"Pantene Yıldızı Parlayanlar"dan Melisa Şenolsun!

Bu yıl 44’üncüsü düzenlenecek Türkiye’nin en prestijli ödül töreni Pantene Altın Kelebek Ödülleri’nin hazırlıkları başladı. Müzik ve televizyon dünyasının yıldızlarının Hürriyet okurlarının oylarıyla belirleneceği büyük gece öncesinde, “Pantene Yıldızı Parlayanlar” ödülünün sahipleri belirlendi. Sergiledikleri başarılı performanslarıyla, güçleriyle ve yetenekleriyle geçtiğimiz yılın en dikkat çeken isimleri arasında yer alan Melisa Şenolsun, Hazal Filiz Küçükköse ve Miray Daner, bu yılki törende sahneye Pantene Altın Kelebek’in parlayan yıldızları olarak çıkacak.

Hürriyet Gazetesi yazarı Sinem Vural, Melisa Şenolsun ile ödül heyecanını ve tören hazırlıklarını konuştu.

Bu sene Pantene Altın Kelebek Yıldızı Parlayanlar’dan biri de sizsiniz. Ödül haberini nerede, ne şekilde aldınız?

Menajerimle yolda yürürken aldım haberi. Hiç beklemediğim bir andı. Hem çok sevindim hem de çok gurur duydum. O anı tekrar tekrar hatırlamak bile beni mutlu ediyor bugün.

Pantene Yıldızı Parlayanlar ödülünün geçtiğimiz senelerde kazananların kariyerlerine önemli etkileri oldu. Siz kariyerinize nasıl etki edeceğini düşünüyorsunuz?

Tabii ki böyle bir ödülün bana katacağı değerleri çok kıymetli. Altın Kelebek uzun yıllardır Türkiye’nin her kesimi tarafından takip edilen, takdir edilen ve marka olmuş bir ödül töreni. Bugün ve geçmişte bu ödül töreninin içinde yer almış her kategoriden sanatçı, oyuncu, yaratıcı insanların CV’lerine değer katmış, popülerliklerini desteklemiş. Bu ödülü kazanmak beni de onore etti, özel olduğumu hissettirdi. Bunun gururu ve mutluluğunu yaşıyorum.

HAZIRLIKLAR BAŞLADI HEYECAN DOLUYUM

Törende önemli bir rolünüz var. Hazırlıklara başladınız mı?

Son dönemde sürekli bu töreni düşünüyorum, planlar yapıyorum. Öncelik sıralamamın en tepesinde bu ödül töreni var. Şu sıralar hazırlıklarım başladı ve heyecan doluyum.

Pantene bu yıl mucizelerden bahsediyor. Törende sizin mucizeniz ne olacak?

Benim mucizem; bu yaşıma kadar kazandıklarım, kaybettiklerim, edindiklerim, anlarım, anılarım... O gece de benim mucizelerimin özel bir parçası olacak.

Pantene Yıldızı Parlayanlar ödülünün bu yılki diğer kazananları Hazal Filiz Küçükköse ve Miray Daner ile reklam çekimlerinde birlikteydiniz. Nasıldı onlarla çalışmak?

Çok keyifli ve uyumlu çalıştık. Yönetmenimiz Marco Pinesi ve yine onun ekibinden görüntü yönetmenimizin kreatif çalışmaları sayesinde alışılmışın dışında bir çekim yaptık. Yoğun, planlı ve güzel bir çekim oldu. Çok profesyonel ve çok keyifli bir ekip vardı.

TÜM DÜNYAYI GEZMEK İSTİYORUM

Yoğun bir yıl geçirdiniz. Geçtiğimiz seneyi nasıl özetlersiniz? Hem iş, hem tatil hem de seyahat anlamında...

