Bir süre sonra olaylar gelişmiş ve her şey tersine dönmüş. Bu kez Patrik Photios görevden alınarak Vordonisi Adası’na sürgüne gönderilmiş, yerine de devrik Patrik Ignatios yeni Patrik olmuş. Anlatılanlara göre Ignatios ölünce, Photios yeniden Patrik olmuş; 11 yıl kadar Patriklik yaptıktan sonra 867’de tekrar azledilmiş ve ömrünün son yıllarını Vordonisi Adası’ndaki manastırında geçirmiş.
İstanbul'da haritalar incelendiğinde ortaya çıktı
İstanbul'un birçok adası olduğunu ve bu adalarını adlarını bilmeyen yok. Ancak İstanbul’da bir ada var ki, bu ada ne biliniyor ne de konuşuluyor. İşte birçok kişinin varlığını dahi bilmediği İstanbul’un gizemli adası...
İşte ilginç adanın oluşumu da bundan sonra başlar
Bizans İmparatorluğu'nun başkenti İstanbul'da, Temmuz 1010'da tarihinin en büyük depremlerinden biri olur ve Vordonisi adası da bu depremde sular altında kalır. Ve adanın sakinleriyle birlikte sulara gömülmesi, diğer adalarda yaşayanların deprem korkusunun artmasına sebep oldu. Ancak yakın zamanda yapılan bilimsel araştırmalar gösteriyor ki, diğer adalar için böyle bir risk ön görülmüyor. Çünkü tüm adalar granit kayalıklar üzerinde yer alıyor.
Ancak İstanbul’un kayıp adası Vordonisi alüvyon bir tabakada oluştuğu için diğer adalardan jeolojik olarak farklıydı. Vordonisi’nin keşfedilmesi en az geçmişi kadar ilginç. Çünkü bu kayıp adayı eski bir harita ortaya çıkardı. Nesilden nesle aktarılsa da zamanla bir şehir efsanesine dönüşen Vordonisi, Fener Rum Patrikhanesi'nin MS 500 tarihli İstanbul haritasının tekrar incelenmesi sonucunda yeniden fark edildi.
Haritada İstanbul'a en yakın ve en küçük adanın neresi olduğu sorgulandığında cevap yine Vordonisi oluyor. Kayıp adayı yakın tarihte ortaya çıkaran isimse Büyükadalı Dr. Akilla Millas. İtalya Salerno Üniversitesi Ortaçağ Latin Araştırmaları Bölümü Öğretim Üyesi Alessandra Ricciyse, Satyros Manastır'nı araştırırken manastırın ikizinin Vordonisi adasında olduğunu ortaya çıkardı.
Byras Sarayı, Satyros Manastırı ve Vordonisi gizemi
Günümüzde Küçükyalı, Çınar mahallesi semt camisinin ve muhtarlık binasının yanında bulunan yıkıntının 9. yüzyıldan kalma Satyros Manastırı veya Bryas Sarayı olduğu belirlendi.
İddialara göre, Satyros Manastırı’ndan deniz altına doğru giden uzun dehlizler (yer altı geçitleri) bulunuyor; bu geçitler iki manastırı birbirine bağlıyordu. Ancak bunlar kesin bilgiler değildi…
Çünkü o dönemin teknolojisiyle oksijensiz bir şekilde su altında ilerlemek mümkün değil. Ancak, manastırdan deniz kıyısına gizli çıkış yerleri olan kaçış tünelleri olabilir. Örneğin Beykoz’daki Hünkâr Kasrı’nın gizli kaçış tünelleri gibi… Şu ansa Vordonisi'yi turizme ve UNESCO Dünya Mirası listesine katabilmek için çalışmalar yapılıyor. Ayrıca ada çevresinde dalışlarda yapıldı. Dalışların amacıysa adayı UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne sokmak ve dalış turizmine açmak.
1950 yılına kadar sürgün yeriydi: KAŞIK ADASI
Günümüzde özel mülkiyet alanı olarak kullanılan Kaşık Adası, Marmara Denizi’nde yer alıyor. Eski adı Pita olan ada, kuş bakışı görüntüsünün kaşığa benzemesiyle şimdiki adını almış. Bölgenin iskâna açılması Osmanlı dönemine uzanır.
1950 yılına kadar sürgün yeri olarak kullanılan adanın ilk mülkiyet hakkını Danon ailesi almış. Ada, Heybeli’ye 700 metre uzaklıkta, Burgazada’nın hemen doğusunda yer alıyor. Özel mülkiyet olması nedeniyle adaya ziyaret gerçekleştirilemez. Ancak kayık veya motorlar vasıtasıyla deniz alanı kullanılabilir. Kaşık Adası’na sefer yapan herhangi bir ulaşım aracı bulunmamakta…
1974'de Tuzla'da satın aldı: RAHMİ KOÇ ADASI
Denize olan tutkusuyla bilinen ünlü iş insanı Rahmi Koç'un 1974'te Tuzla'da satın aldığı adanın önceki sahibi, Fransız bir kadındı. Asıl adı İncir Adası olan adanın, Koç ailesiyle özdeşlemesi sebebiyle halk arasında Koç Adası olarak biliniyor. Rahmi Koç, burada özel misafirlerini ağırlıyor onun dışında adaya uğramıyor. Koç Adası’nı Tuzla sahilden rahatça görebilirsiniz.
Bizans zamanında taş ocağı olarak kullanıldı: TAVŞAN ADASI (BALIKÇI ADASI)
Tavşan Adası ya da Balıkçı Adası (Yunanca, Neandros Adası) Marmara Denizi'nde yer alan Prens adalarının bir üyesi. Büyükada'nın 2 km kadar güneyinde, eni ve boyu 90 metre olan, ağaçsız, çıplak bir kara parçası. Adada hem küçüklüğü hem de çoraklığı sebebiyle yerleşim yeri yok. Bu adada tavşan çok olduğu için halk buraya ‘Tavşan Adası’ adını takmış.
Ege Denizi'deki Yunan adalarından biri olan Andros Adası'ndan göç edip, Heybeliada'ya yerleşmiş olanlar, Heybeliada'da bir koloni oluşturmuşlardı. Androslular Büyükada'nın arkasındaki bu küçük adaya kendi adalarının ismini anmak için Yeni Andros anlamına gelen Neandros demişlerdi. Bugün bu adaya Niandros, hatta Yandros da denilmekte. Haritalardaki resmi adı ise Balıkçı Adası. Tavşan Adası'nın elverişli bir plajı yok. Bizans zamanında taş ocağı olarak da kullanılmış. Adada bir adet manastır harabesi bulunuyor.