İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, katıldığı canlı yayında 30 Ekim'de yaşanan depremde yıkılan bütün binalarla ilgili incelemelerde elde ettikleri tespitleri anlattı.
Tunç Soyer korkunç iddiayı doğruladı
Merkez üssü Ege Denizi'nin Seferihisar açıkları olan AFAD7a göre 6,6, Kandilli'ye göre 6,9 büyüklüğündeki deprem sonrası yıkılan binalardaki arama kurtarma çalışmaları sürerken İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Soyer çok konuşulacak açıklamalar geldi. Binaların yapım yıllarından, kullanılan malzemelere kadar birçok konuda bilgi veren Soyer, çöken binalarla ilgili ortaya atılan iddiayı da doğruladı.
Soyer, çöken binaların tamamının 92 ile 99 yılları arasında ruhsatlandırıldığını belirterek, yapıların ticarethaneye çevrilmiş zemin katlarında kolon kesmek gibi deformasyonların tespit edildiğini ifade etti.
SOYER: KOLONLARI SPOR SALONU YAPMAK İÇİN KESMİŞLER
Yıkılan binaların 99 yılında çıkarılan yapı ruhsat yönetmeliğinden önce yapıldığa dikkat çeken Soyer, "Yapılan ilk gözlemlerde deniz kumunun kullanıldığına dair veriler var elimizde.
Demir donatı alanlarının zayıflığıyla ilgili bilgiler var. Hatta zemin katta örneğin kolonu market yapmak için, spor salonu yapmak için kesmişler" dedi.
"YASAL DÜZENLEME İÇİN TALEPTE BULUNACAĞIZ"
"99 yılında yapılmış olan ruhsat almış yapılarla ilgili mutlaka yeni bir düzenlemeye, yasal düzenlemeye ihtiyaç var" ifadesini kullanan Soyer, sözlerini şöyle sürdürdü: "Biz ihbar gelmeden 99 yılından önce ruhsat almış yapılarla ilgili yapı deformasyonu olup olmadığına dair bir tespit yapma yetkisine sahip değiliz.
Böyle bir yetki yok. Halbuki bu mutlaka olmak zorunda. O nedenle ilk işimiz şu telaş bittikten sonra 99 yılından önce ruhsat almış bütün yapıların zemin katlarıyla ilgili tespit yaptıracağım.
Bu tespitler sonucunda yıkılması gereken, oturulamaz durumda olan ve tehdit arz eden binalarla ilgili de yıkım kararı almak için bir yasal düzenleme yapılması için talepte bulunacağız. Biz bunu yapacağız. Bu tespitleri bütün İzmir'deki binalar için yapacağız. Bu yapı deformasyonlarının birçok binada olduğundan eminim. Yıkılan binalarda da bu maalesef var. O nedenle burada bir tedbir almamız lazım."
"TİCARETHANEYE DÖNMÜŞ YAPILARI TEK TEK TARAYACAĞIZ"
Depremden ders çıkarmaya çalıştıklarını belirten Soyer, "Bir bakış açısıyla ilgili önemi bir ders çıkartıyoruz. Bugüne kadar kentsel dönüşüm için ruhsatlı binaların olduğu alanları hiç düşünmedik.
Hep ruhsatsız olan binaların bulunduğu alanlarla ilgili kentsel dönüşüm gerektiğini düşündük. Oysa yaşadığımız depremdeki tahribat ruhsatlı yapıların, imar planlarının olduğu yerlerde. Demek ki ezberimizi bozmamız lazım.
Demek ki ruhsatlı alanlarla ilgili de imar planlarında yenileşmeye, yeni bir bakış açısına ihtiyacımız var. Kısacası biz bir yandan bu kentsel dönüşümle ilgili çalışmaları yeni bir perspektifle yapmaya başlayacağız.
İkincisi de derhal 99 yılından önce ruhsat almış ve içinde oturulmakta olan zemin katları ticarethaneye dönmüş bütün yapıları tek tek tarayacağız." dedi.
"GEREKİRSE MECLİS'E TAŞIYACAĞIM"
Sözlerini, "Yapı deformasyonunda bize ihbar gelmediğinde böyle bir denetim yapma yetkimiz yok" diye sürdüren Soyer, devamında da, "Sadece incelemesini yapabiliyoruz. Yıkım yetkisini almak için gerekiyorsa yasal düzenlemeyi Meclis'e taşıyacağım.
