Türk solu budur işte… Karl Marx’ın günahlarını yazan Mehmet Önal’ı anında linç ettiler!
T24 yazarı Mehmet Önal’ın Karl Marx’ın özel hayatına dair çarpıcı iddialarla dolu köşe yazısı, sol kesimden büyük tepki topladı. “Bin yılın en büyük düşünürü” olarak anılan Marx’ın bilinmeyen yönlerini ele alan Önal, yazısında Marx'ı gayrimeşru ilişkileri ve çelişkili yaşam tarzıyla eleştirince, sosyal medyada linç kampanyasıyla karşılaştı.
T24 yazarı Mehmet Önal, Karl Marx’ın özel hayatına dair çarpıcı iddialarla dolu bir köşe yazısı kaleme aldı.
“Bin yılın en büyük düşünürü” olarak anılan Marx’ın bilinmeyen yönlerini ele alan Önal, yazısında Marx'ı gayrimeşru ilişkileri ve çelişkili yaşam tarzıyla eleştirince, sol kesimden büyük tepki topladı.
Marx’ın Öteki Yüzü Ortaya Döküldü
Önal’ın yazısında, Marx’ın aristokrat eşi Jenny von Westphalen’a rağmen, aile hizmetçisi Helene Demuth ile ilişki yaşadığı ve bu ilişkiden gayrimeşru bir oğlu olduğu iddiası dikkat çekti.
Yazar, Marx’ın bu çocuğu, Freddy’yi evlatlık verdiğini ve eve yalnızca hizmetçi kapısından girmesine izin verdiğini öne sürdü. Önal’a göre Marx, sırrının açığa çıkmasının devrimci imajına zarar vereceğinden korkuyordu. Bu utancı örtbas etmek için ise yakın dostu ve finansörü Friedrich Engels’in çocuğu üstlendiği belirtiliyor.
Engels’in ölüm döşeğinde, konuşamasa da bir tahtaya “Freddy, Marx’ın oğlu!” yazarak itirafta bulunduğu detay, yazının en çok tartışılan noktalarından biri oldu.
Solcular Öfkeli: Marx’a İhanet
Yazı, Marksizmin küresel etkisini ve komünist devrimlere ilhamını kabul etse de, Marx’ın kişisel hayatındaki tutarsızlıkları sert bir dille eleştiriyor.
Önal, Marx’ın Yahudi kökenine rağmen antisemitik söylemlerini, sınıfsal elitizme bağlılığını ve güç tutkusunu tarihsel tanıklıklarla destekliyor. Prusya polisi casusunun “Bohem bir sarhoş” ve Rus yazar Pavel Annenkov’un “demokratik diktatör” betimlemeleri de yazıda yer buldu.
Bu ifadeler, sol çevrelerde “Marx’a hakaret” olarak nitelendirildi ve Önal, “karalama kampanyası yürütmekle” suçlandı.
Linç Kampanyası Hız Kazandı
Sosyal medyada kısa sürede yayılan yazı, sol görüşlü kullanıcıların hedefi haline geldi. “Karl Marx’ın günahlarını yazmak kimin haddine!” ve “Mehmet Önal, emperyalistlerin maşası” gibi yorumlarla yazar linç edildi. Önal’ın, Marx’ın öngördüğü proleter ayaklanmaların kapitalizmin merkezinde gerçekleşmemesi üzerine takipçilerinin “sömürü teorilerini kültüre kaydırdığını” söylemesi de tepkileri artırdı. Kültürel Marksizm eleştirisi, bazılarınca “faşist bir söylem” olarak damgalandı.
"Karl Marx'ın Utanç Verici Bir Hayatı Vardı Hep Sakladılar"
Önal, yazısında Marx’ın biyografisine dair eksiklikleri de vurguladı. ABD’li yazar Mary Gabriel’in Love and Capital adlı eserine atıfta bulunarak, Marx hakkındaki bilgilerin çoğunun Moskova arşivlerinde gizlendiğini ve 1989’dan sonra aydınlandığını belirtti.
LGBT Hareketinin de Göçmen Karşıtı Politikaların Bayraktarlığı da Marx'a Dayanıyor...
Marx'ın özel hayatına dair çarpıcı iddiaları bir bir ortaya döken Önal, bugun LGBT hareketinın de feminizmin de ; göçmen karşıtı ırkçı politikaların da bayraktarlığının Marx'a dayandığını belirtti.
Yazının, Marx’ın özel hayatındaki karanlık noktaları cesurca ortaya koyması, bazılarınca “başarılı bir gazetecilik örneği” olarak övülürken, diğerleri için “provokatif bir saldırı” olarak görüldü.
T24'ten Atmaya Çalışıyorlar
Mehmet Önal’ın Karl Marx’ın özel hayatını ele aldığı yazısı sonrası T24’te başlayan linç kampanyası, bazı çevrelerin yazarın işten atılması için baskı yapmasına yol açtı. Sol kesimden gelen yoğun tepkiler üzerine, Önal’ın Marx’a yönelik eleştirilerinin gazetenin çizgisine uymadığı iddia edilerek, yönetim üzerinde “Önal’ı kovun” yönünde bir baskı oluştuğu konuşuluyor. Ancak bu konuda henüz resmi bir adım atılmadı.
