Devlet Bahçeli 'Acilen öneriyoruz' diyerek duyurdu: Çocukla suçun yan yana getirilmesi propagandadır!
MHP lideri Devlet Bahçeli'den 'suça sürüklenen çocuklar'la ilgili dikkat çeken bir açıklama geldi. "Önümüzdeki günler provokasyona açık ve yatkındır, kaos meraklıları var" diyen Bahçeli "Dar ölçekte çocukları suça, suç işlemeye teşvik eden sosyal, ekonomik, psikolojik, hatta maddi temelli hayatın gölgesi altında tıpkı kar gibi eriyen manevi ve moral değerlerdeki endişe veren aşınmanın objektif şekilde analiz ve araştırmasının yapılması aciliyet kesbeden sıcak bir gündem konusudur." dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, son günlerde kamuoyunda sıkça dile getirilen “çocuk tetikçi, çocuk katil, çocuk suçlu, çocuk terörist” gibi tanımlara sert sözlerle tepki gösterdi.
Çocuğun özünde masumiyetin simgesi olduğunu vurgulayan Bahçeli, “Bu kavramlar müstakbelin beşeri varlığını karalamaktır. Çocuk demek gerçek ve geniş manasıyla masumiyet demektir” dedi.
Bahçeli ayrıca, çocukları suça sürükleyen sosyal ve psikolojik faktörlerin bilimsel araştırmalarla incelenmesi gerektiğini belirtti.
“RAHATSIZ EDİCİ TANIMLAR ARTTI”
Bahçeli, son dönemde basında ve siyasi söylemlerde çocuk kavramının suçla yan yana getirildiğini belirterek, “Son günlerde çocuk tetikçi, çocuk katil, çocuk suçlu, çocuk terörist gibi rahatsız edici tanım ve tasvirlere olağan dışı şekilde temas ve tesadüf edilmektedir” dedi.
“SİSTEMLİ PROPAGANDA TAKTİKLERİ DEVREDE”
MHP lideri, çocukla suç kavramının sürekli yan yana kullanılmasının bilinçli bir propaganda taktiği olduğuna işaret ederek şunları söyledi:
“Meselenin can sıkan bir diğer püf noktası çocukla suçun devamlı yana yana getirilerek sistemli ve şiddetli propaganda taktiklerinin kesintisiz devreye sokulmasıdır.”
“ÇOCUK MASUMİYET DEMEKTİR”
Bahçeli, çocuk kavramının özünde masumiyetle özdeş olduğunu vurguladı:
“Bir defa çocuk demek gerçek ve geniş manasıyla masumiyet demektir.”
Ayrıca, yürürlükteki kanunların çocukların hukuki durumunu ayrıntılı şekilde düzenlediğini hatırlatan Bahçeli, “Meriyetteki kanun hükümleri henüz reşit olmayan, fiili ehliyetlerini kullanmaktan hukuken muaf bulunan çocuklarla ilgili düzenlemeleri ayrıntılı şekilde ihtiva etmektedir” ifadelerini kullandı.
“ÇOCUKLARI SUÇA TEŞVİK EDEN NEDENLER ARAŞTIRILMALI”
MHP lideri, çocukları suça iten sosyal, ekonomik ve psikolojik sebeplerin araştırılması gerektiğini belirtti:
“Dar ölçekte çocukları suça, suç işlemeye teşvik eden sosyal, ekonomik, psikolojik, hatta maddi temelli hayatın gölgesi altında tıpkı kar gibi eriyen manevi ve moral değerlerdeki endişe veren aşınmanın objektif şekilde analiz ve araştırmasının yapılması aciliyet kesbeden sıcak bir gündem konusudur.”
İşte MHP lideri Devlet Bahçeli'nin açıklamaları:
"Son günlerde çocuk tetikçi, çocuk katil, çocuk suçlu, çocuk terörist gibi rahatsız edici tanım ve tasvirlere olağan dışı şekilde temas ve tesadüf edilmektedir. Meselenin can sıkan bir diğer püf noktası çocukla suçun devamlı yana yana getirilerek sistemli ve şiddetli propaganda taktiklerinin kesintisiz devreye sokulmasıdır. Bu durum esasen müstakbelin beşeri varlığını bilinçli veya bilinçsiz olarak karalamak, bu çerçevede muhtemel özgüven kayıplarını maskeli kavramlarla temin etmektir.
