İsrail basınına göre, İsrail İstihbarat Servisi MOSSAD’ın eski Şefi Meir Dagan’ın adını taşıyan askeri tatbikatın Lübnan sınırında yapılacağı ve İsrail Kuzey Savunma Komutanlığı tarafından komuta edileceği belirtildi.

On binlerce rezerv askerin de katılacağı ve 11 gün sürmesi planlanan son 20 yılın en büyük askeri tatbikatı Meir Dagan'ın hedefinin Hizbullah olduğu kaydedildi.

İsrail’in Yedioth Ahronot gazetesi, İsrailli askeri bir kaynağa dayandırdığı haberinde, “Tatbikatın amacının Güney Lübnan’da Hizbullah’a karşı büyük bir saldırının hazırlığı” olduğu bilgisine yer verdi.

Haberde askeri kaynağın ayrıca tatbikatın bir diğer amacın Hizbullah'ın İsrail sınırından geçişlerini engellemek olduğunu belirttiği kaydedildi.

Tatbikata İsrail ordusuna bağlı hava, kara, deniz kuvvetleri ile istihbarat biriminin katılacağı belirtildi.

İsrail'in eski Hava Kuvvetleri Komutanı Amir Eshel de daha önce yaptığı konuşmada, "İsrail, Suriye içinde son 5 yıl içinde Hizbullah'a ve diğer cephelerdeki gruplara silah taşıyan konvoylara onlarca saldırı düzenledi." diye konuşmuştu. Eshel söz konusu saldırıların 100'e yakın olduğunu ifade etmişti.

İsrailli kaynaklar ve ordunun daha önce yayımladığı birçok raporda, Hava Kuvvetleri'nin Suriye'de Lübnan Hizbullahı'na silah taşıyan konvoyları hedef aldığı kaydedilmişti.

Ayrıca iç savaşın başladığı 2011'den bu yana zaman zaman Suriye ve Golan Tepeleri'nden, topraklarına roket atıldığını ileri süren İsrail, İran destekli Hizbullah güçlerine ve rejime ait askeri noktalara saldırılar düzenliyor.

Özel Kuvvetler Komutanlığını (ÖKK) ele geçirmek isterken şehit astsubay Ömer Halisdemir tarafından vurulan Semih Terzi’nin GATA’ya getirildiğinde cebinde bulunan notun darbeci bir astsubay tarafından alınmak istendiği ortaya çıktı.

Fetullahçı Terör Örgütü’nün Gülhane Askeri Tıp Akademisi’ndeki (GATA) yapılanmasına ilişkin 104 şüpheli hakkında hazırlanan ve Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilen iddianamede çarpıcı detaylar yer aldı.

15 Temmuz gecesi GATA’da yaşananlara ilişkin tanık beyanları arasında bakım ünitesinde görevli hemşire Eda Kural’ın Semih Terzi ile ilgili ifadeleri dikkat çekti.

Aydınlık'tan Cansu Yiğit'in haberine göre, olay günü evde olduğunu ve saat 20.30 sularında nöbetçi hemşire tarafından aranarak göreve çağrıldığını belirten Eda Kural’ın Semih Terzi ile ilgili anlattığı ayrıntı iddianamede şöyle yer aldı:

ALNINDAN ÖPTÜ NOTU ALMAYA ÇALIŞTI

“(Tanık Eda Kural)... Genelkurmay’a saldırı olduğunu, hastaneye gelmelerini söylemesi üzerine GATA’ya geçtiğini, gece saat 00.00’dan sonra hastaneye Semih Terzi’nin geldiğini, yanında sivil giyimli kırmızı tişört giyen birisi olduğunu, Semih Terzi’yi alnından öptüğünü ve cebinden bir kağıt almaya çalıştığını ancak orada bulunan doktor Vedat Yıldırım’ın engel olduğunu ve ona ait şahsi eşyaları bir subaya verdiklerini, daha sonra televizyon izlerken kırmızı tişörtlü kişiyi Ömer Halisdemir’in şehit edilme anında yanlarında bulunan kişi olduğunu ve aynı tişörtü giymiş şekilde görüp tanıdığını, bu kişiyi daha önce GATA’da hiç görmediğini beyan etmiştir.”

NOTU ALMAK İSTEYEN ASTSUBAY ALİ KAPUCU

Eda Kural’ın kırmızı tişörtlü diye tanımladığı kişi olay gecesi Özel Kuvvetler’de Semih Terzi’yi karşılayanlar arasında bulunan eski Deniz Astsubay Kıdemli Başçavuş Ali Kupucu. Kapucu, Kilis’te görevli olmasına rağmen 15 Temmuz’da Özel Kuvvetler’e geldi.

Terzi’nin vurulma anına ilişkin görüntülerde kırmızı tişört giydiği tespit edilen Kapucu, olayların ardından kaçtı. 14 Ocak 2017’de yakalananan Kapucu’nun Özel Kuvvetler davası kapsamında ifadesi alındı.

Kapucu, savunmasında iddiaları reddetti ve olay gecesini şöyle anlattı:

“...Bu sırada karanlık sağ taraftan iki el ateş edildiğini duydum. Semih Terzi yerde ‘ben vuruldum’ dedi. İlk yardım amacıyla yanına gittim. Terzi’ye ateş edilmesi üzerine karşı ateş edildi. Bir kişi bunun üzerine ‘tamam, temiz vuruldu’ dedi, ama kim çıkaramadım. Terzi’yi yukarı çıkardık.

