Ali Koç’un ardında bıraktığı mirası hiçbir Fenerbahçeli unutmayacak!
Nihayet Ali Koç yenildi ve gitti. Arkasında ekonomik olmasa da siyasi ve ahlaki bir enkaz bırakarak gitti. Fenerbahçe bir koca nesli kaybederken ruhsuz bir taraftar grubunu diriltmek hiç kolay olmayacak.
Peki, 7 yılda Ali Koç, Fenerbahçelilere ne miras bıraktı. Buyurun yakından bakalım

Ba'de harâbü'l-Fenerbahçe
Eskilerin kullandığı veciz bir söz vardır: Ba'de harâbi'l-Basra… Ali isminde bir isyancının başlattığı “Zenc isyanında” birbirinden güzide şehirler günlerce talan edilir ve yağmalanır.
Nihayet devlet 2 sene kadar sonra Basra’yı kurtarır; ama yağmacıların elinde Basra artık Basra değildir.
Tüm yapılar yıkılmış, yakılmış en kötüsü ise insanlar yürüyen meyyitlere dönüşmüş. Öyle ki hürriyetlerine kavuşmaya dahi sevinememişlerdir.
Bu hazin tablo ve şehrin kurtarılmasından sonra “Ba'de harâbü'l-Basra” (Basra harap olduktan sonra…) anlamındaki sözler belleklere kazınacaktı.
Fenerbahçe taraftarı 7 yıllık başarısız yönetimi demokratik yollarla yenmiş olmasına rağmen burukluk sürmektedir.
Bu halin ismi “Ba'de harâbü'l-Fenerbahçe” travması olarak anılacağına kuşku yok.

Aykut Kocaman’ı hırsız ilan etti
Ali Koç yönetime geldiğinde ilk hesaplaşmasını Aykut Kocaman ile yaptı.
Kocaman bir Fenerbahçe efsanesidir. Alex’e yapıp ettikleri ile taraftarın gönlünde kredisini tüketmiş olsa da uğradığı muamele akıl alır iş değildi.
Koç, önce yardımcılarını yolladı. Ardından TV’de ekibini veri hırsızlığı yapmakla isnat etti.
Koç’un yönetiminin ilk yılı adeta korku filmi gibiydi, öyle ki sezonun ilk yarısında Fenerbahçe ligde kalıp kalamayacağı konuşulur olmuştu.
Koç’un sorunlarından birisi çok ve büyük konuşmasıydı. Ersun Yanal ile alakalı söyledikleri ortadayken bu kez göreve Yanal’ı getirdi. Tüm bunlara rağmen canlı yayında bu tavrını sürdürmüş Max Kruse isimli futbolcuya söyledikleri sonrası gidip büyük tazminatlar ödemişti.
Galatasaray, Trabzon veya Beşiktaş; Kadıköy’e geldiklerinde ağır mağlubiyetler alarak dönerdi. Galatasaray artık Kadıköy’deki maçlarda evinde oynar gibi şov yaptığı galibiyetler alarak dönüyordu.

Yıldız karmaşası ve Ali Koç kararsızlıkları
Fenerbahçe Spor Kulübü, Ali Koç Başkanlığa oturduğunda Türkiye’nin en büyük futbol kulübüydü. TFF ya da MHK her daim bu kudretli takımla uğraşmıştı. Üstelik sadece saha ile ilgili kurumlar değil; İttihatçılar, Tek Parti rejimi, Darbeciler, FETÖ ve daha birçok güç odağı Fenerbahçe ile uğraştığını tartışmaya dahi gerek yoktur; ama Fenerbahçe’nin şampiyonluklarını bunların tasdiklemesine ihtiyacı da yoktur.
Beş yıldız meselesi saplantı haline getirilip sportif başarıların önüne geçirilmesi Fenerbahçe taraftarlarını bıktıran bir noktaya gelmişti.
Dünün güneşi ile bugünün çamaşırları kurutulmaz demiş eskiler. Gelmeyen şampiyonlukların üstü bunlarla örtülmesi artık taraftar için sabredilecek bir vaziyet değildi.
Elbette Koç sözünü yutmak konusunda ne kadar maharetli ise her hangi bir meselede karar vermemek konusunda da o kadar mahirdi(!)
Mesela defalarca İsmail Kartal’ı kovup geri getirmesi, kupaya katılmayacağız deyip sonraki sezon yerini alması… Yazık ki saymakla bitmez.

Suudi Arabistan’da bizi dünyaya rezil etti
Suudi Arabistan’daki kupa finalinde yaşanan rezalet ise unutulacak cinsten değildi.
Suudi Arabistan’ın tüm dünyaya uyguladığı ve herkes tarafından bilinen katı kuralları vardır. Ülkesinde siyasi imge kabul etmez. Orada Atatürk değildi konu, George Washington fotoğrafı bulunan forma ile de çıksanız müdahale edecekti.
Bunu tüm futbol camiası bilmesine rağmen Ali Koç, dönemin TFF’si ile olan şahsi hesaplaşması için Türk futbolunu tüm dünyaya rezil etmekten çekinmemişti. Üstelik o, bu tavrı yaparken Suudi Arabistanlı yetkililer kendi ülkesinde Mustafa Kemal Atatürk açılımı yapıyor ve örnek bir lider olarak okul kitaplarına alıyorlardı.
Ayrıca Suudi Arabistan’ı dünyada tanıyan ilk ülkelerin başında Türkiye Cumhuriyeti ve Mustafa Kemal Atatürk gelmektedir. Bundan kaynaklı Suudilerin Atatürk’e devlet nezdinde büyük bir sempatisi bulunur. Elbette Sayın Koç bunlardan habersiz kafasında bir şema oluşturmuştu: Araplar Atatürk’e düşmanlık yapıyorlar…
Ali Koç’un çılgınlıkları artık devleti dahi uluslararası krizlerin içine çekmeye başlamıştı. Suudi yetkililer çıkan yaygarayı tam olarak anlamadıkları için Fenerbahçeli futbolcuların ülkeden ayrılmalarına bir süre izin vermemiş ve araya Dış İşleri Bakanlığımız girmek zorunda kalmıştı.
Kerem Aktürkoğlu ve Morinhou krizleri bir yana 15 teknik direktör değişikliği ve 115 futbolcu transferi yapıldı.

Ali Koç’un iyi yaptıkları
Ali Koç’un transferler konusunda korkunç kararları bulunmaktaydı.
Yine da Arda Güler ve Ferdi Kadıoğlu gibi genç yetenekleri Türk futboluna kazandırdığını inkâr edemeyiz.
Benzer şekilde Basketbolda da başarıları bulunmaktaydı.
Mali açıdan “iyi bir dönemdi” demek ise çok zor. Fenerbahçe’nin büyük borç yükü ve hala Bankalar Birliği’nden çıkamamış olmasını dikkate aldığımızda bu konudaki iyimser yorumlara katılmak mümkün görünmüyor.
Velhasıl, Fenerbahçe taraftarları Ali Koç’un 7 yıllık bu mirasını asla unutmayacaktır, hoş istese de unutabileceğini söylemek zor.