Bir defa çocuk demek gerçek ve geniş manasıyla masumiyet demektir. Meriyetteki kanun hükümleri henüz reşit olmayan, filli ehliyetlerini kullanmaktan hukuken muaf bulunan çocuklarla ilgili düzenlemeleri ayrıntılı şekilde ihtiva etmektedir.
"MANEVİ DEĞERLERDEKİ ENDİŞE VEREN AŞINMA ACİLEN ANALİZ EDİLMELİ"
Dar ölçekte çocukları suça, suç işlemeye teşvik eden sosyal, ekonomik, psikolojik, hatta maddi temelli hayatın gölgesi altında tıpkı kar gibi eriyen manevi ve moral değerlerdeki endişe veren aşınmanın objektif şekilde analiz ve araştırmasının yapılması aciliyet kesbeden sıcak bir gündem konusudur.
Özellikle bilinmelidir ki, çocuklar geleceğimizdir ve geleceğimizden taviz veremeyeceğimiz gibi tasarruf yapmaya hakkımız da yoktur. Bir çocuğun katil ve teröriste dönüşmesine çanak tutan, bununla birlikte eline silah tutuşturulan kirli ortamın inşasına davetiye çıkaran çok değişkenli süreçlerin kombine ve kompleksiz mücadele stratejisiyle ele alınması mecburiyet ötesi bir ihtiyaçtır.
En başta anne ve babalar olmak suretiyle çocukların yetişmesinde, içinde yaşadığı topluma yararlı, aynı zamanda temiz ahlaklı ve iyi insan olma gayesinin tesisine kadar sorumluluk zincirinde bulunan herkes ülkemizi meşgul eden müessif gelişmeler hakkında dikkatle ve dürüstçe kafa yormalıdır.
Taşkın ve tarifsiz heyecanlardan mütevellit şuursuz münasebetlerin; sevgi ve saygıdan, milli ve manevi değerlerden mahrumiyet çekilmesine neden olan ailevi ve çevresel zafiyetlerin çocukları yalnızlığa ve yozlaşmaya sürükleyeceği tartışmasızdır.
"TUZAKLARA KAPILAN ÇOCUKLARIN ÖLÜMCÜL BİR SİLAHA DÖNÜŞTÜĞÜ MUHAKKAK"
Çocukların istismarı vahim ve yakın bir tehdit olarak karşımızdadır. İç ve dış ihanet bloğu kuvvet toplamak amacıyla uyguladığı geniş cephe stratejisine kullanıma ve kumanda edilmeye müsait çocukları bulup istismar aparatı olarak dahil etmektedir. Organize suç örgütlerinin, sokak çetelerinin, yabancı istihbarat mekanizmalarının telkin, tezgah ve tuzaklarına kapılan çocukların ölümcül bir silaha dönüştüğü muhakkaktır.
Toplumsal şiddet sarmalındaki korku uyandıran artışa eşanlı olarak, sokakların terörize edilmesine yönelik kimi çevrelerin yoğunlaşan istek ve iştahı maalesef çocukluk çağının hassasiyet ve kırılganlığını fırsat görmektedir.
İzmir Balçova'da bir polis karakoluna uzun namlulu silahla saldıran, bu nedenle iradesi, istikbali ve iffeti ele geçirilmiş 16 yaşındaki bir terörist, ayrıca Ankara Pursaklar'da yaşı henüz 15 olan bir şahsın eften püften bir meseleden dolayı işlediği cinayet esasen herkesi ve hepimizi alarma geçirmelidir.
"GÖZÜNÜN YAŞINA BAKILMAMALI"
Çocuktan katil olmayacağı gibi, katil veya teröristin çocuk olarak tavzih ve tevili ise çetin bir yanlıştır. Suç işleyenlerin, bunu azmettirenlerin, ihmal ve kayıtsızlık gösterenlerin gözünün yaşına bakılmamalıdır. Milletimiz olan bitenlerden dolayı derinden kaygılı ve yaralıdır.
Terörsüz Türkiye hedefi istikametinde emin ve cesur adımlarla ilerleyiş kaydederken milli huzur ve asayiş ortamında gedik açmayı planlayan, bu kapsamda yumuşak karın arayan iç ve dış husumet odaklarına hangi sebepten olursa olsun taşeronluk yapan hiç kimseye tahammül gösterilmemelidir.
