Bitinya döneminden itibaren Roma'da, Bizans'ta ve hatta Osmanlı'da denenmiş olan bir proje var. Biz bunu hep Marmara'ya üçüncü bir boğaz gibi düşündük ama bir alternatif olarak Karadeniz'e çıkışı değil de Sakarya Nehri'ni değerlendirerek Sapanca Gölü'yle birleştirerek Körfeze bir çıkış yani İstanbul'a yeni yol olarak düşünmenin de oldukça makul olduğunu düşünüyorum. Bunu bizden evvel düşünen pek çok tarihçi, arkeolog, sanat tarihçimiz var, rahmetli Sencer Şahin hocamız bunlardan bir tanesiydi. Beşköprü'nün altında yapılan sondaj çalışmalarında büyük bir nehrin geçmediği ama geniş bir bataklık olduğu meselesi önümüzde akademik çalışma olarak duruyor. Bunun yapılabilmesi, bütün boğazın açılabilmesi Sapanca Gölü'nün tatlı su havzası özelliğini kaybetmesi demektir. Bitinyalılardan beri kimse bunu yapmak istemiyor. Kaldı ki Körfez'in kotunu sıfır aldığımızda Sapanca'nın rakımının 31-32 olduğunu, Sakarya Nehri'nin gölün paralelinden geçerken bundan biraz daha yüksek olduğunu düşündüğümüzde başka bir yapılanmaya ihtiyaç vardı. Bugün itibariyle Körfez tarafında bir ticaret yolu eğer ortaya çıkacak olursa bir taş zemin veya başka bir şey olabilir. Bu yol ortaya çıkacak olursa söylediklerimiz büyük bir anlam kazanacaktır. Sakarya Nehri'nden Sapanca Gölü arasında nasıl bir bağlantı söz konusu olabilir; Çark Deresi suyuyla bağlanılarak Sakarya Nehri'nin Kuzey'den Güney'e çevrilmesi ve Anadolu içlerinden gelen ticari emtianın aynı zamanda gönderilmek istenen askeri birliklerin en hızlı transfer edebileceği alandır. İnsanların zihinlerinde canlandırılmaları adına da 5-6 metre uzunluğunda, yaklaşık 3 metre eninde Bizans teknelerinin varlığını Yenikapı kazısı sırasında ortaya çıktığını söylemek isterim" diye konuştu.