Siyasetin finansmanı, kamu harcamaları ve İmamoğlu'nun Karadeniz gezisi

Yıllardır tartışıyoruz, siyasetin finansmanı konusunda bir standart oluşturulmasını, açıklık, şeffaflık ve hesap verebilirlik ölçütlerinin getirilmesini, şaibeli kaynakların önüne geçilmesini, toplumun önündeki insanlar olan siyasetçilerin etik standartları en yüksek kişiler olarak örnek olmalarını…

Yine yıllardır konuşuyoruz, arzu ediyoruz kamu harcamalarında savurganlığın olmamasını, kamu görevlilerinin keyfi bir şekilde milletin vergilerinden oluşan kaynakları saçıp savurmamalarını, olabildiğince özenli kullanmalarını, yine bu noktada hesap verebilirliğin ve denetimin önemini…

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu bayramın ikinci günü başlayan bir Karadeniz gezisi yaptı. Yanında pek çok basın mensubunu alarak çıktığı bu gezi kamuoyu gündemine bazı isimler nedeniyle girdi.

Ancak meselenin esas ıskalanan kısmı isimler değil, gezinin mahiyeti, İBB Başkanı’nın görev alanı ve bölgesi ile ilgili olup olmadığı, finansmanı gibi konular olmalı iken çok dar bir ideolojik kamplaşma ile sınırlı kaldı.

CHP’ye ve Sayın İmamoğlu’na bu güne kadar açıkça destek veren kamuoyunca bilindik isimler konuya yalnızca karşı kamptan gördükleri isimleri niye yanına aldığına odaklandılar ve karşı çıktılar…

Geziye katılan isimlerden Gazeteci Sayın Özlem Gürses’in şu açıklamalarını konu alan haber aslında benim ilk günden itibaren sorgulanmasını arzuladığım hususları bir kez daha ele almamı zorunlu kıldı…

“Ekrem İmamoğlu'nun, Karadeniz gezisine katılan muhalif gazeteci Özlem Gürses, YouTube kanalında gezinin masraflarının İBB bütçesi tarafından karşılandığını ifade etti.

Gürses, şunları söyledi: "Biz bu otobüslerin ve yemeklerin finansının nasıl karşılandığını sorduk. Dedi ki Sayın İmamoğlu ve Murat Ongun; içinde bulunduğumuz bu otobüs, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin bütün masraflarını karşıladığı başkana tahsisli otobüs.

'Diğer masraflar nasıl karşılanıyor? Kuru fasulye pilav yedik mesela. Bunun parasını kim ödedi?' diye sorduk.

Ekrem Bey dedi ki; "Ben Türkiye'nin neresine gidersem gideyim. Benim bir rütbem var, unvanım var. Bu da İBB Başkanı unvanı. Dolayısıyla ben İstanbul'un belediye başkanı olarak bu gezileri yapıyorum. Gezinin bütün finansmanı da büyükşehir belediyesi bütçesinden karşılanıyor... (https://www.superhaber.com/ozlem-gurses-ekrem-bey-gezinin-finansmaninin-ibb-butcesinden-karsilandigini-soyledi-video-395308)”

Karadeniz bölgemiz şayet İstanbul Büyükşehir Belediyesi sınırları içinde olsa ve Sayın İmamoğlu’nun görev alanı içinde kalsa idi açıklamalarını belli ölçülerde makul bulabilir ve şunu diyebilirdik, “Yaptığı çalışmaları kamuoyu ile paylaşması gereken bir kişinin elbette bu neviden tasarrufları kamu yararı içindedir…”

Ancak, kendisinin köken itibariyle Trabzonlu olması, Trabzon’da aile fertlerinin bulunması ve onlarla bayramlaşma isteği gibi hususlar İBB Büyükşehir Başkanı bile olsa kendisi ve ailesi arasındaki bir konudur.

Elbette kamuoyuna mal olmuş bir kişi olması nedeniyle Trabzon kamuoyunca da, diğer vilayetlere seyahatinde de ilgi görmesi normaldir.

Ancak tamamıyla özel nedenlerle olan bu seyahatin tüm masraflarının da kendisi tarafından karşılanması gerekir.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi hizmetleri için oluşturulan kamusal kaynakların herhangi bir nedenle kişisel arzu ve istekler için, özel ilişkiler maksadıyla kullanılması kanaatimce ne hukuki, ne de etiktir. Hiçbir ideolojik bakış açısıyla da bunu görmezden gelmek, yok saymak veya bir makuliyet atfetmek mümkün değildir.

Konu ile ilgili olarak Sayın İmamoğlu’na düşen ilk iş şayet gerçekten İBB Bütçesinden böyle bir şey yapmış ise, derhal tazmin etmek ve kamuoyundan özür dilemektir.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Cumhurbaşkanlığı vazifesini deruhte etmeyi arzu eden bir kişinin, böylesi netameli konularla işi olmamalıdır.

CHP’nin de ülkenin Cumhurbaşkanı’nı görevi gereği yapmış olduğu zaruri harcamalarda bile tenkit ederken hiç üzerine vazife olmayan, açıkça kamu zararı doğuran, kamu kaynaklarının usulüne uygun kullanılmadığı görülen bu hususta acilen bir tedbir geliştirmesi ve kamuoyuna bilgi vermesi şarttır.

Ergün Göknel’in İSKİ Skandalı kadar önemli bir durum ortaya çıkmıştır. Bu konuda CHP “Kol kırılır yen içinde” tavır ve tutumunu benimseyemez.

Tüm yazılarını göster