"KAYBETTİĞİ SİYASİ İTİBAR VE AHLAKI SOKAKLARDA ARAYANLAR VAR"
Önümüzdeki günler her türlü provokasyona açık ve yatkındır. Sivil itaatsizlik çağrısı yapan, yabancı medya organlarına utanmadan Türkiye aleyhine hayatı durdurma beyanatı veren, kaybettiği siyasi itibar ve ahlakı sokakların karanlığında arayan kriz ve kaos meraklıları bu provokasyon ikliminin arayış ve arzusundadır.
İçinden geçilen şu günlerde her düzeyde uyanık olmak, tedbir ve temkin içinde hareket edip dahili ve harici husumet salvolarına siyasi, hukuki ve milli direniş göstermek kaçınılmaz zorunluluktur. Bilhassa (sosyal medya başta olmak üzere) Türkiye düşmanlarının farklı mecralara sızarak içimizden devşirdiği ya da devşirmek için el attığı suçlularla mücadele kıran kırana sürdürülmelidir. Türk milletinin hiçbir ferdi düşman safına giremeyecek, girene de şayet çocuk olsa bile müsamaha gösterilmeyecektir.
Adına suç sarmalı denilen, gittikçe derinleşen suçlar ve artan suçlular; ihtiyaç duyduğumuz yüksek standartlı insan profilinin eğitimini, uğraşlarını, mesailerini yavaşlatıyorsa, engelliyorsa veya ortadan kaldırıyorsa elbette fertlere yönelik yalnızca kriminal bir saldırıdan söz edilemeyecektir.
Bu durumda Türk milletinin bugünü ve geleceğine yönelik büyük bir tehlike ile karşı karşıyayız demektir.
İnsanımızın, çocuklarımızın, ailenin ahlaken ve hukuken korunması için;
Eğitim kurumlarımızın milli ahlakı nesillere kazandırma çabaları;
Sosyal hizmet ve güvenlik kurumlarımızın himaye ve şefkate yönelik icraatları;
Din işlerinden sorumlu birimlerimizin sorunun (sözde) inanç alanını ikame etme gayretleri;
Her seviyedeki yöneticilerimizin imdat bekleyenlere yönelik maddi yardımları ve manevi destekleri her türlü övgüye layıktır.
4 AYAKLI ÇÖZÜM
Giderek yaygınlaşan şiddet sorununun öncelikle dört ayaklı çözüm boyutu olduğu herkesin az veya çok malumudur.
Bunlardan birincisi, suçluyu caydıracak, suçu ve suçluyu ortaya koyacak çalışkan ve fedakâr kolluk boyutu,
İkincisi, işlenen suçları değerlendirip muhataplarını hak ettikleri cezalara çarptıracak olan adalet boyutu,
Üçüncüsü, suç işledikleri kesinleşmiş olanların cezalarını terbiye olduklarından mutmain oluncaya kadar toplumdan tecrit edilecekleri infaz boyutu,
Ve nihayet, suçu tanımlayan; suç, kabahat veya kusurun sınırlarını, hangi suça hangi cezaların nasıl verileceğini belirleyen yasama boyutudur.
Çok yönlü, birbiriyle bütünleşik olan güvenlik, huzur ve adaletin sağlanmasında kolluğun, adalet makamlarının ve infaz kurumlarının görevlerini özveriyle yaptıklarından şüphe duyulmamalıdır. Sayıları artan ve türleri çeşitlenen suç ve suçlulukla mücadelede, bütün mesailerini insanımızın güvenlik ve esenliğini sağlamak üzerine harcayan her insanımıza, bilhassa Adalet ve İçişleri Bakanlığı personeline müteşekkir olmak lazımdır. Bunların devletin kendilerine verdikleri yetki, sorumluluk ve yükümlülükleri özveriyle, bir milli vazife sayarak ifa ettikleri yalın gerçektir.
Eğer kolluğumuzun canı pahasına evlerden, yollardan, hücrelerden birer birer topladıkları eşkıya ve caniler adliye koridorlarında bir vesileyle serbest bırakılacaksa,
Bunu;
"Masumiyet karinesi"
"Delil yetersizliği"
"Şahit eksikliği",
"Kanunlardaki boşluk"
"Adli kontrol şartı" gibi gerekçelerle açıklamak doğal olarak mümkün olmayacaktır."