İnsana, akla, adalete ve vicdana çağrıdır bu yazı

SELAM İLE

Bazı sorular vardır ki cevabı değil, yankısı önemlidir.
Bu ilk yazım, bir cevaptan çok, bir yankının izini sürmek için yazıldı.
İnsana, akla, adalete ve vicdana çağrıdır bu yazı.

Bu topraklarda çok şey gördük…
Darbeleri, inkârları, korkuları…
Birbirini görmeyen gözleri, duymayan kulakları…
Ve en çok da susmayı marifet sanan bir kalabalığı…

Ama artık başka bir çağdayız.
Sesin susturulduğu değil, kirletildiği bir çağ.
Hukukun şekil olduğu, adaletin ise unutulduğu bir çağ.
Ve insanın, insan olmaktan başka her şeye zorlandığı bir çağdayız.

Bugün kaybettiklerimizin başında güven var.
Birbirimize güvenmiyoruz.
Kadın, sokağa değil; hayata adım atmaktan korkuyor.
Genç, hayal kurmaktan çekiniyor.
Yaşlı, tecrübelerinin artık kimseye faydası olmayacağına inanıyor.

Hukuk, adaletin hizmetkârı olmaktan çıktı;
Arsız ve cahil menfaatin emir eri gibi çalışıyor.
Devlet, halkın değil; kendinin bekçisi.
Ve biz, bu gidişata alışmakla övünen bir kalabalık olduk.

Ben bu yazıları,
bir akademisyen titizliğiyle değil,
bir halk çocuğunun vicdanıyla yazacağım.
Ne sadece bir hukukçuyum, ne yalnızca bir şair…
Ben, insanın acısına tanıklık eden bir kalemim.

Türkiye’nin meselesi yalnızca ekonomik değil.
Bir rejim krizi yaşıyoruz;
Bir değerler erozyonu içindeyiz.
Sorun sistemde değil sadece,
sistemin içinde insanın silinmişliğinde.

Bu köşede her hafta,
bir cümleye, bir karara, bir susuşa,
bir çığlığa, bir adaletsizliğe tutunacağım.
Yani insana ve hakikatten yontabileceğim gerçeğe

Belki hiçbir şeyi değiştiremeyiz.
Ama yine de konuşmalıyız.
Çünkü herkes sustuğunda,
bir tek kelime bile devrimdir

Tüm yazılarını göster