Avrupa'da sokak eylemleri başlayacak

Terör Operasyonları; kazanan ya da kaybeden denkleminde değerlendirilmez. Kıstas, daha çok başarı veya başarısızlıktır.

Operasyon icrasından sonra hedef teröristler ya yakalanır, ya etkisiz hale getirilir ya da kaçar. Her üç durum da değişik girdilere göre farklı oranda başarı olarak ele alınır. Başarısız terör operasyonundan bahsetmek için bu üç kriteri yerine getirememiş ve kullandığınız fiziki unsurun büyük kısmını kaybederek operasyon başında deklere ettiğiniz hedefe varamadan ricat etmiş olmanız gerekir.

Ordumuz Suriye’de icra ettiği sınır ötesi terör operasyonunda yakalama ve etkisiz kılma başarısının yanı sıra; sivil hassasiyeti, orantılı güç, psikolojik harbe karşı koyma konularında da eşitlerine örnek performans sergiliyor.

Operasyonu atalete uğratmak için kendilerinin hala etkili ve yetkili olduğunu zanneden Kıta Avrupası ülkelerden terör sevici seslerin yükselmesi şaşırtıcı değil, sömürgeci genli altın hırsızlarının arkasında ordusu olmayan para birimlerinin gücüne güvenerek yaptıkları çıkışlar batılı olmadan aydın ve modern olunabileceğini gösteren Türklerin akıl dolu cevapları karşısında eriyip gidiyor.

Amerikan kültürü pragmatizme dayanır. Faydasına olan her duruma göre tavır almaktaki ustalığıyla ‘’win win’’ deyimini şiar edinmiş ABD; Suriye’deki politikasını bir gecede çıkarlarına göre değiştirme başarısını gösterdi. İhtiyar Avrupa’ysa hala şatoda yaşayan şövalye mantığıyla söylediği her şeyin talimat olarak algılanacağı Türkiye hayalleriyle konuşup duruyor; kemikleri paslı zırhı sayesinde ayakta duran AB bugün yarın çark etmek ve Türkiye’yi desteklemek zorunda kalacak. Hala içlerinde yaşayan birkaç eski tüfek fırsat verilen platformlarda: ASALA hatasını ve ORLY HAVALİMANI SALDIRISINI hatırlatarak terörün namlusunun er geç sahibine de döneceğini haykırıyor. Biz İmam-ı Rabbani’nin sözüyle uyaralım, ister dinler ister dinlemezler: ‘’Hata Rahmani, hata da ısrar şeytanidir’’

Avrupa kentlerinde beslenip barınan PKK, DHKP-C, MLKP gibi örgütler özellikle Kobani Türk Ordusu’nca alındıktan sonra sokak eylemlerine başlayacak. Avrupa’yı yakıp yıkacak potansiyeli olan bu terörist gruplar yalnız bırakılmalarının ve kandırılmalarının hesabını Avrupa’dan soracaklar. Buna bir de PYD/YPG saflarına katılmış, Türk Ordusu önünden kaçıp ülkesine dönen Avrupalı anarko marksistlerde eklenince vay Avrupa’nın haline. İyisi mi gelin bizimle iyi geçinin belki bir tezkerede sizin için çıkarıp Paris’e, Berlin’e, Londra’ya, Madrid’e, Roma’ya, Brüksel’e, Amsterdam’a, Atina’ya ‘’takviye çevik kuvvet’’ yollarız.

Kıbrıs Muhtarımızsa kendisine emanet ettiğimiz küçücük adacığı yönetmeyi beceremeden boyundan büyük işlere giriyor. Adadaki İngiliz AGATUR ve DİKELYA üslerinden senelerdir yükselen: ’’Kıbrıslı Türk veya Rum yok, Kıbrıslı var’’ kirli söyleminin yarattığı psikolojik alt yapının deli cesaretiyle dışa vurumu olarak değerlendirdiğimiz sözleri ileride başına büyük işler açacak potansiyele sahip. Suriye’deki operasyona karşı dünya kamuoyunda yükselen seslere kulak vererek yağmacı zihniyetle sözde yaptırım ve kınamalarla köşeye sıkışmış Türkiye hayaliyle adada defacto bir durum yaratmaya çalışmak pimi çekilmiş el bombasının üzerine oturmak gibidir, biri gelir seni o koltuktan kaldırır, o bomba da…

Yemi bizden yiyip yumurtayı başka yere yapmayacaksın: Yavru Vatan’daki soydaşlarımızın Dr. Fazıl KÜÇÜK ve Rauf DENKTAŞ çizgisinde kalmalarını temenni ediyoruz. Türk, kanla aldığı yeri, lafla vermez.