Hıdrellez’in gizli ritüelleri ve toprağın diriliş efsanesi

Nisan Yağmuru: Soğuk Damlaların Sıcak Bereketi! Hıdrellez’in Gizli Ritüelleri ve Toprağın Diriliş Efsanesi…

 

Bugünlerde şemsiyelerimiz sırtımızda, montlarımız üzerimizde... Caddelerde koştururken bir anlık güneşe aldanıp çıkardığımız kazaklar, yağmur bulutlarıyla birlikte geri dönüyor. Pencere kenarında içimizi ısıtan kahvelerimizle izliyoruz Nisan’ın o “nazlı” yağmurlarını. Belki bizi üşütüyor, belki trafiği aksatıyor ama bir gerçek var: Bu yağmurlar, Anadolu’nun kadim bir dostu. Gelin, ıslanan ayakkabılarımızın ve sırılsıklam saçlarımızın ardındaki hikâyeye kulak verelim.

"Şemsiye Devrilse Bereket Yağar"

Nisan yağmurları, dedelerimizin tabiriyle rahmet” İşte tam da bu yüzden, Anadolu’da yağan her damlanın altında bir anlam gizli. “Mart kapıdan baktırır, Nisan çiçek açtırır” derken, aslında toprağın kış uykusundan uyanışını anlatıyor atalarımız. Peki bu yağmurlar neden bu kadar kıymetli? Cevap basit: Çünkü Nisan, toprağa hayat üflerken, insana da umut veriyor.

Üşüten Damlaların Tarımdaki Dansı

Şehirde bizi üşüten bu yağmurlar, kırsalda bir kutlama sebebi. Çiftçinin tarlasına düşen her damla, buğdayın boy vermesi, meyve ağaçlarının tomurcuklanması demek. Anadolu’nun halk takvimine göre Nisan, “ekmek teknesi”ni dolduran ay. Atasözleri de boşuna demiyor: Nisan yağar sap olur, Mayıs yağar çeç (harman) olur.” Yani bu yağmurlar, soframıza gelen ekmeğin ilk adımı. Belki de bu yüzden, köyde yağmur duasına çıkılırken, şehirde otobüs durağında sızlanıyoruz!

Şifa mı, Üşütme mi?

Nisan yağmuru denince akla gelen bir diğer gelenek: Şifalı su inancı. Dedelerimiz, ninelerimiz bu yağmuru özenle toplar, nisan tası denilen kaplarda saklardı. Bu suyun cilde iyi geldiğine, hatta çocukları hastalıklardan koruduğuna inanılırdı. Peki biz ne yapıyoruz? Yağmurda ıslanınca hemen ılık bir çorba içip battaniyeye sarılıyoruz. Belki de atalarımızdan miras şifayı kaçırıyoruz! (Not: Doktorunuza danışmadan denemeyin! Hele de havası kirli kentlerde sakın ha!)

Edebiyatın Romantik Damlaları

Nisan yağmuru sadece tarlaları değil, şairlerin de kalemini beslemiş. Divan edebiyatında “ebr-i nisan” (Nisan bulutu) diye anılan bu yağmurlar, şiirlerde aşkın sembolü olmuş. Günümüzdeyse, yağmur altında ıslanan bir sevgili heykeline dönüşsek de, aslında her damla bir hikâye. Belki de bu yüzden, yağmurda yürümeyi sevenler “melankoli tutkunu” diye adlandırılır.

Hıdrellez’e Giden Yol

Nisan’ın sonlarına doğru, Hıdrellez hazırlıkları başlar. 6 Mayıs’ta Hızır ile İlyas’ın buluştuğuna inanılır. İşte bu buluşmanın habercisi, Nisan yağmurlarıdır. Anadolu’da bazı yörelerde, Hıdrellez için maya tutsun diye yağmur suyu kullanılır. Yani yoğurdunuz tutarsa, bilin ki suçlu (!) Nisan yağmurları…  (Yine de kirli havaya dikkat!

Modern Zamanda Nisan Yağmuru: Instagram Hikâyeleri ve Anılar

Bugün Nisan yağmurlarını, cep telefonlarından hava durumu uyarılarıyla takip ediyoruz. Islanan kıyafetlerimizin fotoğraflarını çekip Instagram’da paylaşıyoruz. Ama yine de yağmur altında koşarken çocukluğumuzdaki gibi gülümsüyoruz. Belki şehirleşme bizi topraktan uzaklaştırdı, ama Nisan yağmuru hâlâ bize bir şey fısıldıyor: Şemsiyeni aç, ama bereketi de unutma…”

Evet, Nisan yağmuru bazen üşütüyor, bazen plansız yakalıyor. Ama o olmasa, baharın rengârenk çiçekleri, yazın dolup taşan sofralarımız olur muydu? Belki bir dahaki sefere, yağmurda ıslanırken, damlaların toprağa değdiği anda başlattığı bu mucizeyi düşünürüz. Sonuçta, her yağmur damlası Anadolu’nun bin yıllık bir tebessümü…

Tüm yazılarını göster