3-11 Kasım tarihinde Ankara Film Festivali'nde yarışacak filmler belli oldu!

Dünya Kitle İletişimi Araştırma Vakfı Başkanı İrfan Demirkol, akademisyen ve sinema yazarı Murat Tırpan ve  yapımcı Zeynep Ünal’ın ön jüriliğinde yapılan değerlendirme sonucu festivalin Ulusal Uzun Film Yarışması’nda yer alacak 12 film de belli oldu.
Kazananlar, 11 Kasım Cuma günü CerModern’de gerçekleştirilecek ödül töreninde açıklanacak.

Bana Karanlığını Anlat

Bana Karanlığını Anlat, kocasının ölümünden sonra onunla ve kendisiyle yüzleşen bir kadının hayatına odaklanıyor. Veli Tanyeli, geçirdiği kalp krizi sonrası hayata veda eder. Cenaze işlemlerinin başlayıp, Tanyeli’nin defnedilmeden önce gasilhaneye getirilmesiyle birlikte, aile arasında gizli kalan tüm çatışmalar gün yüzüne çıkar. Nermin, içine hapsolduğu mutsuz evliliğinin ve geçmiş yılların hesaplaşmasını, eşinin ölümünden sonra gasilhanede yapmaya başlar. Acılı kadının kocası ile yüzleşmesi aslında yıllarca kaçtığı kendisiyle yüzleşmesidir.

Çilingir Sofrası

Artık görüşmeyen, Y kuşağına ait iki okul arkadaşı olan Emir Can ve Yusuf Efe, yıllar sonra Beyoğlu’nda bir çilingir sofrasında bir araya gelir. Biri evli ve çocuklu olan iki eski “dost” demlendikçe, özgür ve toksik maskülenliğin hâkim olmadığı bir coğrafyada, daha başka bir hikâyelerinin olabileceğini fark eder.

Yönetmen koltuğunda Ali Kemal Güven oturuyor. Başrol oyuncuları Ahmet Rıfat Şungar, Barış Gönenen, Adnan Devran, Gülhan Kadim, Ecrin Bolkar yer alıyor.

Ela ile Hilmi ve Ali

Yönetmenliğini Ziya Demirel’in, senaristliğini Ziya Demirel ve Nazlı Elif Durlu’nun üstlendiği Ela ile Hilmi ve Ali, başarılı bir öğretmen olan Hilmi’nin depremzede Ela’yı ve ikidir sınıfta kalan Ali’yi matematik çalıştırma sürecinde yaşadıklarını konu ediniyor.
Yıllardır öğretmen olan Hilmi, depremzede Ela’yı ve apartman görevlisinin iki senedir sınıfta kalan oğlu Ali’ye matematik çalıştırır. Yalnızlıklarına merhem olurken, birden kendilerini sınırların kalktığı ve gün geçtikçe tekinsizleşen bir üçgende sıkışmış bulurlar.

Kabahat

Yönetmenliğini ve senaristliğini Ümran Safter’in üstlendiği Kabahat, 13 yaşında iken ilk regl deneyimini yaşayan bir kızın, bu deneyimini ve karşılaştığı zorlukları konu ediniyor. 13 yaşında iken ilk kez regl olan bir kız, hem bedeninde olan bu değişikliğe adapte olmaya hem de toplum tarafından kendisine hissettirilen utanç duygusundan sıyrılmaya çalışır.

Kar ve Ayı

Kışın bitmek bilmediği uzak bir kasabaya mecburi hizmet nedeniyle atanan genç hemşire Aslı'nın, kasabadaki güç ilişkileri, sır ortaklıkları ve şüpheyle yüzleşme hikayesini anlatan film, psikolojik gerilim unsurlarını barındırıyor.

Başrolünü Merve Dizdar'ın üstlendiği filmin oyuncu kadrosunda; Saygun Soysal, Asiye Dinçsoy, Erkan Bektaş, Derya Pınar Ak ve Onur Gürçay yer alıyor.

Klondike

“Klondike”, Ukrayna-Rusya sınırında yaşayan hamile bir kadın olan Irka (İrka)’nın, köyü ayrılıkçı gruplar tarafından kuşatılmış olmasına rağmen evini terk etmeyişini konu alıyor. Ira ve ailesinin, 17 Temmuz 2014 günü kendilerini uluslararası bir uçak felaketinin merkezinde bulmalarıyla başlayan olayların anlatıldığı Ukrayna Devlet Film Ajansı, Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü ve TRT 12 Punto ortak yapımı filmde, çekildiği dönemde ayak sesleri gelen bir savaşın kasvetli tasviri titiz şekilde işleniyor.

