Yeni torba yasa geliyor

7326 sayılı Vergi Affının hemen akabinde milyonlarca mükellefi ilgilendiren yeni torba yasa teklifi gündemde.

64 maddelik Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi TBMM’ye sunuldu.

Söz konusu torba yasa ile mükelleflerin vergiye uyumlarını gözeten, vergi güvenliğini artıran, sosyal adaleti ve rekabet ortamını güçlendiren, yatırımları teşvik edip ihtilafları sonlandıran ve vergi uygulamalarında öngörülebilirliği sağlayan değişikliklerin hayata geçirilmesi amaçlanmıştır.

Kısa başlıklar halinde çok sayıda Kanunu ilgilendiren düzenlemeleri özetleyelim.

Geçici Vergide 4. önem geçici vergi beyanı kaldırılmaktadır

Bilindiği üzere geçici vergi, 3’er aylık dönemler halinde yılda 4 defa beyanname verilmek suretiyle beyan edilmekteydi. Kanun teklifi ile, 4. dönem geçici vergi beyannamesi kaldırılıyor. Yeni uygulamada, yılın ilk 9 ayı için 3’er aylık dönemler halinde toplamda 3 geçici vergi beyannamesi verilecek.

4. dönem geçici vergi beyannamesinin kaldırılmasına paralel olarak, yıllık gelir vergisi ve kurumlar vergisi beyannameleri ve ödeme süreleri 1’er ay öne çekilmektedir.

Buna göre; Mart ayında verilmesi gereken yıllık gelir vergisi beyannameleri artık Şubat ayının 25. günü akşamına kadar verilecek, tahakkuk eden gelir vergisi ise, Şubat ve Haziran aylarında olmak üzere 2 eşit taksitte ödenecek.

Nisan ayında verilmesi gereken yıllık kurumlar vergisi beyannamesi ise, artık izleyen yılın Mart ayında verilecek, tahakkuk eden vergide yine Mart ayı sonuna kadar ödenecek.

Söz konusu değişiklik 2022 yılı vergilendirme dönemine ilişkin verilecek beyannamelerden itibaren uygulanmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girecektir. Buna göre, 2021 yılında verilecek beyannameler açısından bir değişiklik söz konusu olmayacaktır.

Yeniden değerleme uygulaması yeniden getirilmektedir

Enflasyon düzeltmesine geçilmesi nedeniyle yürürlükten kaldırılan yeniden değerleme uygulaması, enflasyon düzeltmesi koşullarının oluşmadığı dönemlerde mükelleflerin tercihine bağlı olarak uygulanmasını sağlamak üzere kalıcı olarak yeniden düzenlenmektedir.

Buna göre, tam mükellefiyete tabi ve bilanço esasına göre defter tutan gelir veya kurumlar vergisi mükellefleri (enflasyon düzeltmesi yapanlar ile kayıtlarını Türk para birimi dışında başka bir para birimiyle tutmalarına izin verilenler hariç) enflasyon düzeltmesi yapma şartlarının gerçekleşmediği hesap dönemlerinin sonu itibarıyla, bilançolarına dâhil bulunan amortismana tabi iktisadi kıymetlerini (bu niteliklerini korudukları müddetçe sat-kirala-geri al işlemine veya kira sertifikası ihracına konu edilenler hariç) ve bunlar üzerinden ayrılmış olup bilançolarının pasifinde gösterilen amortismanları bazı şartlar doğrultusunda yeniden değerleyebileceklerdir.

Değişiklik yapılan madde metninde yeniden değerleme işlemi sonrasında hesaplanacak bir vergiden bahsedilmemektedir.

Ancak kanun teklifi ile VUK’na geçici 32.madde kapsamında yeniden değerleme için yüzde 2 vergi ödenmek şartıyla yararlanılacaktır.

 

Amortisman uygulamasında gün esası ve amortisman sürelerini uzatabilme imkanı

Kanun Teklifi ile VUK’un 320 nci maddesinde yapılması öngörülen değişiklikle, işletme aktifine yeni kaydedilecek amortismana tabi iktisadi kıymetler için aktife girme tarihinden itibaren günlük esasa göre amortisman ayrılabilmesi bir seçimlik imkan olarak mükelleflere tanınmakta ve bunun yanı sıra daha uzun faydalı ömürler dikkate alınarak amortisman sürelerini uzatabilme imkanı getirilmektedir.

