Bakan Kurum, Sabah gazetesi tarafından Lütfi Kırdar Kongre Merkezi'nde bu yıl ikincisi düzenlenen Türkiye 2023 Zirvesi'nde, şehirlere gelecek ve Türkiye'nin 2023, 2053, 2071 hedefleri adına baktıklarını ve vatandaşların yaşam kalitesini yükseltecek, şehirleri marka şehir haline getirecek ve dünya şehirleriyle yarıştıracak projeleri yapmaya gayret gösterdiklerini söyledi.
İstanbul'da Türkiye 2023 Zirvesi düzenlendi!
Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı'nda düzenlenen Türkiye 2023 Zirvesi kapsamında "Geleceğin Şehirleri" başlıklı panel gerçekleştirildi.
Büyümenin şehir, sanayi ve ekonomiyle başladığını belirten Kurum, bu anlamda ülke genelinde yapılan planın şehirleşmeyi daha hızlı hale getireceğini vurguladı.
Eğitimden sağlığa, sanattan kültüre, ekonomiden finansa kadar Türkiye'nin tüm alanları için ilgili bakanlıklarla birlikte hedefler belirlediklerini aktaran Kurum, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde hedeflerine ulaşmak için çalıştıklarını dile getirdi.
Şehrin akıllı olması ama kişilikli, kimlikli kalması gerektiğine işaret eden Kurum, "Yüksek hedefleri belirlemelidir ama ayakları da yere basmalıdır. Geleceğe bakmalıdır ama bugünün de dünün de farkında olmalıdır. Mesela şehrin içine girdiğinizde tarihi görürsünüz ama geçmişte değil, o anda görürsünüz. Bu nedenle tarihi değerlerimiz sadece geçmişimiz değildir, bugünümüz hatta yarınımızdır." ifadelerini kullandı.
Bakan Kurum, dünya nüfusunun tüm bağımsız projeksiyonlara göre, 2050'de 9,7 milyara ulaşacağını, gelişmekte olan ülkelerde nüfusun yüzde 63'ünün şehirlerde yaşayacağını, tüketimin yüzde 91'inin şehirlerde gerçekleşeceğini kaydetti.
"Türkiye şehirleriyle yeni dünya oyun kurucu olacak"
Dünyanın 20 şehrinin ekonomik güç bakımından birçok ülkeyi geride bırakmış durumda olduğuna dikkati çeken Kurum, şöyle devam etti:
"Mesela Londra'yla Hollanda, New York'la Kanada yarışıyor. Tokyo tek başına Güney Kore'yle rekabet ediyor. Birleşmiş Milletler'e göre 2030'da ciddi bir artışla mega şehir sayısının 41'e, orta ölçekli şehir sayısının 558'e çıkması öngörülüyor. Türkiye'de de nüfusumuz artıyor, şehirlerimiz nüfus artışıyla karşı karşıya. 1950'de nüfusu 500 binden fazla olan şehir sayımız sadece 2 iken, bugün ise 40. 2015'te yayınlanan Brookings Raporu'na göre, dünyanın en dinamik ve hızlı gelişen ilk 10 kenti arasında 4 şehrimiz; İstanbul, Ankara, İzmir ve Bursa yer alıyor. Fakat Türkiye'nin 4 şehirle değil, onlarca marka şehirle 'Şehirler Süper Ligi'nde yer alması gerekiyor. Bu hem ekonomik rekabet gücümüz hem de uluslararası ilişkilerimiz bağlamında çok önemli. Türkiye, şehirleriyle bu yeni dünya oyununda sadece oyuncu değil, oyun kurucu olarak yerini almalıdır."
Çevre ve Şehircilik Bakanı Kurum, Türkiye'nin tüm dünyada oyun kuran, amaçları ve hedefleri olan, mazlumların hamisi olan, dünyada yardıma muhtaç olan insanlara yardım eli uzatan bir ülke konumunda olduğunu söyledi.
