Hangi Hristiyanlar Kudüs Yahudiler'e geçsin diyor

Evanjelizm kelime anlamı itibariyle müjdecilik demektir ve Hıristiyanlığın Protestan kolunun bir yorumudur. 19. Asırda ortaya çıkmış ve bugün ABD’nin hem siyaseten hem ekonomik anlamda şu anda en güçlü dini öğretisidir.

Bu öğreti Yahudilik ile Hıristiyanlığı öylesine birleştirmiştir ki bugün Kudüs’ün İsrail’e bırakılmasını bir iman meselesi olarak ele almaktadır.

Peki neden?

Bu sorunun cevabını vermeden önce Hıristiyanların geçmişte Yahudilere Kudüs’te nasıl davrandıklarını ve Müslümanların mazlum bir halk olarak gördükleri Yahudilere muamelesini hatırlayalım.

Hangi Hristiyanlar Kudüs Yahudiler'e geçsin diyor

Müslümanlar asırlarca Yahudileri Hıristiyan fanatiklerden korudu

İslam halifelerinden Hz. Ömer, Kudüs şehrini aldığında kentin Müslümanlar ve Yahudiler için dinen kutsal olduğunu belirterek çıkardığı emanname ile tüm mabetlerin korunacağını ve inançların özgürce yaşayacağını kanunla güvence altına almıştı.

Yahudiler bu emanname sonrası şehre Hz. Ömer ile dönebilmişler ve uzun bir huzur devri geçirmişlerdi; çünkü Hz. Ömer Hıristiyanlara sağladığı bu düsturları Yahudiler için de uygulayacaktı.

Yani Hıristiyanlar, Yahudileri kutsal beldeden sürdüklerinde evvela Hz. Ömer sayesinde dönebilmişlerdi.

Şehir 1099 yılında tekrar düştüğünde ise çok ilginç bir olay yaşanacaktı.

Bu tarihte Haçlılar taarruza başladığında şehirde en az Müslümanlar kadar tedirgin olan kesim Yahudilerdi. Daha önce büyük zulümlerle bu şehirden sürülmüşlerdi ve şehir düşerse yeni bir zulümle karşı karşıya kalacaklarını biliyorlardı.

Müslümanlar yaklaşık bir ay boyunca kahramanca direndiler; ama 15 Temmuz’da şehir düştü.

Şehir düşünce zulüm elbette yalnızca Müslümanlara yönelik değildi. Şehirdeki tüm Yahudiler sinagoglarına toplanarak çocuk, kadın ve yaşlı demeden canlı canlı yakıldı. Ardından Yahudilerin şehre girişi yasaklandı:

“Birçok insan öldürüldü, Yahudileri bir sinagog’a toplayıp ateşe vererek toplu bir şekilde yaktılar.” (İbnü’l-Kalânisî, Târîhu Dımaşk)

Hangi Hristiyanlar Kudüs Yahudiler'e geçsin diyor - Resim : 2

Kudüs özgürleştirilince Yahudiler dönebildi

Kudüs savunmasını komuta eden İbelinli Balian, elçilere haber göndererek Selahaddin ile bizzat görüşmek istediğini bildirdi.

Balian, daha evvel Selahaddin’in eline esir düşmek üzereyken Hıttin Savaş Meydanında kaçmasına izin verilenlerdendi.

Balian bu olaydan sonra Kudüs’ü silahsız olarak ziyaret etmek için Selahaddin Eyyubi’den izin istemiş, Selahaddin sadece bir gün kalıp Kudüs’ten çıkması şartıyla bunu kabul etmişti.

Oysa Balian Kudüs’e geldiğinde şehrin tüm soylularının Hıttin’de Selahaddin tarafından ya öldürüldüğünü ya da esir edildiğini gördü.

Şehir halkı Balian’a kalıp savunmayı komuta etmesini istedi; ama Balian, Frenkler içerisindeki en dürüst soylulardan birisiydi ve Selahaddin Eyyubi’ye şehirde kalmayacağına dair söz vermişti.

Balian, şehirden ayrılmadan önce durumu Selahaddin Eyyubi’ye bildirerek kendisine karşı savaşması ve sözünü bozması için izin istedi. Selahaddin, mütemadiyen yaptığı üzere tüm kurmaylarını çıldırtacak bir karara imza attı. Balian’a gönderdiği cevapta düşmanlarının da şerefli bir şekilde savaşmaya hakkı olduğunu bildirdi ve Balian’ı verdiği sözden azat etti.

Hangi Hristiyanlar Kudüs Yahudiler'e geçsin diyor - Resim : 3

Şimdi Balian, Selahaddin ile Kudüs surları önünde görüşmek istiyordu.

Komutanların tüm itirazlarına rağmen Selahaddin, Balian’ın görüşme teklifini kabul etti. Savaşın kesin üstünlüğü İslam komutanının lehineydi ve istese büyük bir katliamla savaşı bitirebilirdi. Komutanları Selahaddin’in bu tutumuna anlam veremiyordu ve düşmanlarını cesaretlendireceği için karşı çıkıyordu. Hatta bazı subaylar Selahaddin’i fazla yufka yürekli davranmak ve Frenklerin canını kurtarmak için seferi geciktirmeye çalışmakla suçlamaya başladı.