Buna göre;

İşletme aktifine yeni kaydedilecek amortismana tabi iktisadi kıymetler için faydalı ömür süresinin gün olarak hesaplanmasında, Hazine ve Maliye Bakanlığınca yıl olarak tespit ve ilan edilen faydalı ömür süreleri 365 ile çarpılmak suretiyle belirlenecektir. 

Mükelleflere, Hazine ve Maliye Bakanlığınca belirlenen faydalı ömür süresinin iki katını ve elli yılı aşmamak, her yıl için aynı nispet uygulanması şartıyla, daha uzun faydalı ömürler dikkate alınarak amortisman sürelerini uzatabilme imkanı getirilmektedir. Örneğin halihazırda jeneratörler 10 yılda amorti edilmekte olup yapılacak düzenlemeyle amortisman süresi 20 yıla kadar uzatılabilecektir. Bu durumda her yıl %5 amortisman oranı dikkate alınacak ve bu şekilde belirlenen amortisman süresi ve oranı, izleyen yıllarda değiştirilemeyecektir.

Yıl veya gün esasına göre amortisman ayırabilme serbestisi tanınan iktisadi kıymetler bakımından, söz konusu yöntemlerden biri ile amortisman hesaplanmasına başlandıktan sonra, hesaplama şekli değiştirilemeyecektir.

Binek otomobilleri için bu yöntem kullanılamayacak, bunlar için kıst amortisman geçerli olacak.

Yenileme fonu ayrıldığı durumlarda fon hesabındaki 3 yıllık bekleme süresinin başlangıcı yargı kararı çerçevesinde düzenlenmektedir

İktisadi kıymetlerin satılması ve bu kıymetlerin yenilenmesinin zaruri görülmesi halinde, satıştan doğan kar 3 yıl süreyle özel bir fon (yenileme fonu) hesabında tutulabiliyor, yeni alınan iktisadi kıymetlerin amortismanları bu fondan mahsup ediliyor, kullanılamayan bu fon tutarı 3. yılın beyanına dahil edilerek vergilendiriliyordu.

Ancak, söz konusu 3 yıllık sürenin, satışın yapıldığı yıldan mı yoksa satışın yapıldığı tarihi takip eden yıldan itibaren mi başladığı hususunda maliye ve yargı arasında görüş farklılığı bulunuyordu. Maliye bu 3 yılın satışın yapıldığı yıldan başladığı, yargı ise satışın yapıldığı tarihi takip eden yıldan başladığı görüşündeydi. Açılan davalar Maliye aleyhine sonuçlanıyordu. Yapılan değişiklikle, yargı kararına uyularak, 3 yıllık sürenin satışın yapıldığı tarihi izleyen yıldan itibaren başlayacağı şeklinde düzenleme yapılıyor.

Buna göre, satılan iktisadi kıymetlerin yenilenmesi veya benzer mahiyetteki bir iktisadi kıymetin iktisabı gerçekleşmezse, geçici hesapta tutulan kâr, satışın yapıldığı yılı takip eden 3 üncü takvim yılının kar ve zarar hesabına eklenecektir.

Tahsil edilemeyen 3 bin lirayı geçmeyen alacaklar direkt şüpheli alacak sayılacak

Kanun teklifi ile, yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede olan 3 bin lirayı aşmayan küçük alacakların şüpheli alacak sayılacağı düzenlenmektedir.

Buna göre dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük olan alacaklara ilişkin 3.000 TL’lik bir azami tutar belirlenerek bu konudaki belirsizlik giderilmektedir. Diğer taraftan şüpheli alacak hükümlerinin işletme hesabı esasında defter tutan mükellefler açısından da uygulanabilmesine imkân tanınmaktadır.

Nakdi sermaye artırımı uygulamasında yurt dışından gelen sermayeye daha fazla indirim imkanı

Nakdi sermaye artışından kaynaklanan faiz indirimi müessesesiyle şirketlerin sermaye yapılarının güçlendirilmesi, özkaynakla finansmanın teşvik edilmesi ve ülkemize yabancı sermaye yurt dışından kaynak girişinin artırılması amacıyla, nakdi sermaye artışlarının yurt dışından getirilen nakitle karşılanan kısmı için nakdi sermaye oranı yüzde 75 olarak yeniden belirleniyor. Bu oran mevcut durumda yüzde 50 olarak uygulanmaktaydı.