Dünyadaki tüm şehirlerin büyüklüğünün dünya yüzeyine oranının yüzde 3 olduğunu, kapladığı alan bu kadar düşük olmasına rağmen paranın yüzde 80'ini, inovasyonun yüzde 90'ını, küresel atığın yüzde 50'sini şehirlerin ürettiğini belirten Kurum, doğal kaynakların yüzde 75'ini şehirlerin tükettiğini, sera gazı emisyonlarından da yüzde 60 oranında şehirlerin sorumlu olduğunun altını çizdi.
Dünya'nın şehirlerde oluşan bu kirlilik nedeniyle felaket senaryolarına hazırlandığına, daha çevreci binalar ve yeni şehir konseptlerinin ortaya konduğuna işaret eden Kurum, "Bugün, dev yeşil tepeler, biyolojik arıtma tesisleriyle deniz suyunu tamamen arıtan yeşil adalar gibi projeler; dünyanın şehircilik gündeminin en önemli başlıkları olmuş durumda. Akıllı şehirler, akıllı sokaklar, akıllı binalar, sürücüsüz araçlar, ev bahçeleri, drone'la ulaşım, sıfır su kaybı, dikey tarım, akıllı su, yapay zeka gibi gündemler tartışılıyor. Biz de dünyanın ortaya koyduğu tüm bu çözümleri yakından takip ediyoruz. Bu uygulamalara bizim de ihtiyacımız var." değerlendirmesini yaptı.
"İnsan merkezli kentsel dönüşümle marka şehirleri inşa edeceğiz"
Kurum, bugün 75 milyon 666 bin vatandaşın şehirlerde, 6 milyon 337 bin vatandaşın ise köylerde yaşadığını kaydetti.
Dünya'daki çevre ve şehirciliğe dair gelinen bu noktayı, Türkiye'nin bu gelişmeleri gittikçe kalabalıklaşan şehirlere nasıl yansıtacağını 2019'da Ocak'ta Antalya'da düzenledikleri "2023'e Doğru Türkiye'de Çevre ve Şehirciliğin Geleceği İstişare Toplantısı"nda masaya yatırdıklarını ve şehirlere dair 127 hedefi ortaya koyduklarını aktaran Kurum, "Tarımdan sanayiye, ulaşımdan yeşil alanlara kadar şehirlerimizin 100 yıllık planlamalarını yapmak için Türkiye Mekansal Strateji Planı'nı ortaya koyuyoruz, 2020 yılı içerisinde bu planı tamamlayacağız. İnsan merkezli bir kentsel dönüşümle; afetlere hazır, kimlikli, kişilikli, engelli dostu marka şehirleri inşa etmek istiyoruz. Coğrafi bilgi sistemlerini geliştiriyor, şehirlerimizin dijital dönüşümünü tamamlayacak adımları atıyoruz. Enerji verimli, sıfır atık uyumlu ve akıllı teknolojilerle donatılmış yapılar inşa ediyoruz." ifadelerini kullandı.
İklim değişikliğiyle mücadele kapsamında "Sıfır Atık" çatısı altında yüzlerce yeni çevre projesi yürüttüklerini, yüzlerce millet bahçesi, onlarca ekolojik koridor ve milyonlarca metrekare yeşil alan ürettiklerini anlatan Kurum, Türkiye'nin doğal koruma alanı büyüklüğünü yüzde 9'dan yüzde 17'ye çıkardıklarını, özellikle doğal, kültürel ve tarihi zenginliklere sahip olan marka şehirleri korumak için imara aykırı yapılarla mücadele ettiklerini vurguladı.
Bakan Kurum, yeni binalarda emisyon azaltımı odaklı akıllı bina teknolojilerini, sıfır atık uygulamalarını, enerji verimliliğini arttıran malzemeleri kullandıklarını, hem uygulamaları hem de mevzuatları bu yöne kanalize ettiklerini ifade etti.
