3 cümlede özetleyelim... Öcalan aslında ne dedi? Yarın ne olacak?
Öcalan, mektubunda herhangi bir koşul öne sürmeden üç temel mesaj verdi. Öcalan, Kürt sorununun çözümünde ayrı bir devlet ya da özerklik gibi taleplerden vazgeçtiğini ve mevcut devlet yapısı içinde demokratik bir uzlaşmayı savunduğunu belirtti.
27 Şubat 2025’te, İmralı Cezaevi’nde tutulan PKK lideri Abdullah Öcalan’ın DEM Parti heyeti aracılığıyla kaleme aldığı mektup, İstanbul’da kamuoyuyla paylaşıldı. “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” başlıklı bu mektup, Öcalan’ın üç net talebiyle gündeme damga vurdu: Silah bırakma, PKK’nın feshi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ulus devlet yapısına vurgu. DEM Parti’nin İmralı’daki üçüncü görüşmesinin ardından saat 17:00’de başlayan basın toplantısında okunan mektup, Türkiye’nin 40 yıllık terör meselesinde bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor. İşte Öcalan’ın mektubunun içeriği ve öne çıkan detaylar…
Öcalan’ın Üç Ana Çağrısı: Şartsız ve Net!
Öcalan, mektubunda herhangi bir koşul öne sürmeden üç temel mesaj verdi. İlk olarak, “Tüm gruplar silah bırakmalı” diyerek, PKK’nın silahlı mücadelesine son vermesini istedi. İkinci olarak, “PKK kendini feshetmelidir” ifadesiyle, 1978’de kurulan örgütün varlığını gönüllü olarak sona erdirmesi gerektiğini vurguladı. Üçüncü ve belki de en çarpıcı nokta ise, “Federalizm ve özerkliği dışarda bırakarak Türkiye Cumhuriyeti’nin ulus devlet niteliğine sahip çıkma” çağrısı oldu. Öcalan, bu sözlerle, Kürt sorununun çözümünde ayrı bir devlet ya da özerklik gibi taleplerden vazgeçtiğini ve mevcut devlet yapısı içinde demokratik bir uzlaşmayı savunduğunu belirtti. Bu, geçmişteki söylemlerinden radikal bir dönüş olarak yorumlandı.
Mektubun İçeriği: Tarihsel Analiz ve Barış Vurgusu
Öcalan’ın mektubu, sadece çağrılarla sınırlı kalmadı; aynı zamanda tarihsel bir analiz ve barış vizyonu sundu. “PKK; tarihin en yoğun şiddet yüzyılı olan 20. yüzyılı, iki dünya savaşı, reel-sosyalizm ve soğuk savaş ortamlarında, Kürt realitesinin inkarı ve özgürlüklerin yasaklanmasından doğmuştur” diyerek örgütün ortaya çıkış koşullarını özetledi. Ancak, “1990’larda reel-sosyalizmin çöküşü ve kimlik inkarının çözülüşü, PKK’nın anlam yoksunluğuna yol açmıştır. Ömrünü tamamlamış ve feshini gerekli kılmıştır” ifadeleriyle, örgütün misyonunun bittiğini savundu.
Öcalan, Türk-Kürt ilişkilerinin 1000 yıllık ittifakını hatırlatarak, “Kapitalist modernitenin son 200 yılı bu ittifakı parçalamayı amaçladı. Cumhuriyetin tek tipçi yorumları süreci hızlandırdı. Şimdi bu kırılgan ilişkiyi kardeşlik ruhuyla düzenlemek esas görevdir” dedi. Demokratik toplum ihtiyacını “kaçınılmaz” olarak nitelendirirken, “Ayrı ulus-devlet, federasyon ya da özerklik gibi çözümler tarihsel sosyolojiye cevap olamaz” görüşünü ortaya koydu.
Mektubun sonunda Öcalan, siyasi liderlere atıfta bulundu: “Sayın Devlet Bahçeli’nin çağrısı, Sayın Cumhurbaşkanı’nın iradesi ve diğer partilerin olumlu yaklaşımlarıyla oluşan bu iklimde, silah bırakma çağrısı yapıyor ve tarihi sorumluluğu üstleniyorum. Devlet ve toplumla bütünleşme için kongrenizi toplayın, karar alın; tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir.” Bu sözler, MHP lideri Bahçeli’nin Ekim 2024’te başlayan “Terörsüz Türkiye” çıkışına ve Erdoğan’ın desteğine bir yanıt niteliği taşıyor.
Mektubu okuyan DEM Parti heyeti, Öcalan’ın bir ek notunu da paylaştı. Sırrı Süreyya Önder’in aktardığına göre, Öcalan, “Bu perspektifi ortaya koyarken, silahların bırakılması ve PKK’nın kendini feshi, demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınmasını gerektirir” dedi.