KIZIL ELMA VE ANKA-3 HARP DENGELERİNİ NASIL DEĞİŞTİRECEK?

Ceyhun Bozkurt

Ceyhun Bozkurt

oceyhunb@gmail.com

İlk uçuşunu 18 dakika süre ile gerçekleştiren Baykar’ın insansız taarruzi jet uçağı Bayraktar Kızıl Elma ile Nisan 2023’te motor çalıştırma ve taksi yapması beklenen TUSAŞ’ın insansız taarruzi jet uçağı ANKA-3’ü konuşuyoruz.

Bu gelişme sadece Türkiye’de değil, dünyada yankılandı. Değerli araştırmacı Adem Kılıç’ın dünya basınından derlediği bilgilere bakıldığında, Kızıl Elma’nın ilk uçuşunu gerçekleştirmesi özellikle Amerikan ve Yunan basını tarafından detaylı bir şekilde ele alınmış. (Bkz. https://gdh.digital/kizilelmanin-ilk-ucusu-dunya-basininda-da-genis-yanki-buldu-48883 )

Bu durum şaşırtıcı değil. Çünkü gelecek harp sahasını derinden etkileyecek bir teknoloji Türkler tarafından da kullanılacak. Bu da dostlarımızı, (gerçek anlamda) müttefiklerimizi memnun ederken, aleyhimize strateji ve politika üreten/üretecek ülkelerde rahatsızlık oluşturdu. Çünkü savunmasını, özellikle kendi imkân ve kabiliyetleriyle güçlü kılan ülkeler, bağımsız ve kendi milli çıkarları için dış politika, savunma ve iç-dış güvenlik politikaları üretme kabiliyetlerini de artırıyor.

Türkiye’nin Cumhurbaşkanlığı’nın destekleriyle Savunma Sanayii Başkanlığı koordinesi/planlamasında yaptığı savunma sanayii atılımlarında insansız muharip uçak üretimi de bu kabiliyete büyük katkı yapacak.

Neden mi?

Öncelikle şunu vurgulayalım. Her şeyin temelinde insan gücü/aklı/kabiliyeti var. Yani insansız savunma araçlarının gelişimi insanı devreden çıkarmıyor. Sonuçta dünyadaki tüm ordu güçlerinde de insan halen merkezde yer alıyor ve almaya devam edecek. Bu araçları kullanan ve operasyonel anlamda planlayanın insan olduğunu unutmamak lazım.

Gelelim “neden” sorusunun yanıtına.

Son dönemlerde insansız teknolojiler ön plana çıkmaya başladı. Bu da en önemli zenginlik olan insan kaynağını korumanın yanı sıra operasyonel gücü artırmaya olanak sağlıyor. İnsansız hava araçlarının iç güvenlik ve sınır ötesi harekatlarda etkisini yaşayarak görmüştük. Ayrıca orta yoğunluklu çatışmalarda da bu etki görüldü. Azerbaycan’ın Ermenistan işgali altındaki Karabağ’ı kurtarma savaşı, Rusya-Ukrayna savaşı vs. bunlara önemli örnek. Öne çıkan araçlarımız BAYKAR’ın Bayraktar TB2 ile TUSAŞ’ın Aksungur ve Anka. BAYKAR’ın Akıncı da 2021 yılı Ağustos ayı itibariyle Türk Silahlı Kuvvetleri envanterine girmiş bulunmakta.

Bu araçlardan sonra jet motoru ile çalıştırılan taarruzi insansız jetler öne çıkmaya başladı. Bu uçaklar tek başına görev yapabilecekleri gibi, insanlı savaş uçaklarıyla filo halinde de görev yapabilecekler.

Yine denizlerde de insansız teknoloji öne çıkmaya başladı. Türkiye bu konuda iki önemli Silahlı İnsansız Deniz Aracı (SİDA) ile öne çıktı. DEARSAN’ın yaptığı SALVO ile Ares Shipyard ve Meteksan Savunma’nın ULAQ, bu konuda Mavi Vatan’ın savunmasında önemli işlev görecek. SüperHaber olarak, ASELSAN, ROKETSAN ve YALTES iş birliğiyle DEARSAN’ın ürettiği SALVO’nun hem makineli tüfekle hem de Cirit füzesiyle gerçekleştirilen hareketli atış testini takip etmiştik.

Ayrıca kara araçlarında da adım adım silahlı insansız araçlar hazırlanmaya başladı. Örneğin FNSS’nin Gölge Süvari adını verdiği Zırhlı Personel Taşıyıcı görünümlü, yüksek atış kabiliyetine sahip insansız kara aracı bunlara bir örnek. Yine ASELSAN’ın Orta Sınıf İkinci Seviye İnsansız Kara Aracı O-İKA 2 de keşif, gözetleme, hedef tespiti gibi ihtiyaçları karşılayan ve gerektiğinde üzerine takılabilecek sistemlerle yüksek ateş gücüne sahip olabilen özellikler barındırıyor.

İnsansız araçların en önemli özelliği, biyolojik organizmanın ihtiyacı olan sınırlamaların tamamen ortadan kalkması. Bu durum en fazla hava araçlarında ihtiyaç oluyor.

