90’lı yılların paradigmasına reddiye… Erdoğan’ın beyaz toroslar, köy yakmalar ve faili meçhullere gönderme yapması ne anlama geliyor?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ak Parti’nin Kızılcahamam’daki istişare kampının açılışında yaptığı tarihi konuşma, geçmişte terörle mücadele konusunda devletin ve güvenlik bürokrasisinin sonraki yıllarda büyük sorunları beraberinde getiren uygulamalarını yeniden gündeme getirdi. ‘Kürt sorunu mu PKK sorunu mu’ tartışmasının anlamını yitirdiği ve artık terörsüz Türkiye yolunda gerekirse belli risklerin göze alınarak devam edileceği bir dönemin işaretleri görülüyor.

Mehmed Mazlum Çelik
Mehmed Mazlum Çelik

Türklerle Kürtlerin birlikteliği çoğunlukla 1071 Malazgirt ile başlatılıyor.

Oysa bu tarih yanlıştır.

Nureddin Zengi, Haçlıları bölgeden söküp atarken “O benim elimdir!” dediği kişi Kürt Komutan Şirkuh’tu.

Dönemin Vakanüvisleri ve Haçlı kaynakları “İnatçı Kürt” dedikleri Şirkuh, yeğeni Yusuf’la bir çeşit intihar operasyonu olan Sina Çölünü geçerek Mısır’ı fethettiklerinde Zengi’nin önünde durabilecek bir haçlı kuvveti kalmayacaktı.

Şirkuh’un yeğeni Yusuf, sonraları tarihe Selahaddin Eyyubi olarak geçecek büyük Kudüs Fatihi’nin kendisiydi.

Çağrı Bey, Bizans İmparatoruna gönderdiği mektupta “sen ordumdaki Türkmen ve Kürt yiğitlerini gördün mü” diye mağrurlanmaktadır.

Yavuz Sultan Selim yıllar sonra Mısır üzerine yürüdüğünde yanında Kürt aşiretleri vardı. O da Şirkuh’un rotasını izleyerek halifelik makamını İstanbul’a getirecekti.

Şii yayılmacılığı Anadolu’yu tehdit etmeye başladığında Dördüncü Murad, İran üzerine Kürtlerle birlikte yürüyecek ve resmi kayıtlara geçecek bir fermanınındı şu ifadeleri kullanacaktı;

“Allah Kürdistan'ı imparatorluğumu şeytani İran Yecücünün fesatlarına karşı güçlü bir set ve demirden bir kale gibi korunması için yarattı'.

Kürt kumandanlar Osmanlı devletinin sadık ve vefalı dostlarıdır ve büyük atalarımızın yüce zamanlarından bugüne kadar tahta övgüye değer çeşitli hizmetlerde bulunmuşlar, hesapsız çabalar göstermişlerdir.”

90’lı yılların paradigmasına reddiye… Erdoğan’ın beyaz toroslar, köy yakmalar ve faili meçhullere gönderme yapması ne anlama geliyor?

Sultan Abdülhamit. Kürtler kendisine “Bave Kurda” (Kürtlerin Babası) demiştir.

Sultan Abdülhamit, Kürt gençlerini bizzat sarayının bahçesinde yetiştirmiş ve sofrasından eksik etmemiştir. Bu iltifatlarının neticesidir ki Kürtler kendisine “Bave Kurda” (Kürtlerin Babası) demiştir. Bugün dahi Kürtler arasında en yaygın dört erkek isminden birisi Hamit’tir. Diğerleri Muhammed, Yusuf ve Selahaddin olarak öne çıkar.

Milli Mücadele yıllarında, 1921’de, Osmanlı adına İngilizleri yenerek El Cezire hattında devlet kuran Kürtler ve Araplar, başlarına padişah olarak Sultan Abdülhamit’in oğlunu getirdiler.

Yunanlıların, aynı yıllarda birkaç zafer kazanıp Ankara üzerine yürümeye başladığı sırada Van’da binlerce Kürt aşiret mensupları toplanarak Yunan’dan önce Ankara’ya yetişmek arzusuyla hareket ettiler. Kazım Karabekir Paşa, kendiliğinden toplanan orduyu büyük ikna çabalarının sonucunda dağıtabildi.