Tartışma Büyüyor
Mehmet Önal’ın Marx’ın öteki yüzünü yazdığı bu yazı, Türkiye’de sol ideolojinin tabularını sorgulayan bir tartışma başlattı.
Marx’ın gayrimeşru ilişkisi ve kişisel çelişkileri, ideolojik mirasının gölgesinde ne kadar yer tutacak?
Önal’a yönelik linç, bu sorunun cevabını daha da karmaşık hale getirdi. Tartışmaların önümüzdeki günlerde de sürmesi bekleniyor.
İşte Önal'ın solcular tarafından saldırıya uğradığı yazısının bir bölümü:
Marx ailesinin hikayesini" anlatan ABD’li yazar Mary Gabriel’in Love and Capital adlı eseri (birçok eksiğine rağmen), düşünür üstüne yazılmış en iyi biyografi olarak kabul edildi.
Bu biyografideki Marx, sınıfsal elitizme sıkı sıkıya bağlıydı.
Hayatını kendisine adayan aristokrat eşi Jenny’e rağmen karısı ve 7 meşru çocuğuyla aynı çatı altında yaşayan aile hizmetçisini metres yapmış, ondan da çocuk sahibi olmuştu.
Evlatlık verdirdiği ve eve sadece hizmetçi kapısından girebilen gayri meşru çocuğunun, annesini görmesine asla izin vermemişti.
Marx, sırrının keşfedilmesinin devrimci bir lider ve kâhin kimliğine ölümcül bir zarar vereceğinden korkuyordu.
Mali destekçisi ve entelektüel işbirlikçisi Fredrick Engels; Marx’ı sosyal bir utançtan korumak için, çocuğu üstlendi.
Engels sırrı mezara götürmedi.
Ölürken, konuşamadığı için bir tahtaya “'Freddy, Marx'ın oğlu!” yazarak, Marx’ın kızına itiraf etti.
Prusya polisi için çalışan bir casusun izlenimlerine göre Marx, Bohem bir sarhoştu; “(Marx’a göre) ortaklarının hepsi, önemli yeteneklerine rağmen, kendisinden çok aşağıda ve geridedirler. Eğer bunu unutmaya cesaret ederlerse, onları bir Napolyon'un küstahlığıyla yerlerine geri koyacaktır.”
Devrimcilere katılan Prusyalı bir subaya göre ise hem dostlarını hem de düşmanlarını küçümseyen, güç tutkunu biriydi:
“Davamız nedeniyle, bu adamın olağanüstü zekasının yanı sıra, emrimize sunacak asil bir kalbe sahip olmamasından dolayı üzgünüm. İçindeki her iyi şeyin, en tehlikeli kişisel hırslar tarafından yutulduğuna ikna oldum. Verdiği tüm güvencelere rağmen, kişisel egemenliğin her faaliyetinin amacı olduğu izlenimini edindim.”
Marx'ı gözlemleyen Rus yazar Pavel Annenkov, "sadece emir kipinde konuştuğunu, hiçbir çelişkiye tahammül etmediğini" ve "demokratik bir diktatörün kişileştirilmiş hali," olduğunu yazmıştı.
Günümüz Marksizm’i, LGBT hareketinden feminizme; çeşitli ırkların, göçmenlerin ve onların getirdiği kültürel çoğulculuğun kabul edilmesine kadar uzanan konuların ideolojik bayrağıdır.
Oysa Marx, Engels'e yazdığı bir mektupta, önde gelen Alman sosyalisti Ferdinand Lassalle'den: “Yahudi Zenci Lassalle...Hem başının şekli hem de saç dokusundan anlaşıldığı üzere, Musa'nın Mısır'dan kaçışına katılan Zencilerden geldiği artık benim için kesin olarak açık…Almanlık ve Yahudiliğin, esas olarak Zenci bir maddeyle birleşmesi tuhaf bir ürün yaratıyor. Adamın saldırganlığı da zenciye benziyor,” diye söz etmişti.
Marx’ın finansörü Engels’in hikâyesi yine başka çelişkileri içeriyor.
Engels, birkaç fabrikası olan zengin biri olarak Marx'a inanmış ama işçi haklarının kendi fabrikalarına sızmasına özenle mâni olmuştu.
Dönemin İngiltere’sinde çalışanlarına en kötü davranan patronlardan biri olarak anılıyordu.
Uzun yıllar birlikte yaşadığı sevgilisi ölünce onun kardeşi ile evlenmişti.
Sevgilisi öldüğünde ona ne kadar üzgün olduğunu bir satırla geçiştirip, mektubun kalan uzun bölümünde para isteyen Marx’tan artık sıkılmış olduğunu söylemek mümkün. Çünkü para karşılığında Kapital’de imzasının olmasını istemişti.
Marx’ın sekiz çocuğundan dördü çocuk yaşta dönem için normal kabul edilen hastalıklardan ölmüşlerdi.
Yetişkinliğe ulaşan üç kızından ikisi eşlerinin kendilerini aldatması sonucu intihar etmişler, en büyük kızı ise 38 yaşında kanserden ölmüştü.
Gayrimeşru çocuğu Freddy evlatlık verildiği için hakkında pek bilgi yok.
Marx'ın proleter bir ayaklanmaya dair öngörüleri, kapitalizmin ana üslerinde gerçekleşmeyince, takipçileri kırılgan alanlara sızdılar ve ‘sömürü’ teorilerini kültüre kaydırdılar.