Örneğin bir jet uçağımızı ele alalım. Uzunca bir süre yine kullanılacak olan ve Türkiye’nin de yıllar sonra Milli Muharip Uçağımız ile bu alanda varlık göstereceği insanlı sistemlerde pilotun veya pilotların biyolojik organizmasına göre kurulan sistemler var. Örneğin bu uçakları kullanan insanın uykusuna, yorgunluğuna, ihtiyaçlarına göre bir sistem kurulmak zorunda. Ayrıca basınç, hız, manevra kabiliyeti, yükseklik ve havada kalma süresi de buna göre ayarlanmakta. Ancak insansız sistemlerde bu tür sınırlamalar olmayacak. Geliştirebildiğiniz sürece hız, irtifa, manevra ve havada kalış sürecini artırabiliyorsunuz.

Yine ek olarak koltuk fırlatma sistemi, iklimlendirme vs. gibi ihtiyaç sistemlerini uçakta kullanmıyor, en önemlisi de düştüğünde en önemli zenginlik olan insanın kaybını sıfırlıyorsunuz.

Yani her anlamda avantaj sağlıyorsunuz.

Muharip insansız hava aracı sistemi üzerine çalışan ülkelerin sayısı da neredeyse bir elin parmakları kadar. Küresel güçler bu konuda çalışmalar yapıyor. Bayraktar Kızıl Elma ve Anka-3, Türkiye’nin bu lige yükselmesini de sağlayacak.

Bayraktar Kızıl Elma ve Anka-3 dışındaki bazı çalışmaları şu şekilde sıralayabiliriz:

- Boeing MQ-28 Ghost Bat (Avustralya-ABD ortak çalışması)

Tam ölçekli maketi 2019 yılında, ilk gerçek uçak ise 2020 yılında tanıtılmıştır. Prototipin ilk test uçuşu ise 27 Şubat 2021’de gerçekleştirilmiştir.

- Sukhoi S-70 Okhotnik-B (Rusya)

İlk olarak 2019 yılında Rusya Savunma Bakanlığı’nın yayınladığı bir video ile görücüye çıkan Okhotnik-B, 5. nesil Su-57 savaş uçaklarının kanat filosunda yer alması amacıyla tasarlanmıştır. Seri üretiminin 2024 yılında başlaması hedeflenmiştir.

- Northrop Grumman X-47B (ABD)

ABD donanması için geliştirilen insansız savaş uçağı Northrop Grumman X-47B, ilk uçuşunu 2011 yılında gerçekleştirmiştir. İlk uçak gemisi iniş ve kalkışı 2013’te; ilk havadan yakıt ikmali ise 2015 yılında sağlanmıştır.

- BAE Systems Taranis (İngiltere)

İngiliz BAE Systems tarafından geliştirilen insansız savaş uçağı Taranis, adını keltlerin gök gürültüsü tanrısından almaktadır. Taranis, ilk uçuşunu 10 Ağustos 2013 tarihinde gerçekleştirmiştir.

- Dassault nEUROn

Fransız Dassault liderliğinde geliştirilen nEUROn projesine Yunanistan, İtalya, İspanya, İsveç ve İsviçre de destek vermektedir. İlk uçuşunu 1 Aralık 2012 tarihinde gerçekleştirmiştir.

- EADS Barracuda (Almanya-İspanya ortak çalışması)

Almanya ve İspanya ortaklığıyla geliştirilen Barracuda’nın bir test uçuşunda iniş esnasında denize düşmesi üzerine proje durdurulmuştur. Yeniden tasarlanan Barracuda ilk uçuşunu 2009 yılında gerçekleştirmiştir. Halen geliştirme aşamasındadır.

- CASC CH-7 (Çin)

CASC tarafından geliştirilen CH-7, 10 m uzunluğa ve 22 m kanat açıklığına sahiptir. CH-7, 13 km irtifada görev yapabilmekte ve 15 saat havada kalabilmektedir.

(Detaylı inceleme için bkz. https://mechtekno.com/en-iyi-insansiz-savas-ucaklari/ )

***

Görüldüğü gibi küresel güçler tarafından geliştirilen insansız taarruzi jetler henüz hiçbir ordu tarafından kullanılmamaktadır. Bu nedenle de Türkiye çok hızlı giriş yaptığı bu alanda, bu ülkelerin ve şirketlerin çalışmalarını yakalamıştır. Önce Bayraktar Kızıl Elma, ardından TUSAŞ Anka-3 ile bu alanda yer alacak bir Türk Silahlı Kuvvetleri’nin caydırıcılık gücü ciddi şekilde artırılmış olacaktır.

Ek olarak Bayraktar Kızıl Elma’nın Çok maksatlı Amfibi Hücum Gemisi TCG-ANADOLU’da da görev yapabilecek şekilde tasarlanması, kriz bölgelerinde de bulunabileceğini göstermekte.

Yani Türkiye’nin hem dış politikada hem de savunmada elini güçlendirecek gelişmeler arka arkaya yaşanıyor.

Çünkü dünyanın esas kanunu, askeri ve savunma anlamında ne kadar güçlü olursan o kadar etkili olursun. Yunanistan’ın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “TAYFUN diyorsun, Yunan ürküyor ‘Atina’yı vurur’ diyor. E vuracak tabi, sen rahat durmazsan sen Amerika’dan adalara bir şeyler almaya çalışırsan Türkiye gibi bir ülke herhalde armut toplamayacak bir şeyler yapması lazım” sözlerini bu çerçevede ele almak gerekiyor.

Ne kadar milli ve güçlü olursan, sana saldıracak güçleri o kadar uzaklaştırırsın.

Diğer Yazıları