Cumhurbaşkanı ve Başbakan mahalleden arkadaşı

Ekmek Teknesi'nin fenomen karakteriydi Heredot Cevdet. Gelirdi mahallenin kıraathanesine kurulurdu ve her meseleyi o kendine has üslubuyla anlatırdı. En katmerli konular, içinden çıkılmaz gibi görünen mevzular onun dilinde tel tel dökülürdü.

Her soruya da bir cevabı vardı. Mahallenin sözü dinlenen ağır abisiydi ya da amiyane tabirle kahvedeki adamdı o.

Ekmek Teknesi'nin üzerinden yıllar geçti ama Heredot Cevdet unutulmadı. Hatta bir dönem Heredot Cevdet Saati adlı bir programla TRT'de boy gösterdi. Sonrasında köşesine çekildi.

Referandum sürecinde tekrar ortaya çıktı. Yine geliyor mahallenin kıraathanesine kuruluyor ve anlatıyor tane tane bu anayasa değişikliği ile yapılmak istenenleri.

Heredot Cevdet'le Referandum Mevzusu adlı videolarda her bölümde bir tema işleniyor.

Twitter, Facebook, YouTube, Instagram'daki "heredotcevdetrm" hesabına her gün bir video yükleniyor. Heredot Cevdet de her videoda anayasada değiştirilmesi düşünülen maddeleri kahvedekilere izah ediyor.

Heredot Cevdet'i canlandıran usta mizahçı Hasan Kaçan, projeyi Sabah gazetesinden Olkan Özyurt'a anlattı...

- Heredot Cevdet neden geri döndü?

- Referandum sürecinde doğruların çok fazla konuşulmamasından, yanlışlarla doğruların iç içe geçmesinden ve kimi önyargılardan dolayı ortada bilinçli olarak bir bilgi kirliliği oluşturuldu. Bu kirlilik de kafaları karıştırıyor. Biz de bu süreçte çorbada nasıl tuzumuz olur diye düşündük. İşi Heredot Cevdet'e ihale ettik. (Gülüyor) Halk dilinden konuşan, Karagöz, Hacivat, İncili Çavuş gibi geleneksel halk kahramanlarımızın 2017 versiyonudur Heredot Cevdet. O, kendi üslubuyla o bilgi kirliliği içinde doğru olduğuna inandığı şeyleri söylüyor. Olay bu.

FAKİR FUKARININ PARASI UÇTU GİTTİ

- Heredot Cevdet yayınlanan videolarda "Eski Türkiye'den dilimiz çok yandı" diyor. Ne oldu da yandı?

- Kilometrelerce benzin kuyruklarının olduğu, doğru düzgün yolun olmadığı, sağlık hizmetlerinin verilemediği, susuz bir memleketken, Türkiye bugünlere geldi. O zaman ki hükümetler hizmet vermek istemiyor muydu, istiyordu. Ama işte değiştirilmek istenen sistem buna izin vermiyordu.

- Siz de çok eski Türkiye'ye gittiniz!

- Ya bunları söyleyince masal gibi geliyor insanlara. Genç kardeşlerim, inanın bizim kuşak bunları yaşadı. O koalisyon dönemlerinde ülke nasıl vakit kaybediyordu, herkes bir hatırlasın. Bir anayasa kitapçığı fırlatıldı, fakir fukarının cebindeki üç beş kuruş da o fırlayan anayasa ile uçtu gitti. Darbe, vesayet dönemlerini yaşadık. Ya yol yoktu diyorum. Bunları yaşamış biri olarak, gelecek kuşakların bunları yaşamasını istemiyorum. Bunun için anayasa değişikliğini gerekli görüyorum.

TÜRKİYE ARTIK ASLAN GİBİ KÜKRÜYOR

- Peki ama uzun zamandır yollar, köprüler, tüneller yapılıyor.

