Heybeliada Ruhban Okulu neden kapatıldı ve yıllardır niçin açılmadı?

Heybeliada Ruhban Okulu neden kapatıldı ve yıllardır niçin açılmadı?

Cumhurbaşkanı Erdoğan ABD ziyareti sırasında Heybeliada Ruhban Okulu ile ilgili ellerinden geleni yapacaklarını ifade etti.

Yıllardır üzerinde tartışmaların bitmediği ruhban okulu ile ilgili neler biliyoruz, kim kapattı ve neden açılmıyor sorularına buyurun yakından bakalım.

Heybeliada Ruhban Okulu 1844 senesinde Ortodoks dünyasını birleştirecek bir din adamı zümresini yetiştirmek için kuruldu. Bu okul sanıldığının aksine Lozan ile beraber kapatılmadı. Ruhban Okulu’nun, Kıbrıs Barış Harekâtından kısa bir süre önce 1971 yılında, faaliyetlerine son verildi.

Bu okul ilk defa asırlar evvel Heybeliada Papaz Dağı’nda “Despotlar Manastırı ve Okulu” adı altında kurulmuştur.

Bugünkü amacı doğrultusunda ise Sultan Abdülmecid tarafından devlet himayesi ve desteği ile 1844 yılında hayata geçirildi.

Okul daha önce defalarca kapatıldı

Heybeliada Ruhban Okula daha önce çeşitli sebeplerle pek çok defa kapatıldı. 1894 Büyük İstanbul depremi ve 1914 Cihan Harbi okulun kapatılma nedenleri arasında bulunmaktadır.

1951 senesinde Adnan Menderes bu okula “Yüksek Okul” Statüsü vererek itibarını artırmış ve Heybeliada’yı saygın bir konuma taşımıştı.

Türkiye; NATO ve ABD’ye yakınlaştıkça okul bir eğitim kurumundan siyasal bir çizgiye doğru evirilmeye başlayacaktı.

1949 yılında ABD’nin baskılarıyla Türk vatandaşlığı verilerek İstanbul Patrikhanesinin başına getirilen Athenegoras, Heybeliada Ruhban Okulu’nu bir siyasi merkeze dönüştürmeye başlayacaktı.

12 Ocak 1971 Özel Okullar Kanunu kapsamında Anayasa Mahkemesi bu okulu kapatır. Başka bir deyişle sanılanın aksine Cumhuriyetin kuruluşunda ya da Lozan’da değil; yakın bir tarihte kapatılarak faaliyetlerine son verilmiştir.

Ordu destekli Nihat Erim hükümeti tüm ulusal ve uluslararası baskılara rağmen okulun yeniden açılmasını engellememiş ve Heybeliada Ruhban Okulunun eğitim faaliyetlerine böylece son verilmişti.

Neden kapatıldı?

1971 yılı Türkiye’nin totaliter bir bürokrasi rejimine sert geçiş yaptığı yıldır. Ülkede sağcı, solcu, mütedeyyin, azınlık ve medya büyük bir baskı çemberine alınır.

1971 senesinde ordu kontrolündeki bürokrasi 1960 Darbesi sonrası verdiği tüm anayasal hakları bir bir geri almaya çalışır. Yüksek Öğretim Kurumları da bundan fazlasıyla nasibini alır.

Bu süreçte kapatılan ve sınırlanan yalnızca Heybeliada Ruhban Okulu değildir; ama onun kapatılma nedenleri diğerlerinden biraz farklıdır; çünkü Heybeliada Ruhban Okulu bu gerekçe ile kapatıldığı iddia edilse de kapatma kararı Askeri Muhtıradan üç ay kadar önce verilmiştir.

Kapatanlar açısından en büyük neden okulun ABD ve Rusya arasında sürekli siyasal müdahalelere açık olması olarak gösterilir. Bir diğer önemli neden devletin kendisine paralel bir eğitim kurumu kabul etmemesi ve bu konuda ülke sathında katı bir siyaset uygulamasıdır.