Birbirine bu denli bağlı iki halk olan Türk ve Kürt’ün arasına beyaz Toroslar, sürgünler, işkence cezaevleri sokuldu. Bu paradigmaya ise Cumhurbaşkanı Erdoğan bugün yaptığı tarihi konuşmayla adeta savaş açtı:

“O günden sonra nice hükümetler geldi. Her biri 'terörün kökünü' kazıyacağını söyledi ama terör ne topraklarımızda ne de üs edindiği başka ülke topraklarında bitirilemedi. Bunda elbette devletin bazı yanlış uygulamalarının da payı vardı. Beyaz toroslar, faili meçhuller, Diyarbakır Cezaevi bunlardan biriydi. Yakılan köyler, bir gecede göçe zorlanan insanlar, evladıyla cezaevinde Kürtçe konuşamayan analar işte bu yanlış uygulamalardan biriydi. Hukuk ve meşruiyet dışı mücadele yöntemleri, terörü bitirmek yerine tam tersine körükledi, büyüttü, terör örgütüne istismar edeceği elverişli bir zemin sundu.”

Türk ve Kürt kardeşliğinin altına adeta dinamit olarak yerleştirilen geçmişteki bazı elim hadiseleri hatırlayarak hafızamızı tazeleyelim.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözlerinin arka planını daha iyi anlayabilmek için.

90’lı yılların paradigmasına reddiye… Erdoğan’ın beyaz toroslar, köy yakmalar ve faili meçhullere gönderme yapması ne anlama geliyor? - Resim : 2

İnönü’nün raporu: Kardeşliğe ilk darbe

İsmet İnönü 1935’te Başvekil sıfatıyla hazırladığı Kürt raporuyla bölgenin dinamiklerine ilk darbeyi vuracak isim oldu.

Rapor, Van, Muş, Erzincan ve Elazığ’da acele Türk Kürtleri oluşturulmalı ifadeleriyle bölgede acil bir asimilasyon talep ediyordu.
Aynı raporda sınır bölgelerinde yaşayan Kürtleri, Ermeni çetelerle karşılaştırıp ileride Türkiye’ye saldırma ihtimalleri olduğu vurgusu öne çıkıyordu.
(Sayfa 26)

İnönü, daha keskin ifadelerle “Ağrı’da Kürtlerin medenileşip, sükûnet bulmaları bile kardır. Karaköse, hükümete bağlı bir Kürt şehridir. Erzincan Kürt merkezi olursa Kürdistan’ın kurulmasından korkarım” diyor, asimilasyonu bir çeşit medenilik olarak tanımlıyordu.
Aynı İnönü Kürtler’in okutulmamasını ve devlet memurluklarından uzak tutulmasını da talep ediyordu.

Celal Bayar, İsmet İnönü’nün raporunu “Delilik” olarak yorumladı ve şu cevabı içeren bir rapor hazırlayarak Atatürk’e sundu:

“Dıştan sokulmaya çalışılan politikanın zararlı akımlarını kırmak ve bu yurttaşlarımızı anavatana bağlamak için sürekli çalışmak gerekir. Kendilerine yabancı unsur oldukları resmi ağızlardan da ifade edilirse, elde edilecek sonuç, tepkiden başka bir şey olamaz!

Bugün, ‘Kürt’ diye bazı vatandaşlar okutturulmamak ve devlet işlerine karıştırılmamak isteniyor. Daha doğrusu, bu vatandaşlarla ilgili nasıl bir düzen kurulacağını devlet bilmiyor!

Ne yazık ki ilerleyen yıllarda iktidarı ele geçiren İnönü, raporunu devlet paradigmasına dönüştürmüş ve PKK’nın oluşması için gerekli zeminin sağlanmasını sağlamıştır.
Bu süreçte ise bazı yıkıcı olaylar meselenin kangrenleşmesine neden olmuştur.

90’lı yılların paradigmasına reddiye… Erdoğan’ın beyaz toroslar, köy yakmalar ve faili meçhullere gönderme yapması ne anlama geliyor? - Resim : 3

Şırnak'ta JİTEM amblemli 'Beyaz Toros'un sahibi uzman çavuş açığa alındı

Diyarbakır Cezaevi, Beyaz Toroslar, köy yakmalar ve sürgünler

Kürtlerin hafızasında derin yaralı izler bırakan Diyarbakır Cezaevindeki akıl almaz işkenceler terör örgütü PKK’nın dağ kadrosunun %80’in ortak noktası oldu.
Çoğu bu hapishanede işkence görmüş isimlerdi.

PKK’nın Eruh ve Şemdinli baskınlarını yaptığı ilk eylemlerin 1984 yılına denk düşmesi, Diyarbakır Cezaevinin aynı yıl tahliye edilmiş olmasıyla denk düşmesi bu bakımdan manidardır.