Aslında Balian’ın tehditlerinin hiçbir karşılığı yoktu, Selahaddin seferi çok önceden bitirecek güce sahipti; ama şehirde kan akmasını istemiyordu.

Selahaddin, Balian’ın kutsal yerlere zarar verme tehdidini kendi kurmaylarını ikna etmek için kullandı ve Frenklerin şehirden çok cüzi fidyelerle çıkmasına müsaade etti.

Devlet kasasının neredeyse boşaldığı bu seferde Selahaddin’in bu kararı kurmaylarının itirazları ile karşılansa da Selahaddin Eyyubi ne altın ne de esir yakalamakla ilgileniyordu. Nitekim 2 Ekim 1187 tarihinde İslam ordusu şehre girdiğinde bir tek kişinin burnu dahi kanamamıştı.

Selahaddin Eyyubi’nin tek ilgilendiği biran evvel Müslümanları el- Aksa Camisi’nde toplayarak zafer namazını kılmaktı.  Şam kadısı Muhiddin İbn el-Zeki, sırtında Selahaddin’in giydirdiği siyah hilatle imam olarak minbere çıktığında Selahaddin Eyyubi ömrünü adadığı hayalini gerçekleştirmiş oluyordu.

Bu zafer sonrası Selahaddin Eyyubi intikam peşinde koşmayacak ve Hz. Ömer’in emannamesini aynen tatbik edecekti. Eyyubi’nin bir çağrısı da Yahudileri ilgilendiriyordu; çünkü Sultan, Hıristiyanların koyduğu şehre giriş yasağını kaldırmış ve Yahudilerin Kudüs’e dönüşüne müsaade etmişti.

Hangi Hristiyanlar Kudüs Yahudiler'e geçsin diyor - Resim : 4

Evanjelistler şimdi neden Siyonizm taraftarı oldu?

İkinci Dünya Savaşı sonrası yaşanan Soğuk Savaş’ın bir de dini boyutu vardı. ABD tüm dünyada Komünizme karşı dini bir silah olarak kullanırken Hıristiyanlık öğretisinde Yahudiliği yeniden yorumladı.

Bu noktada bir dinler arası diyalog süreci ile Evanjelistler, Siyonizm ile kendi inançlarını baştan ele aldılar. Yani 1945 senesi sonrası ABD’de aslında yepyeni bir mezhep inşa edildi ve Hıristiyanlıkla Yahudilik birleştirildi.

Elbette Yahudiler bunu benimsemedi; ama çıkarları açısından faydalı gördüler. Peki, ama Hıristiyanlar bu anlayışı nasıl benimsedi?

Evanjelistler Kudüs’ün Yahudilerin elinde kalmasını Tanrı’nın planının bir parçası olarak görüyorlar her şeyden önce.

Eski Ahit’te İbrahim’e, İshak’a ve Yakup’a şu vaadin verildiği inancı bir iman meselesi olarak görüldü;

“Senin soyuna bu toprakları vereceğim.” (Tekvin 12:7)

Bu anlamda Evanjelistlere göre Mesih’in dönüşü için şunlar olmalı;

“Kudüs Yahudilerin olmalıdır.

Süleyman Mabedi yeniden inşa edilmelidir.

İsrail Devleti Arz-ı Mev’ud’u gerçekleştirmelidir.”

Bunlar meydana geldiğinde Armegadon adını verdikleri bir kıyamet kopacak ve Mesih tekrar zuhur edecektir. Ardından “Bin Yıllık Tanrı Krallığı (Millennium)” dönemi başlayacak ve tek bir devlet dünyayı idare edecektir.

Aslında Yahudiler kıyameti koparacak kişilerdir; çünkü Müslümanlar ya da Katolikler bölgede barış getirmek gibi Evanjelistlere sapkın eğilimlere sahiptir. Oysa Siyonizm kaos yaratacağı için Tanrı’yı kıyamete zorlayacaktır.

İşin ilginç kısmı şu ki orada İsrail kıyameti kopartacak deccal olmasına rağmen kutsal bir vazife üstelendiğine inanıldığı için koşulsuz destek verilmek zorunda.

Vatikan ve İslam dünyası bu inanışa kesin bir biçimde karşı çıkar. Bu yüzden Katolik inanca sahip İspanya ve İtalya gibi devletler bu sapkınlığın karşısında bir tavır almaya çalışır.

Korku filminden fırlamış bu senaryonun şu anda tatbik ediliyor olması son derece ilginç. Vatikan kaybettiği siyasi gücü tekrar elde etmek için “Cehennemin Kapılarını” bularak Evanjelistlerin bu inanışını boşa çıkarmaya çalışıyor. Bu konuyla ilgili ne yaptıkları nasıl bir çalışma yürüttükleri muamma.

Günün sonunda aklını kaybetmiş bir dünya düzeninde Filistin’den Suriye’ye çocuklarımızı, sınırlarımızı ve insanlığımızı korumaya çalışıyoruz.

 

Diğer Yazıları