Yatırıma katkı tutarlarının yüzde 10’u vergi borçlarına mahsup imkanı

Mevcut durumda, hak kazılan yatırıma katkı tutarları, gerek yatırımdan gerekse yatırım döneminde diğer faaliyetlerden elde edilen gelirlere indirimli oranda kurumlar vergisi uygulanmak suretiyle kullanılabiliyor.

Yapılan düzenlemeyle, yatırıma katkı tutarının yüzde 10’unun, ÖTV ve KDV hariç diğer vergi borçlarından terkin edilmek suretiyle kullanılabilmesine imkan sağlanıyor.

Düzenleme, gerek mevcut gerekse yeni alınacak yatırım teşvik belgeleri kapsamında 1/1/2022 tarihinden itibaren yapılacak yatırım harcamalarına uygulanmak üzere yürürlüğe girecek olup 1/1/2022 tarihinden önce yapılan yatırım harcamaları nedeniyle hak kazanılan ancak kazanç yetersizliği nedeniyle henüz kullanılamamış yatırıma katkı tutarları bu kapsamda değildir.

Vergiye uyumlu mükelleflerde vergi indiriminden faydalanabilme şartları kolaylaştırılmaktadır

Kanun teklifi ile, vergiye uyumlu mükelleflerin vergi indirimden yararlanma koşulu olan "indirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl ile önceki iki yılda haklarında tarhiyat yapılmamış olması" koşulu, yapılan tarhiyatların kesinleşmesine bağlı olacak.

Mevcut düzenlemede, tarhiyat yapıldığı anda mükellefler vergiye uyumlu mükellef olma statüsünü kaybediyorlar, yararlandıkları yüzde 5 indirim tutarları cezalı olarak geri isteniliyordu. Düzenlemeden sonra, artık tarhiyat kesinleşmedikçe bu statüleri bozulmamış kabul edilecek. Ayrıca, yapılan diğer bir düzenleme ile de, tarhiyatı yapılan tutar, ilgili yılda yararlanılan indirim tutarının yüzde 1’ini aşmıyorsa, yine mükelleflerin vergiye uyum statüleri yine bozulmamış sayılacak. Örneğin 2022 yılında verilecek beyannameler için bu tutar 2.000.000 TL olarak belirlenecek olursa, bunun %1 ‘i olan 20.000 TL’ye kadar 2019, 2020 ve 2021 yılları için kesinleşen tarhiyatlar indirim şartını ihlal etmiş sayılmayacaktır.

"Küçük esnaf" olarak ifade edilen ve 840 bin civarında mükellefe vergi muafiyeti geliyor

Torba Yasa ile Gelir Vergisi kanununda değişiklik yapılarak, basit usulde vergilendirilen yaklaşık 840 bin (Ağustos 2021 sonu itibariyle mükellef sayısı 835.488) esnafın kazançları gelir vergisinden istisna tutuluyor. Düzenleme 2021 yılı kazançlarına da uygulanmak üzere Kanunun yayım tarihinde yürürlüğe giriyor. Bu mükellefler artık yıllık gelir vergisi beyannamesi vermeyecekler, başka gelirleri nedeniyle yıllık beyanname verseler bile, bu kazançlarını beyannamelerine dahil etmeyecekler.

Sosyal medya paylaşımlarından gelir elde edenler stopaj usulüyle vergilendirilecek

Sosyal içerik üreticiliği ile mobil cihazlar için uygulama geliştiriciliğinde kazanç istisnası getirilmektedir. Buna göre, internet ortamında sosyal ağ sağlayıcıları üzerinden metin, görüntü, ses, video gibi içerikler paylaşanların bu faaliyetlerinden elde ettikleri kazançlar ile akıllı telefon veya tablet gibi mobil cihazlar için uygulama geliştirenlerin elektronik uygulama paylaşım ve satış platformları üzerinden elde ettikleri kazançlar, stopaj yöntemiyle vergilendirilmek suretiyle gelir vergisinden istisna tutuluyor.