- Rüyamızda göremeyeceğimiz hatta bizim kuşağın rüyasına bile giremeyecek işler bunlar. Aslan gibi kükrüyor işte Türkiye. Yol deyip geçmeyin. Bizim hayatımız yollarda geçti. İstanbul'dan Yalova'ya dokuz saatte gittiğimi bilirim. Arabanın da benim de benzinim biterdi. Yine bir sürü tüneller açılıyor. Bunlar hop deyince oluyormuş gibi geliyor insanlara. Ama o işler bu kadar kolay değil. Varolan hükümet cumhurbaşkanı ile uyumlu çalıştığı için nispeten eskiye göre hızlı yapılıyor. Ama nispeten. Lakin işler hızlı yürüyebilir. İşte Türkiye bir aslan gibi kükrüyor. Sesi her yerden duyuluyor. Ama canım kardeşim, artık dört nala koşmak istiyoruz.

- Heredot Cevdet'in hedefinde sık sık 'Evropalılar' var. "Onlar koşmamızı istemez" diyor, neden?

- Ta Haçlı Seferleri'nden beri yaşadığımız bir durum var. Canım kardeşim Evropalı bizi sevmez, bizden hoşlanmaz. Fakat bizde bir Batı hayranlığı olmuştur zaman içinde. Şu gerçeği görürsek daha akıllıca olur. Evropalı kendi çıkarına olmayan, kendinden olmayan hiç kimseyi bünyesine kabul etmez. Biz bu bahçenin mahsulüyüz. Düştüğümüz toprak belli. Bunu biliyor, istersen acı istersen tatlı patlıcan ol, Evropalı bunu biliyor. O seni bahçesine almadığı gibi senin bahçeni bozmaya, seni sana düşürmeye çalışacak. Sen de bu gerçeği bilip ona göre vaziyet alacaksın. Bu yüzden bizim bu sistem değişikliğine ihtiyacımız zaruri bir biçimde var. Yoksa biz bu adamların elinde kendini fare sanan aslan oluruz. Şimdi biliyorlar anayasa değişikliği ile Türkiye'nin daha çok güçleneceğini. Şahlanan bir ülkenin dört nala kalkacağını biliyorlar. Bunun için sınır ötesinden bağırıp çağırıyorlar. Ama biz netice itibariyle uyanık bir milletiz. Görüyoruz Evropalı'nın ne yapmaya çalıştığını.

HANİ EMPERYALİZME KARŞIYDIN?

- Ne yapmaya çalışıyor?

- Benim gördüğüm burada Hayırcılar, Evetçiler diye bir cephe yok. Sadece bu tercihleri yapacak insanlarımız var. Ama Evropalı'nın yapmak istediği bunu cepheleştirmek. Ama anlamadığım şu: Bizim gençliğimizde sol camia emperyalizmin, sömürgecinin karşısında olduğunu haykırırdı. Eee öyleyse bu hal ne şimdi? Ne işimiz var bizim bu adamlarla? Emperyalist gene emperyalist, sömürgeci gene sömürgeci, değişmedi. Dünyanın neresine giderseniz gidin mazlumların anası ağlatan bu herifler. Bütün terör örgütlerinin ekmeğini, aşını, işini veren bunlar değil mi? Sen bunları net gören uyanık bir insan olarak neden bir peşin hüküm içinde kendini kaybediyorsun.

- Çıkarın at gözlüklerini diyorsunuz.

- At gözlüğünü, güneş gözlüğünü, deniz gözlüğü çıkaralım. (Aman gözlük numaralıysa kalsın) Bizim bu ülkenin sınırlarının dışına çıkınca göreceğimiz muamele aynı. İstersen bir görüşün en ateşli savunucusu ol, isterse 'Batı'nın da Batısıyım', 'Batı'nın zirvesiyim' de, uçaktan inip pasaport kontrolüne gidince aynı muameleyi görüyoruz. Bunu herkes, hepimiz biliyor. Bunun için birbirimizi sevmeliyiz. Ama sevemiyorsak da saygı duymak zorundayız.

Aha ben 60 yaşındayım, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan da benden birkaç yaş büyük. Bizler daha ne kadar yaşarız? Allah bilir. Ha 200 sene de yaşayabiliriz ama bu tatlı bir hayal. Dolayısıyla herkesin alacak bir nefesi var. Bu değişikliğin kişilerle falan ilişkisi yok yani. Gelecekte insanımız, gençlerimiz çok daha güçlü bir Türkiye'de yaşasın diye yapılmak isteniyor.

