İstanbul’da Kalabalığa Karışmadan Yapılabilecek Aktiviteler

1920'lerde 1 milyondan az olan İstanbul nüfusu, 1995'te 8.5 milyona dayandı. Bundan sonrası ise adeta çorap söküğü gibi geldi. 2000'lerin hemen başında ilk kez 10 milyona ulaşan İstanbul nüfusunun bugünlerde 20 milyonu geçtiği biliniyor. Dolayısıyla bu güzel şehirde, sakin bir turistik gezinin pek de kolay olduğunu söyleyemeyiz. Ancak hemen umutsuzluğa kapılmayın. Birazdan tüm ömrünü burada geçirmiş bir İstanbul aşığından, şehri nasıl kalabalığa karışmadan gezebileceğinize dair güzel tüyolar alacaksınız.

İstanbul’un En Turistik Yerleri

Genellikle Avrupa’nın büyük başkentlerinde karşımıza çıkan ve district yani bölge şeklinde adlandırılan parçalar, İstanbul’da bulunmuyor. Şehir, daha çok Anadolu - Avrupa ve ilçeler üzerinden sınıflandırılıyor. Bu yüzden İstanbul'da geçici konaklama ihtiyacınız olduğunda, örneğin bir Londra gibi “3. bölge” benzeri tabirler yerine, doğrudan ilçeye odaklanmanızı öneririz. Zira bu ilçelerden bazıları oldukça turistiktir. Ve geçici İstanbul ziyaretiniz boyunca, birçok tarihi mekana hızlıca erişmenizi kolaylaştırır.

Halihazırda turistlerin İstanbul’da en çok rağbet gösterdiği yerler şu şekildedir: 

• Galata
• Karaköy
• Eminönü
• Sultanahmet
• Moda
• Bebek

Bu semtler, gerek tarihi ögeleri gerekse de genç nesle hitap eden mekanlarıyla şehrin en turistik lokasyonlarıdır.

İstanbul’un Kalabalık Olmayan 9 Güzel Semti

Dip dibe evleri, tıka basa topluma taşıma araçlarına rağmen İstanbul, hala çok sayıda sakin semte ev sahipliği yapıyor. İşte onlardan bazıları:

Kandilli (Anadolu Yakası / Üsküdar)

Avrupa Yakası’ndan vapurla ve deniz taksiyle ulaşabileceğiniz bu semte, Üsküdar’da başlayan sahil yolunu takip ederek yaklaşık 20 dakika içinde varabilirsiniz. İstanbul’da çekilen birçok eski diziye arka fon olan bu şirin semt, aynı zamanda eşsiz manzarasıyla romantik akşam yemekleri için de doğru bir konum olarak öne çıkıyor.

Hafta içi, hafta sonu veya saat fark etmeksizin, Kandilli’yi her ziyaret ettiğinizde huzurla ayrılacağınızdan emin olabilirsiniz. İstanbul’un en az nüfuslu mahallelerinden biri olan Kandilli, ilginçtir ki turistlerin ilgisinden uzakta sakinliğini koruyor.

Fenerbahçe (Anadolu Yakası / Kadıköy)

Hafta sonu giderseniz asla sakin olmayacak bu semt, hafta içi ise İstanbul’da olduğunuza inanamayacağınız kadar huzur doludur. Her ne kadar son yıllarda kentsel dönüşüm sebebiyle konaklayanların sayısı artsa da Fenerbahçe hala Bağdat Caddesi’nin 50 yıl önceki halini anımsatmaktadır. Bu haliyle İstanbul'da geçici konaklama arayanların bir numaralı tercihi olmaktadır.

Bahçeli evleri, sessiz sokakları ve son dönemde sayıları artan butik kafeleriyle, pazartesiden cumaya kadar ziyaret etmek için harika bir semttir. Eğer aracınız varsa sırtınıza taşınabilir sandalyenizi takıp Dalyan sahilinde kafanızı dinleyerek tüm bir gününüzü geçirebilirsiniz.

Günün kapanışını ise yine bu semtteki, Hatay usülü mezeler ve kebaplar yapan Affan adlı ocakbaşı restoranında yapabilirsiniz. 

Çukurcuma (Avrupa Yakası / Beyoğlu)

Çukurcuma, İstanbul’un en işlek yeri İstiklal Caddesi’ne yürüyerek dakikalarca uzakta olmasına rağmen gizli kalmış bir han gibidir. Muhtemelen bir yokuşun etrafına yerleşmesi sebebiyle, dümdüz İstiklal Caddesi’ne nazaran daha az tercih edilir. Ancak Çukurcuma’ya ulaşmak için gösterdiğiniz çabanın karşılığını fazlasıyla alacaksınız.

Mimarisi bozulmayan erken Cumhuriyet yıllarından kalma binaları, kıvrımlı sokakları, eski hamamları ve dünya mutfağından esintiler sunan kafeleriyle kendinizi yerli gibi hissedebileceğiniz bu İstanbul semtini mutlaka görmelisiniz.

Arnavutköy (Avrupa Yakası / Beşiktaş)

Eğer bir şehri gündüz gezmeyi sevenlerdenseniz, Arnavutköy tam size hitap edecektir. Sadece beş bin kişilik nüfusa sahip olan bu küçük mahalle, erken saatlerde turistlerin de ilgisini çekmediği için, oldukça sakindir. 