Karanlık Gece

Bir dağ kasabasında yaşayan İshak, amatör olarak müzikle ilgilenen genç bir adamdır. Farklı hayalleri olan beş arkadaşıyla büyüyen İshak, köyün genç kızı Sultan’a gönlünü kaptırır. Ancak genç adam, Sultan’a hislerini söyleyemez. Bir gün Ali adında yakışıklı genç bir adam, İshak’ın yaşadığı köye memur olarak atanır. Onun köydeki varlığı İshak’ın kıskançlığa kapılmasına neden olur. Bir süre sonra Ali aniden ortadan kaybolur. Köyde Ali’nin av sırasında kaybolduğu söylentileri çıkar. Ali gerçekten avda mı kaybolmuştur, yoksa onun kaybolmasının İshak ve arkadaşlarıyla bir ilgisi var mıdır?

Kurak Günler

Genç bir başsavcı olan Emre (Selahattin Paşalı), küçük Balkaya kasabasına yeni atanır. Kendini büyük bir ciddiyetle işine verir ve başta belediye başkanı Selim olmak üzere şehrin ileri gelenleri onu büyük bir saygıyla karşılar. Ancak bu sıcak karşılamaya rağmen, ilk gününden itibaren bir takım garip ve gergin etkileşimler yaşar. Başlangıçta küçük kasaba siyasetinde taraf olmak istemeyen Emre, yavaş yavaş siyasetin içine çekilirken ister istemez yerel gazetenin sahibi Murat'a (Ekin Koç) yakınlaşır. Kasabanın seçkinlerine karşı aralarındaki bağ homoerotik bir gerginliğe yol açarken, kasabada onlar hakkında söylentiler yayılmaya başlar. Genç başsavcı çok geçmeden cinsel hüsran ve siyasi izolasyon arasında sıkışıp kalır.

LCV (Lütfen Cevap Veriniz)

Filmde, evlenmek üzere olan bir çiftin, düğünlerinden hemen önce kendi ikiyüzlülükleriyle yüzleşmesinin hikayesi anlatılacak. LCV filmini ilginç kılan ayrıntı ise tek mekanda geçmesi ve filmde, 3 karakter arasında dengelerin sürekli değişmesi olarak kaydedilmiş.Filmin oyuncuları arasında melisa şenolsun, cem yiğit üzümoğlu ve ushan çakır gibi isimler yer alıyor.

Konusu; Ceren ve Semih, birkaç saat içerinde dünya evine girecek olan bir çiftir. Törenin yapılacağı otelde son hazırlıklarla uğraşan Ceren ile Semih, yakın arkadaşları Mert'in geçmişteki sırları ortaya dökmeye başlamasıyla en mutlu günlerini sorgulama başlar.

Mukavemet

Selahattin Paşalı ve Ece Çeşmioğlu Ölmez’in oyunculuk performanslarıyla uzun süre konuşulacakları ‘Mukavemet’, sinemaseverleri, ilişkilerinin henüz başında bir çift ile peşlerini bırakmayan eski sevgili arasında geçen gerilim dolu bir geceye davet ediyor.

Ecem ve Rahmi, İstanbul’da bir apartmanın bodrum katında yaşayan, ilişkilerinin henüz başında iki genç sevgilidir. Ecem’in yakın zamanda ayrıldığı ve peşini bırakmayan eski sevgilisi, Ecem’i görmek için kapılarına dayanır. Gerilim ile hiç bitmeyen bir gece başlar.

Suna

Suna, başrollerinde Türk sinemasının sultanı Türkan Şoray'ın yeraldığı bir dram. Yönetmen Engin Ayça'nın İlk filmi Bez Bebek sinemaseverlerin hatırlayacağı gibi 1987 yılında çekilmişti. Daha sonra 1991 yılında çektiği "Soğuktu ve Yağmur Çiseliyordu"dan sonra üçüncü filmi Suna'yla karşımıza çıkıyor Ayça. 'Suna', bunalımlı ve buhranlı bir atmosferde geçen, "emekli insanlar cenneti" yazlık bir kasabada, sonbaharda, dört arkadaşın yıllar sonra ilk kez bir araya gelmelerinin hüzünlü, lirik öyküsü. 12 Mart faşizminin insanların üzerinden silindir gibi geçtiği dönemleride oradan oraya savrulan yaşamların doğallığına bir kamerayla yaklaşmış ve herhangi bir kadının bu dönemde yaşadıklarına yakın plan girmiş cesur bir hikaye.