6+1 masasının açıklamalarında görmediklerim

Ceyhun Bozkurt

Ceyhun Bozkurt

oceyhunb@gmail.com

Dünya yangın yeri.

Rusya ile Ukrayna savaşıyor.

Çin, Tayvan etrafında tarihinin en büyük tatbikatını yapıyor.

Ukrayna ve Tayvan’ın arkasındaki ABD ve Avrupa devleri, iki rakibini yıpratmaya çalışıyor.

Dünya Savaşı teorileri konuşuluyor.

Gölge CIA’nın kurucusu George Friedman, kademeli bir savaşın olmayacağını belirtse de, küresel güçler arasında nükleer bir savaşın olası boyutlarını yazmaya başlamış. (Okumak isteyenler için

Dünyanın hemen hemen her yerinde orta ve küçük ölçekli çatışmalar artıyor.

Dünya nüfusunun yüzde 4’e yakın bir kesimi yerinden yurdundan olmuş, mülteci, sığınmacı, göçmen olarak oradan oraya savruluyor.

Gıda krizi senaryoları, ekonomileri vuran enflasyonlar vs.

Evet dünyada bir yangın var ve sönecek gibi durmuyor. Aksine daha da artacak.

Türkiye’nin durumu farklı mı?

Değil.

Yunanistan, Türkiye’ye karşı silahlanıyor ve arkasında ABD var. Üstüne üstlük İsrail de Rumlara hava savunma sistemi Demir Kubbe’yi satmaya hazırlanıyor. Yunanistan da talipliler arasında.

Yani Doğu Akdeniz-Ege yangın yeri arifesinde.

Karadeniz’de durum zaten ortada.

Terörle mücadelemiz, artık kırılma noktasına geldi gelecek.

10 yıl önce iletişimi kopardığımız Suriye ile yeniden masaya oturma gündemimiz de var.

Güney Kafkasya, Zengezur koridoru bize Asya kapılarını, Can Azerbaycan’a açacak. Denge değişirken son derece stratejik bir hamle.

Ekonomide sıkıntılar var. Hükümet bir politika izliyor. Üretimi ve ihracatı merkeze alan bir politika bu… Çin, Hindistan, Japonya ve Güney Kore benzeri ihracat odaklı büyüme politikalarına benziyor. Henüz sahaya, yani sokağa yansımadı.

Eğitim ve sağlık ayrı başlıklar…

Mülteci-sığınmacı-göçmen sorununu da unutmayalım.

Vs. vs…

Sayfalarca yazabiliriz.

Gelelim Altılı Masa’nın son toplantısında yansıyan açıklamaya...

Önceki satırlarda yazdığım konuların hiçbirini görmedim. Üçüncü paragrafta geçen “iç ve dış politikada itibarsızlaşmaya” gibi genel geçer bir ifade dışında bir şey yok.

O genel geçer ifadenin altını, yani aktardığım konularla ilgili sorunlara nasıl yaklaştıkları belli.

Altılı masa açıklamaları hariç partilerin tek tek yaptıkları açıklamalarda bu politikalara bakış açısını görebiliyoruz.

Altılı Masa’yı oluşturan partilerin önceliği NATO’nun pilot koltuğuna oturan ABD-İngiltere’nin dümen suyunda hareket etmek gibi duruyor.

Örneğin Mavi Vatan’a karşı bir duruş söz konusu. “Doğu Akdeniz’de ne işimiz var” cümlesi kullanan milletvekiline pek bir şey yapılmaması bunun göstergesi. Ayrıca Annan Planı savunucularından iki tanesi o masada otuyor. Esas mimarın ise gölgesi masadaki çiçek demetinde yer alan bir GÜL gibi duruyor.

Masada PYD/PKK terör örgütüne karşı tezkereye “HDP ile işbirliği sınavını geçebilmek için” “hayır” diyen de var (ki bu terör örgütünün Şahin Cilo kod adlı terör elebaşı bu kararı takdirle karşılamıştı), bu terör örgütünün elebaşını zamanında Ankara’da ağırlayan da…

Ayrıca Atatürk’ü katliamcı olarak suçlayan Dersim’ci milletvekiline TUNCELİ hatırlatması da yapılmaması ve halen vekillikte tutulması, HDP ve silahlı ayağı memnun etmiştir. Elbirliğiyle Seyit Rıza isimli dönemin terör elebaşını anarlar artık.