Bunu mutlaka yapacağım. Bu endişeyle, bu kaygıyla yaşanmaz. Bu deprem sadece bir uyarı. Daha İzmir faylarıyla ilgili bir kırık söz konusu değil. Denizde bilinmeyen bir fayın kırılması sonucu ortaya çıkan bir felaket" diye konuştu.
BİNALAR DAYANIKLI MI BİLME DURUMUMUZ YOK
Depremde en büyük hasarı gören Bayraklı’nın Belediye Başkanı Serdar Sandal ise eleştirilerle ilgili, ‘Yıkılan ve hasar gören binaların depreme dayanıklı olup olmadığını bilme gibi bir durumumuz yok. Bunu nerden bilebiliriz? Sorumluluk Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda’ sözleri ile kendisini savundu.
Milliyet'ten Çiğdem Yılmaz, en çok hasar gören binaların bulunduğu Bayraklı ilçesi’nin Belediye Başkanı Serdar Sandal’la iddiaları konuştu. İlçede yıkılan ve hasarlı binalarla ilgili Sandal, sorumluluğun Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda olduğunu belirterek, şunları söyledi.
“Yıkılan binaların ruhsat tarihleri ağırlıklı olarak 1990-1992 aralarında, bir tane de 1998 var. Burada asıl mesele binaların kimin zamanında yapıldığı değildi. Burada başka sıkıntılar olabilir, bununla ilgili de çalışmalarımız sürüyor. Kamu görevlisiyiz. Bu işin gerçeği nedir, ne değildir, eğer bir suç unsuru varsa bununla da ilgi gerekli idari ve diğer soruşturmaların tamamını başlatırız.
Yıkılan ve hasar gören binaların depreme dayanıklı olup olmadığını bilme gibi bir durumuz yok. Bunu nerden bilebiliriz? Belediye olarak herhangi bir binanın sağlıklı olup olmadığıyla ilgili değerlendirme yapmak durumda değiliz.
Kamu görevlilerinde, her kurumun kendine ait görev ve sorumluluğu var. Buradaki görev ve sorumluluk Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda. Ben bir binanın şu an yıkılıp yıkılmayacağına ya da tahliye edilmesine karar vermem. Sorumluluk ve karar verme yetkisi bu noktada Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda.
Hasarlı rapora rağmen yıkılmamışsa bu da belediyenin yetki alanı içinde değil. Böyle bir yetkimiz yok. Deprem etüt merkeziyle ilgili vatandaşın bir talebi varsa oradan yapılan işlemler ilgili yerlere iletiliyor.
17 tane ağır enkaz binamız var. Beş tanesi tamamen çökmüş durumda. Bunun dışında Çevre Şehircilik İl Müdürlüğümüzün emniyete bildirdiği yazı çerçevesinde 105 binanın şu an oturma raporları iptal edilmiş durumda.
Binalara giriş çıkış yasağı var, kullanılmaz durumda. Ancak bu sayının daha da artacağı tahmin ediliyor. Bizim bu süreçte ilk işimiz bu yaraları sarıp, enkazı kaldırmak, temel ihtiyaçlar nedir, ona bakmak.
Şu an adli suçlu aramakla ilgili bir dert peşinde değiliz. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın ya da bir önceki dönemin sorumluluğu ayrı bir mesele tabii ki. Bununla ilgili ne tür bir işlem gerekiyorsa, Bayaraklı Belediyesi’nin bir tavizinin olması söz konusu değil. Fatura kimdeyse o faturayı o ödeyecek.”
Her ne kadar Bayraklı Belediye Başkanı çöken binalarla ilgili topul Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na atsada, İzmir'de yıkılan iki apartmanla ilgili şoke eden bir bilgi ortaya çıktı.
Sabah'ın haberine göre, Bayraklı Belediyesi Deprem Etüt Merkezi'nin; İzmir depreminde yerle bir olan 17 apartmandan Doğanlar ile Rızabey'de oturmanın riskli ve tehlikeli olduğuna ilişkin 2012 ve 2018 yıllarında rapor hazırladığı, ancak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na göndermedi. Doğanlar ile Rızabey apartmanlarına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na bildirilmiş herhangi bir riskli yapı tespitinin de bulunmadığı belirlendi.