydi.

Şerif Hüseyin bile beyannamelerinde doğrudan Osmanlı padişahını hedef alan tek bir cümle kullanmaya cesaret edememiştir 1917 senesine kadar.

Şerif Hüseyin’in oğlu Emir Abdullah, Eşref Kuşçubaşı’na “Biz devlete değil, İttihat ve Terakki’ye karşı isyan ettik” diyordu.

Bedevilerin en alçakça hücumu Medine istilasıdır. Bu istilada bile Fahreddin Paşa’nın yanındaki isimlerin başında Şerif Ali Haydar bulunur ki o dönem için Arap halklarının en itibar ettiği isimdir.

Şerif Ali Haydar verdiği fetvada, Medine’de bulunan Türk kanının akıtılmasının haram olduğunu ilan etmiştir.

Arşivlere göre 1917’de El-Muazzam istikametinde en yoğun saldırı gerçekleştiren Bedevi sayısı resmi belgelere göre 800’ü geçmez.

Birinci Cihan Harbinde aynı Osmanlı Arşivlerine göre Arap yüz binlerle açıklanıyor. Üstelik Osmanlı, Arapların en yoğun yaşadığı Hicaz, Yemen ve Asir’de seferberlik dahi ilan etmemiştir.

Üstelik Maan Seyyar Jandarma Taburu ve 160. Alay gibi Osmanlı birliklerinin tamamı Araplardan oluşuyordu. Akabe bölgelerinde ise isyan eden Arapların İngilizlerden pirinç, un ve para elde etmekten gayrı bir amacı bulunmuyordu.

Akabe’nin düşmesi ise Osmanlı’da şok etkisi yaratmıştır. Mısır’daki İngiliz General Allenby, savaşla oluşan yıkımı, kıtlığı daha da körükleyerek Osmanlı demiryollarına saldırıları artırmıştır.

Araplar Türkleri arkadan vurmadıysa kim ihanet etti? - Resim : 4

Günün sonunda bölgedeki isyan ideolojik bir isyana dönüşme teşebbüsü 1917’de İngilizlerin Beyrut’u vurmaya başlamasıyla olacaktı. İngilizler; Hicaz ve Akabe’de açlık ve para silahını Türklere karşı kullansa da Suriye’ye yaklaştıkça Osmanlı Halifesinin meşruiyetini sorgulamaya başlayan bir propaganda süreci başlatacaktı.

Bunda ise asla tam anlamıyla başarılı olamayacaklardı.

Her şeye rağmen, yani İngilizler Türkleri savaşın tamamen dışına itmesine rağmen Kral Abdullah tek başına Medine’yi Fahreddin Paşa’dan almayı becerememişti; çünkü en kudretli zamanlarında dahi Arap aşiretleri Bedevilere destek vermeyi reddetmişti.

Sonuç olarak Cihan Harbinde Türkleri arkadan Araplar değil, Bedeviler vurdu! Bunu biraz vicdanı olan herkes Genelkurmay ve Osmanlı Arşivlerine bakıp görebilir. Üstelik bu eserler açık erişim ve pdf olarak oracıkta durmaktadır.

Diğer Yazıları