Sosyal medya üzerinden paylaşım yapan sosyal içerik üreticilerinin elde ettikleri kazançlar ile mobil cihazlarda uygulama geliştirenlerin bu uygulamalardan elde ettikleri kazançları GVK’nin 103 üncü maddede yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı (2021 yılı için 650.000 TL) aşmamak kaydıyla istisna kapsamına alınmaktadır.

İstisnadan faydalanılabilmek için, Türkiye’de kurulu bankalarda bir hesap açılması ve bu faaliyetlere ilişkin tüm hasılatın bu hesap aracılığıyla tahsil edilmesi gerekmektedir. Bankalar, bu kapsamda açılan hesaplara aktarılan hasılat tutarı üzerinden aktarım tarihi itibariyle yüzde 15 oranında gelir vergisi tevkifatı yaparak "muhtasar beyanname" ile beyan edip ödeyecekler. Bu hasılatı elde edenlerin başka kazançları olması, bu istisnadan yararlanmalarına engel oluşturmayacak. Ayrıca, bu kapsamda yapılacak teslim ve hizmetler KDV’den istisna edilecek.

Tarımsal destek ödemeleri gelir vergisinden istisna olacak

Tarım sektörü ve çiftçilerin desteklenmesi için kamu kurum ve kuruluşları tarafından yapılan tarımsal destek ödemeleri gelir vergisinden istisna tutulacak ve bu ödemelerden herhangi bir vergi kesintisi yapılmayacak.

Dijital Vergi Dairesi kurulabilecek

Fiziki ortamdan bağımsız olarak elektronik ortamda vergi dairesi kurulabilecek. Elektronik ortamda kurulan vergi dairelerinin diğer vergi dairelerinin şubesi olarak belirlenerek mükelleflere hızlı ve etkin hizmet verilebilmesinin sağlanması, vergi dairesince yapılan işlemlerin elektronik ortamda kurulan vergi daireleri tarafından da yerine getirilmesini temin edecek düzenlemeler yapma konusunda Hazine ve Maliye Bakanlığına yetki veriliyor.

Vergi incelemelerinin uzaktan yapılabilmesi

Ticari faaliyetlerin icrasında değişen iş yeri kavramı, vergi incelemesine taraf olan mükelleflerin büyük çoğunluğunun elektronik defter ve belge kullanması, dijital olarak veri depolama olanaklarının çeşitlenmiş olması, incelemelerin daha çok teknolojik ekipmanlar kullanılmak suretiyle yapılması, inceleme süreçlerinin dijital ortama taşınması gibi gelişmelerin "uzaktan incelemeyi" mümkün hale getirdiği gerekçesiyle, teklifle,

Yapılması öngörülen değişiklikle, vergi incelemelerinin, inceleme elemanının dairesinde uzaktan yapılabilmesine imkan sağlanmaktadır.

Öte yandan incelemeye tutanak düzenlenerek başlanılmayacak, bunun yerine mükellefe yapılacak “yazılı bildirim” ile incelemeye başlanacaktır.

Vergi incelemesi devam ederken pişmanlıkla beyanname verilebilme imkanı

Mevcut durumda vergi incelemesi devam ederken, mükelleflerin pişmanlıkla beyanname vermeleri mümkün bulunmuyordu. Yapılan düzenlemeyle, mükelleflerin vergiye uyumlarının artırılabilmesi amacıyla haklarında vergi incelemesi devam ederken pişmanlıkla beyanname vermelerine imkan sağlanıyor.

Buna göre mükelleflerin, haklarında yapılmakta olan vergi incelemesi ya da yapılan takdire sevk işlemine ilişkin vergi türünden farklı vergi türü için pişmanlıkla beyanname verebilmesi mümkün hale gelmektedir.

5 Bin TL’yi aşan özel usulsüzlük ve usulsüzlük cezaları yeniden uzlaşma kapsamına alınmaktadır

5 bin lirayı aşan özel usulsüzlük ve usulsüzlük cezaları yeniden uzlaşma ve tarhiyat öncesi uzlaşma kapsamına alınıyor.

Ayrıca VUK 376/2. maddesi uyarınca üzerinde uzlaşılan (uzlaşmanın vaki olmaması) bu cezaların da Kanunun ilgili maddesinde düzenlenen sürede ödenmesi durumunda üzerinde uzlaşılan cezanın %25’inin indirilmesi sağlanmaktadır. Diğer taraftan 5 bin Türk lirasını aşmayan usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları için ise Kanunun 376 nci maddesindeki indirim oranının %50 artırımlı olarak uygulanabilmesi temin edilmektedir.

