Çin'in Vuhan kentinde ortaya çıkan koronavirüs (Kovid-19) salgını dünya çapında 12 milyondan fazla kişiye bulaşmış durumda. 550 binden fazla kişinin de öldüğü salgında her gün yeni gelişmeler yaşanıyor.
Virüse karşı mesafe ve hijyen yetersiz
12 milyondan fazla kişinin yakalandığı koronavirüs salgını ile ilgili sosyal mesafe ve el hijyenini boşa çıkartacak yeni bir gelişme var. Dünya Sağlık Örgütü'nün açıklamasına göre virüse ilişkin elde edilen yeni verilere göre sosyal mesafe ve el yıkamak tek başına virüsten korunmaya yetmiyor. İşte DSÖ'nün tüm bağlı ülkelere kurallar kitapçığını değiştirmeleri önerisinde bulunmasına neden olan ürküten sebep...
Dünya genelinde hastalığı yenerek iyileşenlerin sayısı ise 7 milyon 70 bin 199’a ulaştı. Ancak halen 4 milyon 636 bin 624 koronavirüs hastası bulunuyor. Üstelik bunların 58 bin 276'sı da kritik durumda.
Koronavirüs salgınından en çok etkilenen ülke ise bilindiği gibi ABD. Brezilya en fazla vaka ve ölüm görülen ikinci ülke konumunda. Hindistan ise üçüncü sırada ve her geçen gün vaka sayıları daha da artıyor.
Brezilya'nın dışında Güney Amerika ülkelerinde salgındaki tırmanış da dikkat çekiyor.
AŞI ÇALIŞMALARI SÜRÜYOR AMA...
Kovid-19'un bulaşmasını önleyecek bir aşı bulma çalışmaları birçok ülkede devam ediyor. Ancak bilim insanları aşıya odaklandıkları kadar virüsün insanlara nasıl bu kadar hızlı bulaştığını daha iyi anlayabilmek için araştırmalarını sürdürüyor.
Koronavirüs konusunda dünyada en yetkili kurum olan Dünya Sağlık Örgütü'nden gelen yeni bir haber ise hastalıkla ilgili bilinenlerin eksik ve yetersiz olduğunu ortaya koyarken endişeleri de artırdı.
VİRÜS HAVADA ASILI KALIYOR OLABİLİR
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) koronavirüsün havada asılı kalan damlacıklar yoluyla yayılma ihtimalini saf dışı bırakamayacağı yönünde bir açıklama yaptığı ve tüm bağlı ülkeleri uyardı.
DSÖ'nün bu açıklaması bilim dünyası tarafından salgına yönelik önemli bir tavır değişikliği olarak gösteriliyor.
Bu konuda aylardır yapılan araştırmalarda koronavirüsün hava yoluyla bulaştığına dair bulgular vardı.
Bu nedenle son dönemlerde hava yoluyla bulaşmanın nasıl gerçekleştiği yönündeki çalışmalara hız verildi.
YENİ TEDBİRLER YOLDA
Bu araştırmalardan elde edilecek bulgulara göre virüsle mücadelede politika değişikliğine gidilmesi kaçınılmaz olabilir.
Virüsle mücadelede alınan önlemlerin değiştirilmesi ve el yıkama, sosyal mesafe gibi uygulamalara yenilerinin eklenmesi yakın ihtimal.
Koronavirüs, şu anda ağırlıklı olarak temas yoluyla bulaşan bir virüs olarak biliniyor ve alınan önlemler de buna uygun olarak geliştirilmiş durumda.
HAVA YOLUYLA BULAŞMADAN KASIT NE?
Sağlık Bakanlığı'nın internet sitesinde enfeksiyonların dört yolla bulaştığı bilgisi bulunuyor.
Bunlar hava yolu, temas, ara kaynak ve vektör olarak sıralanıyor.
Sağlık Bakanlığı, hava yolu ile bulaşmayı "Mikroorganizmaları içeren partikül yada toz parçacıkları havada uzun süre asılı kalır ve hava akımları ile geniş alanlara yayılırlar. Solunarak duyarlı konak tarafından alınırlarsa hava yolu ile bulaş meydana gelir" olarak tanımlandırıyor.
Hava yoluyla bulaşan hastalıklara ise en güçlü örnek olarak verem gösteriliyor.
Temas yoluya bulaşma ise doğrudan, dolaylı, damlacık saçılması olarak üç ana etkenle açıklanıyor.
Damlacık saçılması, hasta kişinin "konuşma, gülme, hapşırma, öksürme ile ortama virüsle enfekte salgılar" saçması olarak belirtiliyor ve bunların havada 1 metre kadar yayılabileceği ifade ediliyor. Damlacık saçılması ile bulaşabilecek hastalıklara ise boğmaca, grip ve zatürre örnek olarak veriliyor.
Şu ana kadar koronavirüs ağırlıklı olarak doğrudan, dolaylı ve damlacık saçılması gibi yollarla temasla bulaşan bir hastalık olarak nitelendirilmekteydi.
Hava yoluyla bulaşan hastalıkların en önemli ve yayılma konusunda en tehlikeli farkı ise virüsün havada daha uzun süre asılı kalması ve hava hareketleri ile daha geniş alanlara yayılması.