"5 yılda 1,5 milyon konutun dönüşümü hedefliyoruz"
Kentsel dönüşümün Türkiye'nin en önemli problemlerinden biri olduğunu belirten Kurum, yıllık ortalama 23 bin deprem yaşandığını, nüfusun yüzde 71'inin riskli bölgelerde ikamet ettiğini, çocukların fay hatları üzerinde oynadığını, ailelerin fay hatları üzerinde yaşadığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Bedeli ne olursa olsun kentsel dönüşümü yapacağız." sözünü anımsatan Kurum, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu hedef doğrultusunda bugüne kadar 1 milyon 350 bin konutun dönüşümünü sağladık. Bu projelere 13 milyar lira kaynak aktardık. Bununla birlikte kira ve faiz yardımı, hibe, kamulaştırma gibi birçok destek verdik. Kentsel dönüşümle ilgili hedeflerimizi belirledik. 1,5 milyon acil öncelikli dönüştürülmesi gereken konut var. Her yıl 300 bin konut dönüştürmek suretiyle 5 yıl içerisinde bu dönüşüm sürecini tamamlamak istiyoruz. Yine Hazine ve Maliye Bakanlığı'yla birlikte tüm şehirlerimizi, alt ve orta gelir grubundaki vatandaşlarımızı ilgilendiren çok önemli bir projeyi hazırlıyoruz. Kentsel dönüşüm noktasında yıllık 100-150 bin hedefimizin olacağı çok anlamı bir projeyi gerçekleştireceğiz. 300 bin hedefin bir kısmını biz gerçekleştireceğiz ki bu yıl 25 bini İstanbul'da olmak üzere 65 bin konutun dönüşümüzü başlattık. İstiyoruz ki 2023'te ülkemiz her alanda dünyayla yarışır bir ülke haline gelsin."
Bakan Kurum, "İstanbul'u finans merkezi haline getirecek çok önemli bir adımı Ataşehir'de İstanbul Uluslararası Finans Merkezi'nin yapımıyla attık. İçinde BDDK'nin SPK'nin, Merkez Bankasının, Ziraat Bankasının, Halk Bankasının, Vakıf Bankın, Borsanın olduğu çok önemli bir alan. Sadece şehrimizi değil, yakın Avrupa'yı ve Orta Doğu'yu ilgilendiren finans merkezinin inşaatını hızlandırdık ve 2021 yılı sonu itibarıyla da tamamlamak istiyoruz." şeklinde konuştu.
Konuşmasının ardından Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum'a, ATV Ankara Temsilcisi Şebnem Bursalı teşekkür plaketi takdim etti.
Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, "Artık ekonomik büyümeler, Ar-Ge'ye teknolojiye, inovasyona, bu teknolojileri üretebilen ve kullanabilen eğitimli beşeri sermayeye dayanmakta. Türkiye olarak, dünya ekonomisini ve günlük yaşantımızı kökten değiştirecek bu büyük dönüşümü ülkemiz için fırsata dönüştürmek istiyoruz." dedi.
Pekcan, Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı'nda düzenlenen Türkiye 2023 Zirvesi'ndeki konuşmasında, ihraç odaklı bir yaklaşım için küresel ekonomiye bakılması ve oradaki gelişmelerin takip edilmesi gerektiğini söyledi.Pekcan, 2000'li yıllardan bu yana gelişmekte olan ülkelerin dünya Gayri Safi Hasılası ve dünya ihracatından aldıkları payın gittikçe arttığına dikkati çekerek, gelişmiş ülkelerin de buna tepki olarak korumacılık önlemleri aldığını dile getirdi.
