Yolun açık olsun Fenerbahçe...

Derya Oruçoğlu

Derya Oruçoğlu

Yıl 1999... Basketbolda Avrupa'nın en büyüğünün belirleneceği Dörtlü Final organizasyonu Münih'in (Almanya) ev sahipliğinde gerçekleşiyor. Kinder Bologna-Olympiakos finalinin öngörüldüğü Dörtlü Final'in olası sürprizi de kadrosunda Carlton Myers, Arturas Karnisovas, Gregor Fucka, Damir Mulaömerovic, Marko Jaric Lima gibi dönemin önemli oyuncularını barındıran TeamSystem Bologna'dan bekleniyor... Tarihinde ilk kez Dörtlü Final'de boy gösteren ve aşamaya gelişi zaten sürpriz olan Zalgiris Kaunas ise bir sezon önce finalde Stefanel Milano'yu devirerek Saporta Kupası'nı kazanmış olsa da oyunun başlaması için masayı tamamlayan dördüncü kıvamında...

NBA'deki lokavt krizi nedeniyle rotayı Avrupa'ya çeviren nispeten düşük ölçekli kontrat sahibi oyunculardan şutör gard Anthony Bowie ile oyun kurucu Tyus Edney'i kadrosuna katmış olsa da Zalgiris Dörtlü Final seviyesinde pek de umut vermiyor. Koç Jonas Kazlauskas'ın elindeki kadroda, Türk halkının sonradan epey aşina olduğu Saulius Stombergas'ın (Efes ve Ülker'de oynadı) yanı sıra o dönem için pek de isim sahibi olmayan ve kalitesi en üst seviyede test edilmemiş birkaç yerli oyuncu var. Bir de Edney'in Zalgiris yolunu açan Çek Jiri Zidek...

İlk maçta iki İtalyan sahne alıyor. Ettore Messina'nın Kinder Bologna'sı, skor üretimini sadece Myers ve Jaric'in omuzlarına bırakan TeamSystem Bologna'yı 62-57 yenerek alışılageldiği üzere yine finale yükseliyor. Yarı finalin ikinci ayağında ise 'doğal finalist' Olympiakos ile 'boyunun ölçüsünü almayı bekleyen' Zalgiris çıkıyor parkeye. Dönemin yıldızlar topluluğu Olympiakos'un, Dörtlü Final'de ne işi olduğu hep merak edilen Zalgiris'e kaç sayı fark atacağı üzerine tahminler yapılıyor haliyle. Ancak Bowie-Edney ikilisi Dainius Adomaitis adındaki Litvanyalı bir genç tarafından desteklenince maçı 87-71 kazanan Zalgiris, haddini aşarak finalde Kinder Bologna'nın rakibi oluyor!

Grup aşamasından sonra önce Ülkerspor'u, ardından da Efes Pilsen'i eleyen Zalgiris, 'şaşırtıcı' bir şekilde yükseldiği finalde Kinder Bologna'yı da 82-74 mağlup ederek Avrupa Ligi şampiyonu oluyor ve Çizme'yi fazlasıyla aşıyor...

Sonrasında bir daha Dörtlü Final'e bile çıkamasa da Avrupa Ligi tarihine hâlâ hatırlanan bir imza bırakan Zalgiris, o dönem beni de farklı duygulara itmişti. Efes Pilsen'in Koraç Kupası şampiyonluğu henüz taze bir anı olsa da basketbolun Şampiyonlar Ligi seviyesinde bir Türk takımının kupaya uzanması pek de olası görünmüyordu. Bir sonraki yıl Efes Pilsen Dörtlü Final'e kalarak bir ilki başarmış ve organizasyonu üçüncü sırada tamamlamıştı. O dönem için bu bile Türk basketbolu adına önemli bir kazançtı. Taa ki Zeljko Obradovic yönetimindeki Fenerbahçe   basketbola dair tüm ezberleri bozana kadar...

2015'te ilk kez adım attığı Dörtlü Final'de 2016'da final oynayan, 2017'de ise kupayı müzesine götürmeyi başaran Sarı-Lacivertli ekip, bu yıl yine adını finale yazdırdı.

Yani; Zalgiris'in NBA destekli 'saman alevi' başarısına özendiğimiz bir süreçten, Fenerbahçe'nin Avrupa Ligi'nde normal sezona başlarken bile şampiyonluk adayları arasında anıldığı bir döneme geldik. Dahası; Sarı-Lacivertliler finalde Real Madrid'i yenip üst üste ikinci kez Avrupa Ligi şampiyonluğuna uzanırsa Jugoplastika (Yugoslavya / 1989-1990), Maccabi Tel Aviv (İsrail / 2004-2005) ve Olympiakos'un (Yunanistan / 2012-2013) ardından bunu başaran 4'üncü takım olarak tarihe geçecek. Bu tabloda emeği, yatırımı, desteği olan herkesi gönülden tebrik etmek gerek.   

Finale gelince... Yarı finalde elediği Zalgiris ile normal sezonda oynadığı maçlarda evinde mağlup olup, deplasmanda kazanan Fenerbahçe, Real Madrid karşısında da aynı performansı sergiledi. Umarız sonuç da Zalgiris eşleşmesindeki gibi olur. 24 galibiyet, 6 beraberlik ile normal sezonu zirvede bitiren CSKA Moskova ile mukayese edildiğinde bence Real Madrid rakip olarak daha iyi bir seçenek gibi duruyor...

Son 4 yılda yaptıklarıyla Türk basketbol tarihine geçen Fenerbahçe Doğuş'un üst üste iki şampiyonlukla Avrupa basketbol tarihinde de yerini pekiştirmesi için önünde sadece 40 dakika kaldı. Belgrad sokaklarında renkli görüntüler sergileyen binlerce taraftarının da desteğiyle Sarı-Lacivertli ekibin bunu başaracığına yürekten inanıyorum. Sadece bunun için bile sonsuz teşekkürler Fenerbahçe. Yolun açık olsun...

Diğer Yazıları