Gider Pusulasının düzenlenme zorunluluğunun bulunduğu durumlara açıklık getirilmektedir

Gider pusulası maddesinde önemli değişiklikler yapılıyor. Maddede öngörülen hallerde banka, ödeme kuruluşu ve PTT tarafından düzenlenen belgeler (dekont, alındı vb.) ile bu Kanun uygulamasında belge düzenleme yükümlülüğü bulunmayan kamu kurum ve kuruluşlarının tabi oldukları diğer ilgili mevzuat dahilinde düzenledikleri belgeler gider pusulası yerine kabul edilmekte ve bu hallerde mükellefler tarafından ayrıca gider pusulası düzenlenmemesi sağlanmaktadır.

Ayrıca gider pusulasının düzenlenme zorunluluğunun bulunduğu durumlara açıklık getirilmekte ve belgenin düzenlenme süresinin de 7 gün olduğu açık bir şekilde ifade edilmektedir.

Gider pusulasının düzenlenmediği veya hiç düzenlenmemiş sayıldığı durumlarda özel usulsüzlük cezası kesilebilmesi için düzenleme yapılıyor.

 Elektronik ortamda tutulan defterler için berat alınması veya defterlerin onaylanmasının tasdik yerine geçmesi

Elektronik defterlerin tasdikiyle ilgili VUK’ta herhangi bir açıklama bulunmamaktaydı.

Yapılan düzenlemeyle, Ticaret ve Maliye Bakanlıklarınca müştereken belirlenen usul, esas ve süreler dahilinde elektronik ortamda tutulan defterler için berat alınması, diğer defterlerin ise Maliye tarafından belirlenen usul ve esaslara göre onaylanmasının tasdik hükmünde sayılacağı hükme bağlanıyor.

Kağıt ve elektronik ortamda tutulan kayıt ve belgelerle ilgili kesilecek cezalardaki farklılık giderilmektedir

Yapılan düzenleme ile, kağıt ortamında tutulan kayıt ve belgelere yönelik olarak kayıt nizamına ilişkin hükümlere uyulmaması durumunda kesilecek cezalar ile elektronik kayıt ve defter uygulamalarındaki kayıt nizamına uyulmaması fiillerine uygulanacak cezalar konusunda yaşanan tereddütler gideriliyor, bunlara birinci derece usulsüzlük cezası kesilmesi öngörülüyor.

Muafiyet, istisna ve zarar mahsubundan yararlanmak için ibrazı gereken YMM Tasdik Raporu için 60 günlük ek süre verilmesi

Vergi kanunlarında yer alan muafiyet, istisna, zarar mahsubu ve benzeri düzenlemelerden yararlanılabilmesi için, bazı durumlarda belirlenmiş sürelerde YMM Tasdik Raporu ibraz edilmesi gerekiyor. Ancak, belirlenmiş sürelerde YMM Raporunun ibraz edilememesi halinde, aranılan diğer şartlar mevcut olsa da, muafiyet, istisna, zarar mahsubu ve benzeri düzenlemelerden yararlanılamamaktadır.

Yapılan düzenleme ile, YMM Raporunun belirlenen sürede ibraz edilememesi halinde mükelleflere tebliğ edilmek şartıyla 60 günlük ek süre verilmesi ve raporun bu sürede verilmesi halinde söz konusu istisna, muafiyet ve diğer düzenlemelerden yararlanılması öngörülüyor. Raporun bu ek sürede verilmemesi halinde ise, söz konusu istisna, muafiyet ve diğer düzenlemelerden yararlanılamayacağı hususu da kesin olarak hükme bağlanıyor.

Ayrıca, belirlenen ilk kanuni sürede YMM raporunu ibraz etmeyen mükelleflere özel usulsüzlük cezası kesilmesi de hüküm altına alınıyor.

 

Mükelleflerin bildirime dayalı yükümlülükleri hafifletilmesi

Vergi Usul Kanununa eklenen bir madde ile, mükelleflerin bildirime dayalı yükümlülüklerinin hafifletilmesi amacıyla, mükelleflerin bildirmek zorunda oldukları bilgilerin, kamu kurum ve kuruluşları tarafından Maliye’ye yazılı veya elektronik olarak bildirilmesi halinde, bu bildirimler mükellefler tarafından yapılmış bildirim olarak kabul edilecek.

