Verem, şiddet, yoksulluk, kanser! İşte Tanyeli'nin filmleri aratmayan, acılarla dolu hayat hikayesi
Pankreas kanseriyle 2,5 yıldır amansız bir mücadele veren ünlü oryantal Tanyeli, tedavi gördüğü hastanede hayata veda etti. Gerçek adı Öznur Kral olan Tanyeli, 55 yıllık yaşamına bir değil, onlarca dram sığdırdı. Çocuk Esirgeme Kurumu’nda geçen soğuk ve aç günler, bakımsızlıktan yakalandığı verem, ailesinden gördüğü şiddet ve çocuk yaşta evlilik… Tanyeli’nin hayatı, adeta bir filmi aratmayacak kadar çarpıcı ve hüzünlüydü. İşte Tanyeli'nin filmleri aratmayan, acılarla dolu hayat hikayesi...
1970’te dünyaya gelen Tanyeli, daha iki yaşındayken anne-babasının boşanmasıyla sarsıldı. Teyze çocukları olan ailesinin evliliği dağılınca, Öznur ve kardeşleri bakıcı bir kadının eline bırakıldı. Ancak kimsenin arayıp sormadığı çocuklar, kısa süre sonra İzmir’deki Çocuk Esirgeme Kurumu’nun kapısına terk edildi. Tanyeli o günleri, “Soğuk bir odada ‘açım’ diye ağladığımı hatırlıyorum,” diyerek anlatmıştı. Beş yaşında bakımsızlıktan vereme yakalandı; öksürükle uyanıp ağzından kan geldiğinde apar topar hastaneye yatırıldı. 1,5 yıl süren tedavi sürecinde hemşirelere “anne” diye seslendiği o günler, ruhunda derin izler bıraktı.
Şiddetin Gölgesinde Bir Çocukluk
Hastaneden çıktıktan sonra anneanne, babaanne ve teyze evleri arasında mekik dokudu. Ancak kimse ona sahip çıkmadı. Babası askerden dönüp yeniden evlenince üvey annenin eziyetleri başladı. Tanyeli, “Babam bize işkence ederdi,” diyerek o korkunç günleri şöyle aktarmıştı: “Geç kaldığımızda ayaklarımızdan çivilere asar, tabanlarımız şişene kadar döverdi. Sonra tuzlu suya batırırdı ayaklarımızı. Rum yalısının kilerinde, böcekler arasında sabaha kadar bırakırdı bizi.” Bir keresinde babasının attığı dayakla burnu kırılmış, başka bir gün ise makarnayı iyi pişiremediği için tencere kafasından aşağı geçirilmişti.
14’ünde Gelin, 15’inde Anne
14 yaşında Yusuf Uğur Sadıkoğlu ile evlenen Tanyeli, 15’inde oğlu Taylan’ı kucağına aldı. Gecekondu mahallesinde yoksullukla boğuşurken, oğlunu geçindirmek için İzmir Alsancak’ta bir mağazada çalıştı. Ama kazandığı yetmiyordu. Teyzesinin “Anneni herkes tanıyor, git dans et,” önerisiyle sahneye adım attı. Bu evlilik 19 ay sürdü ve Tanyeli, oğluyla yapayalnız kaldı.
Dansla Gelen Yükseliş
İzmir’den İstanbul’a uzanan yolculuğunda dansıyla dikkat çekti. Prenses Margaret için yapılan bir seçmede şalsız, yalın haliyle sahneye çıktı ve farklılığıyla herkesi büyüledi. “Hint figürlerine çalışırdım, ruhumdaki hikaye bedenime yansımıştı,” dediği o an, hayatını değiştirdi. Kısa sürede ünü yayıldı; Çelik’in klibinde bile yer aldı. Ancak yıllar sonra “Şimdiki aklım olsa oynamazdım,” diyerek geçmişiyle yüzleşti.
Dört Evlilik, İki Oğul
Tanyeli’nin özel hayatı da fırtınalıydı. İlk evliliğinden sonra üç kez daha nikah masasına oturdu: 1996’da Avustralya’ya taşındığı ikinci evliliği, 1999’da Kanat Kıral’la yaptığı ve oğlu Teoman’ı dünyaya getirdiği üçüncü evliliği, 2009’da Alexandros Syropoulos ile olan birlikteliği ve son olarak 2014’te Bursalı iş adamı İlker Sünneli ile evliliği. Hepsi boşanmayla sonuçlandı.
Kanserle Son Savaş
Pankreas kanseri teşhisi, Tanyeli’nin hayatını bir kez daha altüst etti. “Yumurtalık kistim var sanıyordum, meğer kansermişim,” demişti. Annesini de aynı hastalıktan kaybettiğini öğrenince erken teşhisle umutlanmıştı. Tedavi sürecinde Ebru Gündeş, Zara, Haluk Levent gibi isimlerin desteğini gördü. 27 Şubat’ta “Hastanedeyim, inşallah taburcu olacağım,” diye yazmıştı. Ama birkaç gün önce entübe edilen Tanyeli, 18 Mart 2025’te gözlerini yumdu.
Bir Hayat, Bin Acı
Verem, şiddet, yoksulluk, kanser… Tanyeli’nin hikayesi, dayanıklılığın ve mücadelenin simgesi oldu. Sahnedeki kıvrak figürleriyle tanınan bu kadın, perde arkasında hep bir savaşçıydı. Onun vedası, sevenlerini yasa boğarken, geride unutulmaz bir hayat dersi bıraktı: Her şeye rağmen ayakta kalabilmek.