İlk serum takma işlemini ben yaptım. Bu yüzden ben de helikopterle gittim. Kucağımda yatar vaziyette idi. Helikopter içinde Terzi kendinde değildi. Çok acı çekiyordu, can çekişiyordu. İndik helikopter ayrıldı, ambulansa taşıdım. Durumunu sağlık görevlilerine arz ettim. Sonra öldüğünü söylediler. Terzi’nin vefat ettiğini diğerlerine söyledim. Hava aydınlanmaya yakın taksiyle eve gittim.”

EŞYALARI ALBAYA TESLİM EDİLDİ

GATA iddianamesinde Semih Terzi’nin öldüğü sırada üzerinde bulunan eşyalarla ilgili şu tespitler yer aldı:

“Gece saatlerinde menfur darbe girişimine katılmış yaralı Muhammed Tanju Poshor ve Tuğgeneral rütbesi bulunan Semih Terzi hastaneye helikopterle getirilmiştir. Her ikisi de hastanede ölmüşlerdir. Zati eşyaları İsth. Alb. Ömer Serdar Yüksel’e teslim edilmiştir.”

GATA iddianamesinde tanık Eda Kural’ın Terzi’nin cebindeki notla ilgili anlatımları dışında herhangi bir bilgi bulunmazken Terzi’nin eşyalarının teslim edildiği belirtilen Albay Ömer Serdar Yüksel’in Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda görevli olduğu öğrenildi.

Fakıbaba yaptığı açıklamada, bugün yaptığı bir toplantıda bazı medya kuruluşları tarafından kullandığı söylemlerinin çarpıtılarak haberleştirildiğini belirtti.

HABERİN DOĞRU VERİLMESİ LAZIM

Kamuoyunun yanlış bilgilendirilmemesi gerektiğini vurgulayan Fakıbaba, şöyle devam etti:

"Bazı gruplar bakıyorlar hakikaten AK Parti ciddi bir yükselişte, acaba bu yükselişi nasıl engelleriz diye bazı haberleri kendiliğinden üretiyorlar. Bu da beni çok üzüyor. Bir toplantı esnasında samimi söylemlerim oldu. Bu desteklemelerin üretene verilmesi konusunda bazı arkadaşlarımızın istekleri oldu. Ben de az sayıdaki bazı firmaların prim desteklemeleri için sahte faturalar üzerinden devlete zarar verdiğini belirttim. Benden önceki arkadaşların ciddi bir şekilde mücadele ettiğini, benim de aynı kararlılıkla mücadele edeceğimi belirttim. Arkadaşlarımızın mağdur olmayacağını ilettim. Bundan böyle sahte faturayla ilgili devleti zarara uğratanlara yönelik gereğini yapacağımı söyledim. Bu bazı haberlerle çok yanlış yöne çekilmiştir. Sanki 'Benden önceki arkadaşlar. Yolsuzluk yapıyor, AK Parti yolsuzluk yapıyor'. Bu gerçekten üzücü bir olaydır, haberin doğru verilmesi lazım. Bu basın etiğine uygun değildir. Sözlerim tekrar gözden geçirildiğinde böyle sözler söylemediğim anlaşılıyor."

ERKEKLERSE BİR DAHA DÜZENLESİNLER

Sahte fatura düzenleyenlere yönelik Bakanlığın kararlı mücadelesini sürdüreceğine dikkati çeken Fakıbaba, "Kastım sahte fatura düzenleyen az sayıdaki firmayla ilgili mücadelemdir. Şunu söyledim, 'Erkekse bu firmalar bir daha sahte fatura düzenlesinler, ben onlarla gerekli mücadeleyi yapacağım' dedim. Yine aynı sözümün de üzerindeyim. Benden önceki bakan arkadaşım da aynı şekilde mücadele etmiştir. Ben de aynı şekilde bu mücadeleyi kararlılıkla devam ettireceğim." dedi.

Beraberinde İnsan Hakları Komisyonu Başkan Yardımcıları Konya Milletvekili Hüsnüye Erdoğan, 24.Dönem Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi, Harun Armağan ile TBMM Çevre Komisyonu Başkanı Cihan Pektaş, AK Parti Gümüşhane Milletvekili Hacı Osman Akgül, Trabzon Milletvekili Ayşe Sula Köseoğlu, İl Başkanı Celalettin Köse ve ilgililerle şehit öğretmen Yılmaz’ın Torul ilçesine bağlı Demirkapı köyündeki ailesini ziyaret eden Kan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın taziyelerini ve bayram tebriklerini anne Gülay ve baba Hamit Yılmaz'a iletti.

Yılmaz ailesiyle bayramlaşan heyet Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından hediye olarak gönderilen kalemi şehit öğretmenin annesi Gülay Yılmaz'a takdim etti. AK Parti İnsan Hakları Komisyonu adına da şehit ailesine Türk bayrağı ve Kuran-ı Kerim hediye edildi.

Aile ziyaretinin ardından şehit öğretmenin aile kabristanındaki mezarını ziyaret eden heyette bulunan İnsan Hakları Komisyonu Başkan Yardımcısı ve Konya Milletvekili Hüsnüye Erdoğan tarafından Kuran-ı Kerim okundu, dua edildi.

Ziyarette konuşan Kavakçı Kan, Necmettin öğretmen gibi bölücü terör örgütü PKK tarafından şehit edilen Aybüke öğretmenin ailesini de İzmir’de ziyaret ettiklerini belirterek, “Şehidimiz inşallah bizlerden haberdar, biliyor. Rabbim şehadetini kabul eylesin. Allah sizlere hayırlı, uzun ömürler versin. Allah sizlerden razı olsun. Necmettin öğretmen sizin evladınızdı ancak şimdi hepimizin, 80 milyon insanın evladı. Sizlere müteşekkiriz. Hakkınızı nasıl öderiz, mümkün değil” dedi.