Örgüt yıllarca burada işkenceye uğrayan insanların hatıralarıyla binlerce genci kandırarak dağa çıkartmayı başarmıştı.

Yine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın işaret ettiği kavramlardan birisi de beyaz Toros imgesiydi.
Bölgede birçok vatandaşımız beyaz Toros marka arabayla gelen ve polis olduğunu iddia eden kişilerce götürülüyor; ama götürülen kişilerden bir daha haber alınamıyordu. Bu olaylarda en bilineni “Mehmet Özdemir’in kaçırılması”dır.

90’lı yılların paradigmasına reddiye… Erdoğan’ın beyaz toroslar, köy yakmalar ve faili meçhullere gönderme yapması ne anlama geliyor? - Resim : 4

AİHM bu olaydan sonra Türkiye’ye yaklaşık 65 Bin EURO tazminat cezası vermiş; ama Özdemir’in cesedine asla ulaşamamıştır.

Benzer bir olay da Atilla Osmanoğlu dosyasıdır. Beyaz Toroslu, telsizli ve sivil giyimli kişiler Osmanoğlu’nun dükkânından kaçırdı. Bir daha da kendisinden haber alınamadı.
Bunun gibi sayısız olaylar zinciri terör örgütü PKK’nın gücüne güç katmaktaydı.

PKK’nın en kullanışlı propaganda araçlarından birisi de 1990’dan itibaren 900 köy ve 2900 mezranın boşaltılması ve sonrasında da yakılmasıydı. İnsanlar bir anda sürgün edilip köklerinden kopartılırken geride bıraktıkları miraslarının yakılması uygulaması büyük yaralara neden olacaktı.

Bu yöntem halk üzerinde öyle etkiliydi ki PKK zaman zaman kendisine destek vermeyen köyleri yakarak bunu Devletin üzerine yıkmaktaydı. Yine sivil katliamlarında da bu strateji izlenmekteydi.

Geçitli’de 9 sivilin bulunduğu minibüsün bombalanarak vatandaşların öldürülmesi bunun en somut örneğidir.

90’lı yılların paradigmasına reddiye… Erdoğan’ın beyaz toroslar, köy yakmalar ve faili meçhullere gönderme yapması ne anlama geliyor? - Resim : 5

Ne olursa olsun bugün Cumhuriyetin tarihinin en büyük sorununun çözümü noktasında devlet ve Cumhurbaşkanı Erdoğan çok önemli adımlar atmıştır. Geçmişin paradigması sorgulanır hale getirilmiştir. Bu sürecin sonunda Türkiye yeniden şekillenen coğrafyamızda çok güçlü bir aktör olarak öne çıkacağını yine Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından işaret edilecekti:

“Dün de örgüt aldığı kararı hayata geçirdiğini, özellikle de bir merasim yaparak silahlarını bıraktı. Dün itibarıyla 47 yıllık terör belası inşallah sona erme sürecine girmiştir. Türkiye uzun, acılı, sancılı, gözyaşlarıyla dolu bir sayfayı dün itibarıyla kapatmaya başlamıştır. Bugün unutmayalım, yeni bir gündür. Bugün tarihte yeni bir sayfa açılmıştır. Bugün büyük Türkiye'nin, güçlü Türkiye'nin, Türkiye Yüzyılı'nın kapılarını ardına kadar aralanmıştır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk devlet aklının paradigmasını değiştiğini bugünkü konuşmasıyla ilan etmiş oldu..

Türkiye, kendi içindeki demokratik süreci tamamlayarak bölgemizi adeta kan gölüne çeviren İsrail ve kirli planlarına karşı büyük bir set çekmiş oldu.

Elbette bu süreci bozmak ve ülkemizde kanın yeniden akması adına uyuyan hücreler uyandırılacak ve kamuoyunun Milli duyguları provoke edileceği aşikârdır.
Yeni paradigmanın buna nasıl cevap vereceğini ilerleyen günlerde daha net göreceğiz.

Yorumlar
Yorum yapmak için tıklayınız
GÜNÜN VİDEOSU

Trabzon’da düğün faciası! Gelin alma sırasında açılan ateş can aldı! Tetiği çeken polis çıktı...

Trabzon’un Çaykara ilçesinde gelin alma merasiminde açılan ateş faciaya dönüştü. Seken kurşunların isabet ettiği üç kişiden biri hayatını kaybetti, iki kişi yaralandı. Olayın faili olduğu belirlenen özel harekat polisi ve akrabası gözaltına alındı. O anlar dron kamerasına saniye saniye yansıdı.