Yunanistan Lobisi yıllardır baskı yapıyor

Ruhban Okulu’nun açılması için Yunanistan, ABD politikasında uzun süredir güçlü bir propaganda sürdürüyor.

Ayrıca geçtiğimiz haftalarda Bartholomeos, ABD’yi ziyaret ederek Donald Trump ile görüşmesi son derece manidardı.

Bunun yanı sıra Tump hükümetinin içerisinde hatırı sayılır bir Ortodoks bu okulun yeniden açılması için çalışma yapmaktadırlar.

Cumhurbaşkanı Erdoğan okulun açılmasına karşı mı?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan iktidara geldiği ilk günden beri Ruhban Okulunun açılmasına prensipte karşı olmadığını bildirdi.

Lozan Anlaşması, Türkiye'deki azınlıklar ile Yunanistan'daki Türk azınlığın karşılıklı olarak eşit haklara sahip olması prensibine dayanıyor. Oysa Türkiye şu anda Atina’da bir İmam Hatip Okulu açabilir mi, sorusunun cevabını hepimiz tahmin edebiliriz.

Dolayısıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan meseleyi insan hakları çerçevesinden ele alıyor ve kapatılmasının yanlış olduğunu tekraren bildirmişti; ancak aynı insani davranışın Türk azınlıkları için gösterilmesini kırmızıçizgi olarak beyan etmiştir.

 

Neden ABD’de bu açıklama yapıldı?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ruhban Okulu’nun açılması ile ilgili süreçte elinden geleni yapacağını ifade etti.

Bu açıklama o an tesadüfen söylenmiş sözler değildi.

MEB neredeyse son 2 senedir adaya bürokratlar göndererek adanın eğitime yeniden açılması için çalışmalar yapmakta ve bunların raporlarını Cumhurbaşkanına sunduğu biliniyor.

ABD Başkanı Donald Trump’ın son aylarda "ABD'nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası" olarak bilinen CAATSA yaptırımlarını Türkiye’ye karşı kaldırma eğilimi de dikkate alındığında bu açıklama son derece stratejik bir hamle olarak görülmelidir.

Okulun açılması Rusya ile ilişkileri etkiler mi?

Fener Rum Patrikhanesi, Hıristiyan dünyasında "primus inter pares" yani eşitler arasında birinci olarak tanımlanan bir kilisedir.

Siyasi olarak ABD ile yakın politik ilişkiler içerisinde Slav dünyasında ise Ukrayna ile yakın ilişki içerisindedir. Dolayısıyla Patrikhanenin, ABD ile hukuku ve Ukrayna üzerindeki etkisi dikkate alındığında Moskova’nın süreci yakından takip ettiğini ve edeceğini göz önüne almak gerekir.

Moskova Patrikhanesi üzerinden söylem geliştiren Rusya, Fener Rum Patrikhanesi’nin Ukrayna konusundaki tavırlarını daha evvel defalarca sert bir şekilde eleştirmişti. Dolayısıyla ABD’nin Fener Rum Patrikhanesi üzerinden Slav dünyası üzerinde bir hâkimiyet kurma girişimi ve teşebbüsü haliyle Rusya’yı memnun etmeyecektir.

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin okulun yeniden açılması ve Bakanlığa bağlı faaliyet göstermesi konusunda hayli gayretli bir tutum sergiliyor. Günün sonunda iki ucu keskin bir bıçak olarak Türk siyasetinde belirleyici bir karar olabilir.

Ruhban Okulu açılır ve Rusya’ya karşı bir cephe olarak kullanılırsa Türkiye’de bu siyasetten ziyadesiyle etkilenebilir; yaptırımların kaldırılması ve F-35’lerin teslimi bir konularda Türkiye’nin elini kolaylaştırabilir. Ayrıca MEB’in planlı kontrolü de süreci arızasız götürebilir bu noktada belirleyici olan muhtemelen Rusya’nın tutumu olacaktır.

 

 

Diğer Yazıları