2000 yılında doktorlar Sue'ya sadece 1 yıllık ömür biçmişlerdi. Fakat vücudunu bağışlayan kadın 15 yıl daha yaşadı ve bu süreç içinde sık sık hastaneyi ziyaret etti.
Sue bu ziyaretlerinde hem tıp öğrencileri ile tanışıyor hem de öldükten sonra vücudunun nasıl kesip fotoğraflanacağı hakkında daha detaylı bilgi alıyordu.
Ölümüne kadar geçirdiği süreyi bir günlük gibi tutan kadın, kendini şöyle tanımlamıştı; "Köşeli bir kadın, zaman zaman narsist, zaman zaman zor ama genellikle cömert ve merhametli."
Nazi Almanyası'nda büyüyen Sue, ailesi tarafından terk edilince New York'a büyükanne ve büyükbabasının yanına kaçmış.
National Geographic'e verdiği eski röportajında anne ve babasını asla affetmeyeceğini söylüyor.
Sue İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra ABD'ye taşındığı için, eşi Harry Potter ile orada tanışıyor ve 1956 yılında evlenen çiftin iki de çocuğu oluyor.
Hikayenin aile kısmı çok açık olmasa da, daha sonra Colorado'ya taşınan aile yavaş yavaş birbirinden kopuyor ve 2000 yılında 73 yaşındaki Sue artık yalnız yaşayan bir kadın oluyor.
Geçmişinde ise meme kanseri dolayısıyla iki memesi de alınmış, diyabet tedavisi ve birkaç ameliyat geçirmiş.
2000 yılında yalnızca 1 yıl ömrü kaldığını öğrenince, Colorado Üniversitesi'nin 'Visible Human' projesine başvuran Sue kısa bir süre sonra 'ölümsüz bir ceset olma' kararı aldı.
Araştırma ekibinin başındaki Dr. Vic Spitzer önce yaşlı kadının başvurusunu reddetti çünkü Sue'nın sağlık geçmişi bu projeye katılmasına izin vermiyordu.
Fakat Sue, oldukça fazla çabalayarak Doktor Spitzer'i ikna etti. Doktorun ise tek bir şartı vardı... Sue geri kalan tüm hayatını kayıt altında tutacaktı!