Laboratuvar ortamında yapılan araştırmalarda, suni olarak aerosolleştirilmiş (serpintiye dönüştürülmüş) koronavirüsün havada en az üç saat canlı bir halde asılı kalabildiğini ortaya koymuştu.
Ancak bilim insanları, laboratuvar ortamında yapılan bu araştırmaların gerçek hayattaki koşullarla aynı olmadığının altını çiziyor.
Bununla birlikte salgının yaşandığı farklı bölgelerde tespit edilen süper bulaştırıcı vakalar havadan bulaşma kuşkularını güçlendiren sebeplerin başında geliyor.
ABD'nin kuzeybatısındaki Washington eyaletinde bulunan Mount Vernon'da tek bir kişinin koro provasında en az 45 kişiye virüsü bulaştırdığı belirlendi.
Üstelik virüsün bulaştığı bazı kişilerin, prova boyunca hastalığı taşıyan kişiye 2 metreden fazla yaklaşmadığı belirlendi.
Benzer bir olay da Çin'in Guangju kentinde tespit edildi.
24 Ocak akşamı bir restoranda yemek yiyen ve koronavirüs taşıdığı belirlenen bir kişi, aynı mekandaki dokuz kişiye daha Kovid-19 bulaştırdı.
Restoranda yapılan araştırmada, virüsün bulaştığı dokuz kişinin de oturma düzeninde klimanın hava üfleme yolu üzerinde oldukları anlaşıldı.
Hava akım düzeni ile hastalığa yakalananların oturdukları masalar klimanın virüsü 6 metre uzağa kadar taşımış olabileceğini ortaya koydu.
Bilim insanlarının Covid-19 hastalığına yol açan yeni tip koronavirüsün her türünün hava yoluyla bulaşıp bulaşmadığını ve bu bulaşının nasıl olduğuna dair daha detaylı araştırmalar sürdürüyor.
Ancak şu ana kadar elde edilen bulgular, hava yoluyla bulaşmanın mümkün olduğunu açık bir şekilde ortaya koyuyor.
HAVA YOLUYLA BULAŞIYORSA SONUÇ NE OLUR?
Özellikle salgınlarda hastalıkların bulaşma şekilleri, buna karşı alınacak önlemlerin belirlenmesinde kilit önemde.
Koronavirüs salgınının başladığı günden bu yana göz önünde bulundurulan bulaşma yöntemi konusunda temas üzerinde duruluyordu.
Bu nedenle DSÖ'nün yeni tip koronavirüsle ilgili yayımladığı rehberde ellerin 20 saniye boyunca sabunla yıkanması ve sosyal mesafe kurallarına uyulması tavsiye ediliyordu.
Salgının etkilediği ülkelerde de hükümetler bu çerçevede önlemler alıyor ve mücadele politikalarını da buna göre geliştiriyordu.
Bilim insanları, bu önlemlerin hala büyük önem taşıdığı konusunda hemfikir.
Ancak bilim insanları havadan bulaşan hastalıklara karşı tek başına sosyal mesafe ve el hijyeninin yeterli olmayacağını söylüyorlar.
Bu gelişmenin ışığında klimalı ortamlar ile toplu taşıma ve ofis gibi kalabalık ortamlarda da yeni düzenlemelere gidilmesinin kaçınılmaz olacağı konuşulmaya başlandı.
Peki bu önlemler neler olabilir?
BİLİM İNSANLARINDAN DSÖ'YE AÇIK MEKTUP
Bu hafta içerisinde 32 ülkeden 239 bilim insanı virüsün bulaşma şeklindeki bu vahim gelişmeye ilişkin olarak DSÖ'ye hitaben açık bir mektup yayımladı.
Mektupta, DSÖ'den koronavirüsle ilgili alınabilecek önlemlere ilişkin kılavuzunu ivedilikle güncellemesi çağrısı yapıldı.
Bilim insanlarının çağrıda alınmasını istedikleri önlemler arasında, kamu binalarının aşırı kalabalıklaşmasının önlenmesi, iç mekanların doğru düzgün bir şekilde havalandırılması ve hava filtre sistemlerine antiseptik ultraviyole ışıkların eklenmesi yer alıyor.
DSÖ Küresel Enfeksiyon Önleme Birimi Koordinatörü Benedetta Allegranzi ise bu çağrının ardından, konuyla ilgili bulguların ortaya çıkmaya devam ettiğinin farkında olduklarını açıkladı.
Allegranzi, "Bu bulgulara karşı açık görüşlü olmamız ve bunun bulaşma biçiminin yanı sıra alınacak önlemlerle ilgili etkilerini de iyi anlamamız gerekiyor" diye konuştu.
DSÖ'nün koronavirüsün hava yoluyla bulaştığına dair bulguları kabul etmesi önemli bir adım olarak görülse de yeni kararlar almadan önce daha kesin sonuçlar görmek isteyeceği de daha önceki davranış şekli nedeniyle yadsınamaz bir durum.
DSÖ'ye enfeksiyon riskleri konusunda danışmanlık yapan Prof. Dr. David Heymann'ın, teşkilatın, koronavirüsle mücadele konusunda uygulanacak stratejilerle ilgili yeni tavsiyeler belirlemeden önce daha kapsamlı araştırmalardan çıkacak somut sonuçları bekleyeceğini belirtmesi de örgütün bildik tavrından ödün vermeye niyeti olmadığını ortaya koydu.