LOZAN KAHRAMANI İNÖNÜ’DEN MÜCAHİD KILIÇDAROĞLU’NA

 Genel seçimlerin yaklaştığı bu günlerde CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun hem de Saadet Partisi’nin kapı eşiğinde kamuoyuna, peygamber neslinden geldiği ve hafız olduğu güzellemelerine bir yenisi ilave olunarak, Mücahit Kılıçdaroğlu şeklinde takdim edilmesi ister istemez yakın tarihimizdeki kişi kültünü ve bu nokta CHP lideri İsmet Paşanın kutsiyet mertebesine yükseltilir surette nasıl meth u sena edildiğini hatırlattı bana.

Kılıçdaroğlu’na atfedilen sıfatların yegâne sebebinin yaklaşan seçimlerde oy devşirmek olduğu aşikardır. Ancak bugünkü CHP’nin dini seçimlerde suiistimal etme konusundaki zihniyetinin İnönü dönemindeki CHP’nin dini seçimlerde istismar etme noktasında sergilediği zihniyetten hiçbir surette farkı yoktur.

1965’te bir CHP delegesi İsmet İnönü’ye: Sayın Türk Üreticisi, Büyük Paşam! şeklinde hitap ettikten sonra:

Malum aliniz olduğu üzere evlat ve torunlarınız, Türk milleti olarak yegâne inancı bir Allah kelimesidir. Hatiplerimiz yarın propagandaya çıktıklarında konuşmaları arasında Allah kelimesini söylerlerse mutlak inancım CHP oylarının yüzde 65’e yükselecektir diyebilmişken bugünün CHP’si de gün ortasında oruç yese de herkesle birlikte iftar edebilen ve seccade tepelese de özür dilerim demeyen Kemal Kılıçtaroğlu’nu hafız, peygamber soyundan ve mücahit biri olarak takdim edilmesini oy uğruna içine sindirebilmiştir. 

Türk tarihi liderlere olumlu ve olumsuz yaklaşımlar noktasında abartılı bir içeriğe sahiptir. Bu noktada sahip olduğu kut anlayışı bir hayli etkili olmuş gözükmektedir. Zira kut anlayışı özellikle kişi kültü yönüyle siyasi lider bazında oldukça abartılı ve hatta yer yer uydurma, aldatma, samimiyetsiz ve menfaat devşirici maksatlı olabilmiştir.

Bu noktada özellikle Cumhuriyet döneminde temel hak ve hürriyetlerin kısıtlandığı, demokratik idareler yerine tek parti sisteminin geçerli kılındığı zamanlarda görev yapmış olan siyasi liderler adına muayyen isim ve kesimler tarafından dillendirilmiş övgülü sözler, meth u senalar söz konusu olmuştur. Geçmişte İsmet İnönü’ye yönelik olarak yazılıp çizilenler ve kendisine atfedilen sıfatların burada üzerinde durulması konunun daha iyi anlaşılması bakımından önemlidir.

Önceki asrın önemli bir siyasi figürü olduğunda şüphe olmayan İsmet İnönü günümüzde Sağır İsmet yahut müstebit, diktatör anlamında Milli Şef denilerek küçümsense de geçen asırda İnönücüler ve CHP-perverler tarafından kendisi yüceltici birçok nitelemelere muhatap kılınmıştır.  Öyle ki onun Milli Şef ve Değişmez Genel Başkan unvanlarını alması Atatürk'ün vefatının hemen ardından gerçekleştirilen kurultayda söz konusu olmuştur.

Öncelikle belirtmek gerekir ki dönemindeki İnönücüler ve CHP-perverler ile bazı kimselere göre İsmet İnönü Türk halkı için siyasi ve idari açıdan bir Baba idi. Dolayısıyla kendisine İsmet Babacığım hitabıyla mektup yazılabilmişti.

İsmet İnönü, bazı isimlerin nezdinde memlekete ve millete büyük hizmetler yapmış Koruyucu Başkan’dı. Yurdu düşman istilasından kurtararak dünya tarihinde müstesna bir zafer sahifesini teşkil eden kurtuluş savaşını ve onu müteakip Lozan’da da siyasi bir zafer elde etmişti. Dolayısıyla o Lozan kahramanıydı.

Bazı kesimlere göre ise İnönü, mübarek iki eli öpülesi olan biriydi.

Bugünkü bir siyasi lidere hazretleri diye hitap edilmesi halinde böyle bir hitap şekli oldukça şiddetli bir surette yadırganmanın ötesinde İnkılaplara aykırı ve hatta düşmanlık olarak görülüp hitap sahibi linç edilebilir olsa da hazret yahut hazretleri diye hitap edilmesini yasaklayan Cumhuriyet İnkılaplarının varlığına ve bu inkılapların sahibi ve icracısı olmasına rağmen geçen asırda bazı çevrelerin Sayın İnönü Hazretleri şeklindeki hitapta bulunmaları mümkün olabilmiştir. Efendi, Bey, Paşa Gibi Lakap ve Unvanların Kaldırılmasına Dair Kanunun varlığına rağmen İnönü’ye Çok muhterem Paşam efendim diye seslenilebilmiş, hem paşa hem de hazretleri sıfatları birleştirilerek ve de kendisi muhterem görülerek Pek Muhterem Büyüğümüz Paşa Hazretleri! ifadesi dahi kendisi için kullanılabilmiştir.

Hatta bugün için söylenmesi kıyamet koparacak olan ve Çok Muhterem Paşam Efendim diye başlayıp insan varlığınızdan, yüce şahsiyetinizden, cömert ve zengin ruhunuzdan cesaret alarak ve hudutsuz hoş görülüğünüzden ve açık kalpliliğinize gönülden inanmış hakiki bir dost olarak… benim aziz paşam… her şey bir yana. Benim için kıymetlerin üstünde tek kıymet, sağlığınız ve beni manen yaşatan sıcak sevgi ve teveccühlerinizdir... şeklinde şahsını kutsallaştıracak ifadeler ile anılabilmiştir.

