Seçimler yaklaşırken...

Seçimlere çok az bir süre kaldı. Yurt dışı oy verme süreci başladı. Biz de oylarımızı kullandık. Hayırlı olsun.


Gittiğim yerlerde, karşılaştığım Türk veya yabancı pek çok insanın ortak merakı seçim sonuçları nasıl gerçekleşir? Medyanın etkisiyle midir, muhalefetin performasının yüksekliğinden midir, yayınlanan kamuoyu yoklamalarının yönlendirmesiyle midir, onaltı yıllık iktidarın oloğan şartlar altında böyle bir seçimle görevi devretmesi gerektiğine dair bir kanaatten midir bilemiyorum ama yoğunlukla bir ikinci tur beklentisi var.

Ben ikinci turu göremiyorum. İş ilk turda biter ve Tayyip Erdoğan ilk turda seçilir, TBMM çoğunluğu da Cumhur ittifakının olur, diye görüş belirttiğimde pekçok insan bu konuyu biraz daha açmamı istiyor.


Evet, kanaatim böyle.
Yapılan kamuoyu yoklamalarının önemli bir kısmının sipariş üzerine masa başında hazırlanmış,gerçeklerle ve bilimle alakası olmayan, yönlendirme amaçlı propaganda materyalleri olduğunu daha önce belirtmiştim. Dolayısıyla bu konudaki argümanları bir kenara bırakıyorum.


Medya seçimlere her zaman olduğu gibi yüksek bir ilgi gösteriyor. Doğaldır. Muhalefet de ülke
sathında ve yurt dışında oldukça büyük bir enerji ile çok tempolu bir kampanya süreci yürütüyor.
Bunun da etkisi büyük.

Ancak, burada bir husus var, gözden kaçıyor. CHP ve Muharrem İnce görünür oldukça, etkisi arttıkça İYİ Parti ve diğer millet ittifakı bileşenlerinin görünümü zayıflıyor, destekleri düşüyor, veya İYİ Parti etkili bir süreç izlerse bu kez CHP ve diğerlerinin etkisi azalıyor. Yani ortada belli bir oy tabanı var ve esasında bu iki parti arasında geziyor. Kampanyaları dışarıdan yeni oylar temin etmeye değil, birbirlerine gidecek oyların yönünü belirlemeye yarıyor. Şu anda görünüm CHP ve Muharrem İnce’den yana…

Bu da bir tesadüf değil. Sayın Kılıçdaroğlu oyunu kendi partisi açısından fevkalade güzel kurdu ve sürdürüyor. Önce onbeş milletvekili desteği ile partisisinden İYİ Parti’ye kayacak oyları frenledi. Muharrem İnce hamlesi ile de daha önce gidenleri veya parti ile ilişkileri artık zayıflayanları bir kez daha toparladı. Bir miktar MHP, önemli ölçüde de CHP oylarından kendisine siyaset skalasında yer bulmaya uğraşan İYİ Parti sadece kendisine MHP’den gelebilecek oylarla başbaşa kaldı.


MHP ise, tabanı ile biraz daha iyi irtibat kurmak zorunda. Doğrularını bile anlatamayan bir
iletişimsizlik ortamı Partisinden başka hiçbir yere hiçbir şartta oy vermeyecek olan inançlı tabanını dahi yoruyor. Sadece Devlet Bahçeli’nin çalışmalarıyla, çabalarıyla bu işi toparlamak kolay değil. Ancak geçmişte de dedim, yine diyorum; İYİ Parti MHP’yi eritmiş, bitirmiş değil. İYİ Parti içinde bulunan pek çok MHP kökenli insan zaten parti bağını 2002 seçimlerinden başlamak üzere koparmış ve başka yerlere gitmişlerdi. Hal böyle iken, kamuoyu yoklamalarıyla MHP’nin oyunu aşağılarda göstermek çok mantıklı bir iş değil. Kamuoyu araştırmacılarının en fazla mahcup olacakları hususlardan birisi de seçim sonunda bu olacak.

HDP konusuna gelince, barajı CHP desteğine rağmen aşabileceğini düşünmüyorum. Hayatlarını terörle içiçe yaşamak istemeyen bölge insanının sesine kulak vermeden yapılan her yorum boştur. HDP’nin yükseliş döneminde bölgeden PKK’ye katılımlar o kadar yüksekti ki, şimdi ise çözülme aynı trendde. Bakın son bir ayda örgütten kaçabilip teslim olan terörist sayısı yüzün üzerinde. Kaçabilen diyorum, yoksa önleri açılsa orada bir tane bile elemanları kalmayacak. Fırat Kalkanı, Zeytindalı Harekatı, şimdi de Kandil’le irtibatı kesmek ve Kandil’i yoketmek üzere sürdürülen harekat ile birlikte örgüt Türkiye’de faaliyet gösterebilme kabiliyetini büyük ölçüde yitirmiştir. Silahların korkusu ve deşheti olmadan hangi sağduyu sahibi doğu ve güneydoğu insanı gidip terör örgütüne siyasi destek verecek?


Kısacası, ilk turda hem Cumhur ittifakının çoğunluğu mümkün olacak, hem de Tayyip Erdoğan
seçilecek. Benim düşüncem budur. Milletimize hayırlı olsun.

Tüm yazılarını göster