ABD, NATO'nun fişini çekti! Trump, NATO toplantısına bakan göndermedi, Putin’le pazarlığa oturdu!
ABD Başkanı Donald Trump, Ukrayna çatışmasına mali desteği durdurduklarını açıklarken Washington’un NATO toplantısına 20 yıl sonra ilk kez dışişleri bakanı göndermemesi Avrupa’da şok etkisi yarattı. Aynı gün Trump’ın özel temsilcisinin Moskova’da Putin’le görüşmesi, yeni güvenlik mimarisinin “Brüksel’de değil Moskova’da yazıldığı” yorumlarına yol açtı.
ABD Başkanı Donald Trump, Ukrayna savaşına yapılan mali katkının tamamen sona erdiğini duyurdu.
TRUMP: UKRAYNA’YA MALİ DESTEĞİ SONLANDIRDIK
Trump, “Artık bu çatışmaya mali açıdan katılmıyoruz.” dedi ve eski Başkan Joe Biden’ın Ukrayna’ya “parayı şeker gibi dağıttığını” ifade etti.
Bu açıklama, Washington’ın Ukrayna dosyasında radikal bir politika değişikliğine gittiğinin ilk resmi işareti olarak değerlendiriliyor.
20 YIL SONRA İLK KEZ: ABD DIŞİŞLERİ BAKANI NATO TOPLANTISINA KATILMADI
Bugün Brüksel’de yapılan NATO Dışişleri Bakanları toplantısında konuşulan konu, masada boş kalan ABD koltuğu oldu.
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun toplantıya katılmaması, yirmi yıldan uzun bir süreden sonra ilk kez bir ABD Dışişleri Bakanı’nın NATO toplantısını geri plana atması anlamına geliyor.
Washington adına Brüksel’e yalnızca Bakan Yardımcısı Christopher Landau gönderiliyor.
Landau kısa süre önce NATO için şu ifadeleri paylaşmış, sonra silmişti:
“NATO hala bir soruna çözüm arayan yapı.”
Bu mesaj, ABD’nin NATO’ya bakışındaki köklü dönüşümün işareti olarak yorumlandı.
AYNI GÜN MOSKOVA’DA KRİTİK GÖRÜŞME: ABD–RUSYA EKSENİ HAREKETE GEÇTİ
Washington’ın Brüksel’e bakan göndermediği gün, Trump’ın özel temsilcisi Steve Witkoff, Moskova’da Vladimir Putin’le bir araya geldi.
Bu zamanlama diplomasi çevrelerinde sert bir kırılma olarak değerlendiriliyor:
Avrupa güvenliğinin tartışılacağı NATO toplantısından bir gün önce, ABD Rusya ile pazarlık masasında.
Avrupa olmadan,
danışmadan,
izin almadan....
Bu tablo, Amerikan diplomasisinin artık Avrupa’yı “karar çevresinin dışına ittiği” yorumlarını güçlendirdi.
NATO MİMARİSİNDE TARİHİ ÇATLAK
NATO 1949’dan bu yana tek ilke üzerine kurulmuştu:
32 ülke, tek ses. Kolektif karar alma.
Ancak ortaya çıkan yeni tablo şöyle özetleniyor:
1) Kararı Washington ve Moskova veriyor.
2) Washington Kiev’e bildiriyor.
3) Avrupa ancak en son ne olduğunu öğreniyor.
Bu hiyerarşi, Avrupa’nın güvenlik mimarisinde “eşit aktör” olmaktan tamamen çıktığını gösteriyor.
Brüksel’deki diplomatlar şimdiden tepki göstermeye başladı:
“Ukrayna müzakerelerinin dışında bırakıldık.”
Sızdırılan 28 maddelik barış planının yalnızca ABD ve Rus müzakerecileri tarafından hazırlandığı, Avrupa’nın hiçbir aşamada sürece dahil edilmediği biliniyor.
ABD NATO’YU YENİDEN TANIMLIYOR
NATO’nun operasyonel kapasitesinin %70’ini ABD finanse ediyor.
Bu gerçek, Washington’a fiili bir veto gücü sağlarken Avrupa’yı daha zayıf, daha bağımlı bir pozisyona itiyor.
Yeni denge şu şekilde tarif ediliyor:
Avrupa ya ABD’nin tasarladığı güvenlik düzenine finansör olur,
ya da Atlantik ittifakı çatlamayı göze alır.
Üçüncü bir seçenek görünmüyor.
YENİ GÜVENLİK HARİTASI NEREDE ÇİZİLİYOR?
Brüksel’de değil.
Washington’da bile değil.
Moskova’da.
Soğuk Savaş sonrası ilk kez, Avrupa’nın dahil olmadığı bir güvenlik mimarisi şekilleniyor.
NATO dışişleri bakanları Brüksel’de toplanırken, gerçek müzakereler Rusya ile yapılıyor.
Avrupa böylece aktif bir aktörden pasif bir izleyiciye dönüşüyor.
KOLEKTİF GÜVENLİK BİTTİ, GÜÇ DİPLOMASİSİ GERİ DÖNDÜ
Trump’ın Ukrayna desteğini kesmesi, ABD’nin NATO’da geri plana çekilmesi ve Moskova’yla doğrudan pazarlığa oturması, yalnızca taktik değil stratejik bir eksen değişikliği anlamına geliyor.
Öne çıkan sonuç net:
“Kolektif güvenlik dönemi kapanıyor; güç diplomasisi geri dönüyor.”
Avrupa’nın bundan sonra nasıl bir pozisyon alacağı ise belirsiz.
Kaynak: Haber Merkezi