Gelişmekte olan ülkelerin dünya toplam gelirinden aldıkları payın 2000 yılında yüzde 43,2 iken 2018 yılında yüzde 59,2'ye yükseldiğini belirten Pekcan, şunları kaydetti:
Dünyanın geçtiği süreçte Türkiye'nin durumuna ilişkin değerlendirmelerde bulunan Pekcan, dünyadaki ihracat hareketi ile kıyaslandığında Türkiye'nin 2019'da iyi bir performans sergilediğini dile getirdi.Pekcan, Türkiye'nin küresel ticaretteki gelişmelerden etkilenmemesinin mümkün olmadığına dikkati çekerek, yüksek teknolojili ürün ihracatının ülke ekonomileri için önemine işaret etti.
"Yine gelişmekte olan ülkelerin küresel mal ihracatından aldığı pay 2000 yılında yüzde 34,2 iken 2018 yüzde 48,3'e yükselmiş. Dünya genelinde artan siyasi ve ekonomik belirsizlikler, artan korumacılık önlemleri ve düşük yatırım iştahı nedeniyle küresel konjonktürde zor bir dönemden geçiyoruz. Küresel ekonomik görünüm, uluslararası kuruluşlar tarafından yapılan değerlendirmelerde aşağı yönlü revize edilmekte."
Dijitalleşme ve otomasyona verdikleri öneme de vurgu yapan Pekcan, bu kapsamda yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi verdi.
Pekcan, "Şu an Akıllı İhracat Platformu yazılımını geliştiriyoruz, 2020 sonunda iş dünyasının kullanımına sunacağız." dedi.
Destek sisteminde yıl sonu itibarıyla tam otomasyona geçeceklerini belirten Pekcan, "Şu an pilot projelerimiz başladı. Dijital gümrük uygulamasına başladık, ihracatta bunu başarıyla başlattık şimdi ithalatta dijital gümrük üzerine çalışıyoruz. Yetkilendirilmiş Yükümlü Statüsü'nde yıl sonuna kadar 475 firmaya ulaşacağız, hedefimiz 2020'de bunu 500 firmaya çıkarmak, yerinde gümrük uygulamamızı yaygınlaştırmak." yorumunu yaptı.
"56 ilde 67 ihracat destek ofisi kurduk, 81 ile yaymak üzere çalışıyoruz"
Bakanlık bünyesinde dijitalleşmeye verdikleri önemden bahseden ve bu alanda yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi veren Pekcan, sadece nüfus ve ucuz iş gücünün büyümeye etkisinin azaldığını söyledi.
Pekcan, "Bunlardan ziyade ekonomik büyümeler, Ar-Ge'ye teknolojiye, inovasyona, bu teknolojileri üretebilen ve kullanabilen eğitimli beşeri sermayeye dayanmakta. Türkiye olarak, dünya ekonomisini ve günlük yaşantımızı kökten değiştirecek bu büyük dönüşümü ülkemiz için fırsata dönüştürmek istiyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
İhracat Ana Planı kapsamında hayata geçirilen çalışmalar ve hedeflere atıfta bulunan Pekcan, ihracatçılar için yaptıkları çalışmaları katılımcılarla paylaştı.
Bakan Pekcan, 56 ilde 67 ihracat destek ofisi kurduklarını anımsatarak, bunu da 81 ile yaymak üzere çalıştıklarını söyledi.
Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Mehmet Emin Birpınar, atık sektörünün güç olarak inşaat sektörünü geçeceğinin konuşulduğunu belirterek, "Buradan tüm yatırımcıları atık sektörüne yatırım yapmaya davet ediyorum." dedi.
Panelde konuşan Birpınar, enerji kaynaklarının ve üretiminin çeşitlenmesi sürecinden bahsederek, ileride fosil yakıtların olmadığı bir sürece girileceğini söyledi.
Yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretme konusunda yaşanan değişimleri anlatan Birpınar, Türkiye'nin tükettiği enerjinin yüzde 35-40'ını güneş, rüzgar ve jeotermal gibi yenilenebilir enerji kaynaklarından elde ettiğini, hidroelektrik santraller sayıldığında bu oranın yüzde 55-60'a çıktığını hatırlattı.