Arnavutköy ziyaretiniz boyunca bir saniye bile kendinizi bunalmış hissetmeyeceğinizden emin olabilirsiniz. Sahil hattında ya da sessiz sokaklarında yürüyüş yaparak, kalabalık olmayan kafelerinde kahvenizi içip kitap okuyarak ya da bisiklete binerek Arnavutköy’ün tadını çıkarabilirsiniz.

Konumu itibarıyla şehrin en merkezi lokasyonlarından birinde bulunan Arnavutköy’den, havanın serin olduğu saatlerde yürüyerek Beşiktaş’a da ulaşabilirsiniz.

Yeşilköy (Avrupa Yakası / Bakırköy)

İstanbul’da bir gün dahi olsa vakit ayrılması gereken semtlerden birisidir Yeşilköy. Yüksek gelir seviyesine hitap etmesi sebebiyle, özellikle hafta içleri hiç kalabalık değildir. Bu yönüyle size Londra’nın elit semtlerini hatırlatacaktır. Yeşiköy ziyaretiniz süresince sahilde çok az insan görerek gününüzü geçirebilirsiniz. Şık restoranlarda, dünya mutfağından lezzetleri tadarken alışveriş yapma ihtiyacınızı da yine insan akını olmayan AVM’lerinden karşılayabilirsiniz.

Hem Marmaray hem de metrobüs sayesinde Yeşilköy’e kolaylıkla ulaşabilirsiniz. Öte yandan bu sakin semtte 7/24 taksi bulacağınız için hiçbir şekilde ulaşım sıkıntısı yaşamazsınız.

Anadoluhisarı (Anadolu Yakası / Beykoz)

Bilinen aksine doğru yazılışı birleşik olan Anadoluhisarı, Avrupa Yakası’ndaki Rumeli Hisarı’nın hemen karşısındadır. İstanbul Boğazı’nın dibinde olan, eşsiz bir tarihi bulunan, şehir hayatının içinde yüzyıllardır varlığını koruyan kaleleriyle Anadoluhisarı, her anlamda sizi tatmin edecektir.

Ve muhtemelen İstanbul’un kuzeyinde yer aldığı için de diğer tarihi semtlere kıyasla asla kalabalık olmaz. Burada geçireceğiniz saatler boyunca yeni neslin pek alışık olmadığı mahalle hayatını görebilirsiniz. Herkesin birbirini tanıdığı, esnafların dükkan önüne tabure atarak müşterilerine soluklanma ve sohbet etme fırsatı verdiği bir semttir.

Size bir de ilginç bir bilgi vererek Anadoluhisarı defterini kapatalım! Buradaki kaleler, 14. Yüzyılın son günlerinde, Boğaz’dan geçen gemileri izlemek isteyen Yıldırım Bayezid tarafından inşa ettirilmiştir.

Emirgan (Avrupa Yakası / Beşiktaş)

İstanbul’da ne yazık ki artık çok az yeşil alan kaldı. İşte Emirgan, onlardan birine hem de şehrin tam merkezinde ev sahipliği yapıyor. Semtle aynı adı taşıyan koru, bilhassa hafta içleri İstanbul’da bulunması zor bir huzur sunuyor.

Korunun içinde beyaz, pembe ve sarı adlı üç tane köşk olsa da ne yazık ki bunların üçü de kapalı konumdadır. Ancak canınızı sıkmayın. Koruda piknik yapabilir, kuş sesleri eşliğinde kitap okuyabilir ya da çağımızın en değerli ayrıcalıklarından biri olan hiçbir şey yapmamanın tadını çıkarabilirsiniz.

Emirgan’ın çevresinde çok sayıda müze olduğu için, tarihi ya da sanat eseri görme açlığınızı da karşılayabilirsiniz.

Burgazada (Adalar)

İstanbul’dan bahsedip de Adalar’ı anmamak olmaz. Fakat son yıllarda özellikle Büyükada ve Heybeliada epey popüler hale geldi. Yaz aylarında nüfusu yüzbinlerle ifade edilen bu iki adayı sakin bir şekilde bulmak için kış mevsiminin en sert zamanlarında gitmeniz gerekebilir. Üzülmeyin, size bir alternatifimiz var.

Burgazada, diğerlerine kıyasla her zaman daha sakin bir gün vadetmektedir. Restoranların ve kafelerin sayısı diğer adalara göre az olsa da bahsettiğimiz sakinliği sağlayan da tam olarak budur. 

Diğer yandan adanın tepesinde yer alan Kalpazankaya Restaurant’ta İstanbul’un en güzel mezelerinden tadıp, gün batımına karşı rakı balık akşamı yapabilirsiniz.

Kuzguncuk (Anadolu Yakası / Üsküdar)

Yakın zamanda Kuzguncuk’a gittiyseniz veya Instagram’daki fotoğraflardan gördüyseniz, bu önerimiz size inanılmaz gelebilir. Fakat inanın ki İstanbul’un en sakin semtlerinden birisi Kuzguncuk’tur. Sadece doğru zamanı bulmalısınız. Hafta sonu hiçbir saatte Kuzguncuk’u sakin bulamazsınız. Öte yandan hafta içi sabah saatlerinde gideceğiniz bu şirin mahalle, zaman makinesine binip yüzyıllar öncesine gitmiş gibi hissetmenizi sağlayacaktır.

Cami, havra ve kilisenin yan yana olduğu dünya üzerindeki nadir semtlerden biri olan Kuzguncuk’u mutlaka görmelisiniz.