Bazı kimseler açısından ise İsmet Paşa; Vatanın kurtuluşunda, milletin yeniden teşkilatlanıp modern bir devlet oluşunda, insanlığın en mütekamil bir sevk idare sistemi olarak kabul ettiği demokrasinin memlekette olgunlaşıp gelişmesinde ve böylece insanlık alemi içinde gerçek bir topluluk olarak milletimizin yerini almasında her zaman birinci planda… olmuştur o. Bu kanaatteki kimseler: Ben İsmet İnönü’yü, cemiyetimizdeki insanlık ruhunu, iradesini en erken sezenlerden ve ona gönülden inananlardan olduğu için seviyorum ve sayıyorum. Ben İsmet İnönü’ye, milletimizi daima ileri ve üstün insanlık seviyesine çıkartmak kararında olduğu ve bu inanışını başarıya götürdüğü için bağlıyım ve emrinde olmaktan şeref duymaktayım inancı ile bakmışlardı. Bu türden bir inanca sahip olanlar nezdinde İnönü, sonsuz inanışla en derin ihtiramlar arz eden ve elleri öpülen bir efendiliğin sahibi olmuştu. Esasen İnönü’ye atfedilen muhteremlik ve efendilik nitelemeleri çok yadırganacak bir hal de değildi. İnönücüler ve CHP-perverler arasında İsmet İnönü’nün yüce bir şahsiyete sahip olduğuna ve yüksek irşatları bulunduğuna inananların sayısı az da değildi.

Bütün bu nedenlerledir ki İsmet İnönü’ye özellikle doğum yıl dönümlerinde şiirler yazmış, kendisine yüksek değerler atfetmiş kimseler vardı. Öyle anlaşılmaktadır ki İsmet Paşa da kendisine karşı izhar edilen söz konusu yaklaşımları, şahsını yüceltici senaları sevmiş, önemsemiş ve buna dair evrakları büyük bir özenle muhafaza etmiştir.

Onun saklayıp muhafaza ettiği söz konusu şiirlerden birkaçı şöyledir:

İçimizdeki yerin, bir muazzam çağlayan

Sulhun koruyucusu, zulümleri dağlayan

Millet aşkın ne büyük, her zorluğa barikat

Engin ruhunuzla siz, gönüllerdesin kat kat

Türklüğün şuuruna halis mecrayı verdin

 

İnsanlık hizmetinde, derin başı çektin.

Nankör tanır mı Paşam elbette saldıracak

Özgürlük davamızı elbet bulandıracak

Nesillere ulaşan, tarihten çektiğin tiz

Ülkümüz medeniyet, ölmez fikirleriniz…

 

***

 

İnkılabın cevheri, tarihin yeni yönü

Sen yoktan neler verdin, bu millete İnönü

Mutlakıyet devrini, ATA ile yıkışın

Eserlerini kurup, doğruyu haykırışın

Türklüğün öz ruhunu, Orta Asya’dan alan

 

İleri bir dünyaya, inkişaf ile salan

Nasıl unutulur ah, hizmetin sıra sıra

Önder olan şahsınla, neler sığdırdın asra

Nesillerin malısın, demokrasinin sesi

Üstün meziyetlerin, faziletin sinesi…

***

İNÖNÜ’NÜN YOLUNDA

(On Sekizinci Kurultaydan Doğan Aşk)

Makus talihi yendin, bu kez, fikir de nakış

Sıra sıra devrimler, kırk üç seneden akış

Mükemmel bir ahlakın, aynasındaki izin

Vakar ile yükselen, Kurultaydaki sesin…

 

İlim ile irfanın, halis fikirde yeri

Gözler görüyor paşam, madde üstü değeri?

Ortanın solu dedin, mağdura açtın kucak

Sosyal Güvenlik ile, bu millet kurtulacak.

 

Can bekçimiz oldun ah, can damarı duyguda

Hissin yücedir paşam, vicdandaki sorguda

Kara görür mü hiç, beyazdaki mayayı

Özü bulanık olan, düşünür mü hayayı

 

Misilsiz bir sabırla, fazilet şarttır dedin

İşte hayatın diyet, ne güzel örnek verdin…

Yarının Türkiye’si, saf beyinler de yerin

Her günün canlı tarih, konuşan eserlerin

 

Fazilet Savaşında, neşterini vuruşun

Gönüllere aşk veren, irfan dolu duruşun

Demokrasi öncüsü, İnönü yolundayız

Komünizme kaleyiz, ortanın solundayız

 

Aç yok, iş var güvenle, toplu kalkınma hızı

Ortanın solundayız, paşa çekti cımbızı

Aldatmak yok, emek var, planla, hak hukukla

Bu vatan mukaddestir, olamaz asla kukla…

(Ali Ünal / 20 Ekim 1966)

Geçen asırda İnönü ve İnönü Türkiye’si bazı isim ve kesimlerce her ne kadar yukarıdaki suretlerde anılıp meth u sena edilmişse de bütün bunların halkın nazarı ve nezdinde hiçbir değeri olmamıştır. Bilakis milletin zihninde ve dolayısıyla da dilinde yaygın bir surette dolaşıp duran ve İnönü ile İnönü Türkiye’sine dair durumu kısaca özetleyen sözler:

İsmet uludur! İsmet uludur!

Memurlar Saracoğlu’nun kuludur!

şeklinde olmuştur.

Unutmamak gerekir ki tarih tekerrürden ibarettir.

Tüm yazılarını göster