Yerel ve ulusal basın yoluyla ilan yapılması uygulaması kaldırılmaktadır

Yerel ve ulusal basına ilan verilmesi uygulamasına son verilmiş, yerine ilanın GİB ve ilgili idarenin internet sitesinde yayımlanmasına yönelik düzenleme yapılmaktadır.

Varlık yönetim şirketlerindeki vergi istisnaları yeniden düzenlenmektedir

Varlık yönetim şirketlerine kuruldukları takvim yılı ve bunu izleyen 5 yıl süresince uygulanan damga vergisi, harç ve KKDF istisnası sürekli hale getiriliyor, söz konusu şirketlere tanınan BSMV istisnası ise kaldırılıyor.

Yatırım izleme ve koordinasyon başkanlıkları damga vergisi açısında resmi daire sayılıyor

Damga Vergisi Kanununda değişiklik yapılarak, resmi dairelerin sayıldığı maddeye Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlıkları dahil ediliyor. Yani, Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlıkları damga vergisi açısından resmi daire statüsünde olacak. Ayrıca, genel ve özel bütçeli idarelere, il özel idarelerine, yatırım izleme ve koordinasyon başkanlıklarına, belediyelere ve köylere yapılacak bağışlara ilişkin olarak ilgili idare ile bağışlayanlar arasında düzenlenen kağıtlar damga vergisinden istisna edilmektedir.

Alış bedeli ölçütü ile maliyet bedeline girmesi zorunlu olan ve olmayan unsurlar Kanuna eklenmektedir

Vergi Usul Kanunu'ndaki iktisadi kıymet değerlerinin değerleme ölçütleri arasına "alış bedeli" de ekleniyor. Alış bedelinin tanımı aşağıdaki şekilde yapılmaktadır.

“Alış bedeli, bir iktisadi kıymetin satın alma bedelidir. İktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi ile ilgili diğer giderler alış bedeline dâhil değildir.”

Öte yandan, VUK’un 262’nci maddesinde yapılması öngörülen düzenlemeyle, maliyet bedeli ile değerlemeye konu kıymetlerde maliyet bedeline girmesi zorunlu olan ve olmayan unsurlar kapsamlı ve tadadi olarak sayılmak suretiyle kanuna eklenmektedir. Uygulamada tereddütlere neden olan, maliyet bedeline zorunlu veya ihtiyari olarak dâhil edilmesi öngörülen giderler sayılmak suretiyle maliyet bedelinin nelerden oluştuğu açıklığa kavuşturulmaktadır.

VUK’da “karşılıklı anlaşma” usulü adı altında yeni bir müessese ihdas edilmektedir

Çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarıyla bağlantılı tarhiyatlar için VUK’da “karşılıklı anlaşma” usulü adı altında yeni bir müessese ihdas edilmektedir.

Netice olarak, eğer torba yasa bu haliyle yasalaşırsa milyonlarca mükellefi ilgilendiren çok önemli ve olumlu düzenlemeler hayata geçirilmiş olacaktır.

BİR KİTAP

Değerli okuyucularım, buradan sizlere vergi ile ilgili tarafıma gönderilen kitaplara da yer vereceğim. İlk olarak kıymetli meslektaşım E. Gelirler Baş Kontrolörü, Vergi Baş Müfettişi Dr. Hatice ELA’nın kaleminden “Dahilde İşleme Rejimi Soru-Cevap” kitabı.

Dahilde İşleme Rejimi, ihracat yapan firmalar tarafından ihraç ürünleri üretmek için gerekli olan ve ithal edilen, bu yüzden de ithali gümrük vergisine tabi hammadde ya da girdilere gümrük muafiyeti getiren bir ihracatı teşvik sistemidir.

Dahilde İşleme Rejimi ile ilgili tüm ayrıntılar bu kitapta. İlgilenenlere faydalı olması temennisiyle tavsiye ederim.

HAS SÖZ

Arada bir aynaya bakmalı insan.

Güzel miyim diye değil, insan mıyım diye.

(Tuncel Kurtiz)

Diğer Yazıları