Geçtiğimiz sezon ve bu yılın ilk yarısı her anlamda çok yoğundu. Özellikle son dizi projemi çekerken aynı anda tiyatro ve reklam çekimlerim de vardı. Çok koşturmalı ve planlı olmam gereken bir dönemdi. Aynı zamanda çok da verimli, öğretici ve keyifliydi. Her fırsatta dinlendim ve egzotik tatiller yaptım.

Dünyayı gezmeyi çok sevdiğinizi söylemişsiniz. Bu yıl önünüze birden çok fırsat çıktı. İş için gittiğiniz yerlerde bile boş durmadığınızı duydum. Neler yaptınız?

Evet, yeni kültürler, yeni hayatlar görmeyi, deneyimlemeyi çok seviyorum. Gidebildiğim kadar çok ülkeye gitmek, tüm dünyayı gezmek istiyorum. Gittiğim yerlerin doğasını keşfetmek en sevdiğim aktivite. Yeme-içme kültürleri de çok ilgimi çekiyor. Bir projede yer almıyorsam zamanımı kendim yönetebiliyorum ve bu anları seyahatle değerlendirmek beni tazeliyor, donatıyor.

"BABAM" DERDİ OLAN NAİF BİR FİLM

Bu yıl tiyatro devam edecek mi? Yeni projeler var mı?

Erdal Beşikçioğlu’nun yönettiği “Tüy Kalemler” oyununu bu ay tekrar sahnelemeye başlıyoruz. Yazın Gelibolu’da Nihat Durak’ın yönettiği, Çetin Tekindor ile birlikte rol alma fırsatı yakaladığım “Babam” filmini çektik. Benim ilk sinema filmimdi. Bu filmin çok özel bir yeri var benim için. Umarım siz de beğenirsiniz. Derdi, hatta dertleri olan, naif bir film olduğunu düşünüyorum.

İlk tiyatro oyununuzda Erdal Beşikçoğlu, ilk sinema filminizde Çetin Tekindor’la birlikte yer aldınız. Nasıl bir deneyim kattı size bu iki proje?

Bu fırsatları yakaladığım için çok şanslı hissediyorum. Her anı en iyi şekilde değerlendirmeye ve onlardan çok değerli ve önemli tecrübeler edinmeye çalıştım.

İYİLİK PERİSİ

İlk sinema filminiz “Babam” nasıl bir yapım oldu?
Çetin Tekindor’un oynadığı karakterin ismi Yusuf. Oğlunun ismi Arif, benim oynadığım karakterin ismi de Feride.
Bu üç karakterin yolları kesişiyor. Yusuf eşini kaybediyor. Oğlu zihinsel engelli. Ve bugüne kadar oğluyla hiç iletişim kurmamış.
Feride ise atanamamış bir öğretmen. İnanılmaz naif, sorumluluk sahibi, dürüst bir kız. İyilik perisi gibi. Annesinden sonra Arif’e yargısız yaklaşan ilk ve tek insan Feride oluyor. Ve Arif, Feride’yle beraber değişmeye, adapte olmaya, insanlarla ilişki kurmaya başlıyor.

Role nasıl hazırlandınız?

Feride benim daha önce hiç oynamadığım bir karakter. Katman katman bir roldü.
Çok zorlandım. Çünkü çok kolay gözüken sahnelerde bile kızın çok farklı bir renk tonu ve çok farklı bir enerjisi var, onu tutturmak çok zordu.
Ama çok benimsedim onu. Yaraları olan, bunu göstermemeye çalışan, çok naif bir kız aslında. O yüzden çok sevdim.
Çekimlerde zihinsel engelli bir çocukla bağ kurmam gerektiği için Arif karakterini canlandıran Berker Güven’le ön hazırlık sürecinde ZİÇEV’de zihinsel engelli çocuklarla ve öğretmenleriyle vakit geçirdik. Benim için çok farklı bir deneyimdi.

İsrailli Bakana 4 fotoğrafla tokat gibi yanıt! Jandarma her yerde şüphelileri arıyor! Marta Koyu kimlere neden ve nasıl veriliyor?
Sonraki Haber