BAY, BAY BAY, VAY VAY, VAH VAH…

Prof. Dr. B. Zakir Avşar

Prof. Dr. B. Zakir Avşar

Seçim geride kaldı.

Çok şükür.

Türkiye aşırı gerilmişti.

O kadar uçuk kaçık, gerçek dışı, kara propaganda, dezenformasyon, yalan, iftira, küfür, hakaret dolu idi idi ki süreç, toplumun bütün kesimleri üzerlerindeki gerginliği atmak için daha epey bir zaman geçmesini bekleyecek…

İlk kavga altılı masa paydaşları arasında ortaya çıktı.

Meral Akşener Kılıçdaroğlu’nun adaylığını önlemek için “kazanacak aday”, “kazanamayacak aday” parantezlerini açtı, CHP, Meral Akşener’i “ikna” etmek için masa paydaşlarına parlamento yolunu açmakla kalmadı, trollerini de devreye soktu; masadan kalktığında da, döndüğünde de inanılmaz linçlere maruz bıraktı…

Birileri çıktı, “iktidar değişmez ise bu yaşayacağımız son seçim olur, kadınlar sokağa çıkamaz, özgürce giyinemez…” dedi, birileri çıktı “Bu dinlediğiniz son konser olur…” dedi…

Adaylıktan vazgeçiremedikleri kişiye yönelik yalan, iftira dolu kasetler devreye girdi, siyaset ve bürokratik sahnede yer alan isimlerle ilgili kriminal tiplerin “itiraf” adlı iftira ve isnatlarını havi videolar sosyal medya üzerinden paylaşıldı…

PKK/Kandil/HDP/YSP/TİP gibi yapılarla ilişkileri perdelemek için HÜDAPAR üzerinden akla hayale gelmedik dezenformasyon senaryoları yazıldı…

CHP iki aşamalı bir seçim kampanyası uyguladı.

İlk kez oy kullanacak gençlerin hepsini kendilerine oy verecek kabulü ile hareket etti. Onların milli ve manevi değerlerini ıskaladı, hepsini tek tip kabul etti; “kalp işareti” ile, “sevgi dili” ile yüklü ama kendi içinde inanılmaz bir savaş ile yol almaya çalıştı.

İkinci aşamada yani 14 Mayıs’ta netice alamayınca Ümit Özdağ ile işbirliği içinde dilini değiştirdi, kalp işaretleri gitti, tehdit ve kavga dili ortaya çıktı…

Şimdi yorgan gitti ama kavganın devam ettiği yerler var.

Millet ittifakının iki büyük partisi içinde genel başkanlar ve liderlik pozisyonları sorgulanıyor. Özellikle CHP’de Kemal Kılıçdaroğlu’nun  zor ve zorlu günleri yeni başlıyor…

İstifa çağrıları boğulmak istense de tabanda büyük bir hayal kırıklığı ve bunu telafi için de birilerinin sorumluluk üstlenmesi arzusu artık yüksek sesli dillendiriliyor…

Denilebilir ki, mümkün mü, böyle bir istifa gelir mi?

Direnç açık. Gelse ilk 24 saat içinde gelirdi. Gelmedi. Her geçen vakit bunu biraz daha güçleştiriyor.

Demek oluyor ki Sayın Kılıçdaroğlu başarısızlığı kabul etmiyor, üzerine almıyor.

Ancak gerçekler acıdır.

Güneş balçıkla sıvanmaz.

CHP,  600 milletvekili olan TBMM’de 130 milletvekili ile temsil ediliyor ve bu CHP tarihinde sayısal ve oransal olarak en aza tekabül ediyor. CHP, içine beş partiyi dahil ederek seçime girmiş, yüzde 25 oy almış, tek başına girdiğinde de aynı sonuçlara ulaşıyormuş.

Burada nasıl bir başarı söz konusu olabilir ki?

Diğer yandan, 2014, 2018, 2023 Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçları hep aynı… Muhalefet hep yüzde 47’lerde kalmış, Tayyip Bey yüzde 52 küsur ile seçilmiş.

Bu seçimde karşısında tek aday kalınca böyle bir neticeye ulaşmış.

Ama bu CHP’nin hanesine yazılacak bir oran değil ki…

Kısacası, Kemal Kılıçdaroğlu, “Bay Kemal” ile başlayan siyasal konumunu seçim sürecinde “Bay Bay Kemal”e evriltmiş idi.

Israrı ile “Vay Vay Kemal” pozisyonu ortaya çıktı.

Mamafih bunun da beteri var: “Vah Vah Kemal”…

Yakışır mı, bunca yıllık siyasi deneyime yakışmaz bir son olur.

Kaybetmeyi kabul etmek, gereğini yapmak şu aşamada kendisine yakışan olacaktır…

Diğer Yazıları