Karabağ vatan toprağı mücadelemizde Türkiye’ye ve şanlı Azerbaycan ordusuna karşı işgalcinin elini kuvvetlendirecek sözler söyleyen, iftira atanlara ne yapıldı? Hiçbir şey.

“Suriye meselesi demeye kalksalar” Ahmet Davutoğlu şöyle bir stratejik derinlik anlatıp, ikna edebilir diye susuyor olabilirler. Kerem Kırçuval’ın TV100 ekranlarında ağırladığı Kemal Kılıçdaroğlu’na sorduğu gazeteci sorusu önemliydi: “Emevi Camisi ve Süleyman Şah karakolu denince bir isim geliyor akla, Ahmet Davutoğlu.” Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu hatırlatma karşısındaki şaşkınlığı Altılı Masa’nın hali pürmelalini gösterir nitelikteydi.

Ama ekonomiye çok vurgu yapıyorlar. Neden? Çünkü mutfakta sıkıntı olduğunu bildikleri için, popülist ifadelerle toplumun desteğini almak istiyorlar. Peki çözümleri ne? Muhtemelen o konuda masanın “filozofu” Ali Babacan. Formülü de belli: Irak işgali öncesinde söylediği “İlk bomba düştüğünde 8,5 milyar dolar hesaba geçecek” cümlesindeki gibi, dış politikada teslim ol, para akıtsınlar. Üretim yok, ihracat yok. Ama şunu hatırlatalım, artık Batılılarda da para azaldı. Onların ekonomileri de ciddi S.O.S. veriyor.

Özetle temel problemlerle ilgili hiçbir şey yazmıyorlar.

Çünkü o problemlerle ilgili çözüm önerilerini yazsalar, millet gerçeği görecek.

O zaman da “tıpış tıpış” gidip oy vermeyecekler.

***

AZERBAYCAN, ERİVAN YÖNETİMİNİ YOLA GETİRDİ: DİASPORAYA SAVAŞ AÇTILAR

Karabağ vatan savaşında işgalciler tepelendikten sonra, Türkiye ve Azerbaycan, Erivan yönetimine, “Terör yöntemiyle, işgalle, dış destekle artık sonuç alamazsın. Gel sorunları çözelim” anlamında el uzatmıştı. Paşinyan da, kendisini yıllarca pohpohlayanların ülkesinin sorunlarına çare olmadığı anlamış olacak ki, son dönemlerde ufak da olsa olumlu değişim sinyalleri veriyor. Elbette her şey bir günde olmaz. Ama kulağımıza gelen bir bilgi, bu değişim sinyalinin bir parçası gibi.

Ermeni diasporasının en güçlü olduğu ülkelerden bir tanesi Fransa.

Katliamcı Taşnak zihniyetindeki diaspora önde gelenlerinden Murat Papazyan, Temmuz ayında Ermenistan’a gitmek istemiş. Tam sıfatı Taşnaksutyun ve Fransa Ermeni Örgütleri Koordinasyon Konseyi eşbaşkanı.

Ama hiç beklemediği bir olay olmuş.

Papazyan, Erivan’da havalimanında bekletildikten sonra önce gözaltına alınmış, ardından da sınır dışı edilerek Fransa’ya geri gönderilmiş.

Hani Can Azerbaycan’ın lideri İlham Aliyev, “Ben dağıttım statükoyu” demişti ya, işte bu olay statükonun dağıtılmasının ilk meyveleri. Önceden bölgede emperyalistlerin taşeronu olarak Türk düşmanlığını bayrak yapanlar, artık Ermenistan’a alınmıyor.

Umarız bu tür uygulamaların devamı gelir ve Erivan artık aklı selimi seçer.

Bu tutumunda devam etmezse ise kaybeden sadece ve sadece Ermenistan ve Ermeni halkı olur.

Türkiye ve Azerbaycan ise dünyada yükselen güç olarak tarih sahnesinde daima olacaktır.

Diğer Yazıları