KENDİ KALIBINI BUL, KALIBININ ADAMI OL

- Anayasa değişikliği olursa nasıl bir Türkiye hayal ediyorsunuz?

- Bir arabanın direksiyonunda üç beş tane şoför olursa o araba gitmez. Belki gitmeye çalışır ama gitmez. Hele hele gaza ayrı biri, frene ayrı biri basmak isterse kaza yapar. Nitekim Türkiye, kazalar da yaptı. O kazalarda kaç kuşak acılar çekti. Heredot Cevdet gibi söylersek şimdi Türkiye otobana çıkıp son sürat gitmek istiyor. Gitsin be kardeşim. Ama uyanık olmak da şart! Malum kimileri Türkiye'nin servis yollarında kaybolması için de uğraştı. Ne yaptı FETÖ'cüler, 15 Temmuz'da otobanı kapatıp bizi servis yoluna yönlendirmek istedi. Allah'tan başarılı olamadılar. Ki bunu yaparken tek başına değillerdi. Birilerinin maşası oldular. Kimlerin maşası, hepimiz biliyoruz. Biliyorsak ona göre davranalım. Aklımızı, vicdanımızı ve insanlığımızı kaybetmeyelim. Bu önemli. Hepimiz hadiseyi görmek zorundayız. Biz kafalardaki kalıpları bir kenara koymalıyız. Kendi kalıbını kendin bul ve kalıbının adamı ol kardeşim işte.

BU GÖNÜLLÜ BİR HAREKET

- Heredot Cevdet üzerinden size "Kaç para aldınız" diye eleştiriler de geldi. Bu projeden maddi bir kazancınız var mı?

- Hani sosyal medyada alışık olduğumuz üslupla "Kaç para aldın kardeşim, dünyaları mı götürdün?" diye bodoslama dalanlar oldu. Gördüm. Cevabı gerçek medyadan vereyim o zaman: Bu gönüllü bir hareketin parçası. Yani öyle para kazanma gibi bir derdimiz olmadı, ne benim ne de bu projeyi hataya geçiren ekibin.

YOLSUZ KALINCA HARCADIK O PARAYI

- Sizin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile özel bir hukukunuz var. Hatta yüz yüze bir söyleşi de yapmıştınız yıllar önce.

- Evet. İkimiz de Kasımpaşalıyız. Birkaç yaş büyüktür benden, abimizdir. Ama çocukluk ve gençliğimizde adını bilirdik. Belediye başkanlığı döneminde başladı hukukumuz. Tamamen muhabbete dayalıdır.

- Siz yaptığınız o söyleşide Erdoğan'dan 10 TL almıştınız. Saklıyor musunuz?

- Vallahi yolsuz kalınca harcadık herhalde...

BIRAK BU İŞLERİ DEVLET SU İŞLERİ

- Bir de Başbakan Binali Yıldırım da mahalleden karşı komşunuzmuş galiba, doğru mu?

- Doğru. Cumhurbaşkanımız Kasımpaşa'da bizim büyüğümüzken, Başbakanımız Binali Yıldırım da Dolapdere'den abimizdi. Üstelik karşı komşumuzdu. Evlerimiz 20 yıl karşı karşıya baktı. Rahmetli babam Berber Ali'ye çok gidip gelmişliği var. Bir keresinde bir toplantıda "Ben sizin dükkana çok sık gidip geldim' demişti. Ben de "Eski defterleri açmayın Başbakanım. Açarsak bize olan 2.5 lira borcunuz ortaya çıkar" dedim. O da "Hasan Kaçan bırak bu işleri, Devlet Su İşleri" diye espri yaptı. Tabii gençlik zamanlarımızda birbirimizi çok görmüşüzdür. Ama nereden bileceksin Binali Abi'nin Başbakan olacağını. Bilseydik ona göre vaziyet alırdık. (Gülüyor).

Türkiye’nin ilk nükleer güç santralinde çalışmalar devam ediyor! Kocaeli'de TEM'de beyaz eşya yüklü TIR yandı Akdeniz açıklarında gece yarısı korkutan deprem!
Sonraki Haber