2 karede dış politikamız: Mehmetçik ve Ömer Muhtar aynı fotoğrafta

İki kare ve bir asırda dış politikamız: Bir fotoğrafta Ömer Muhtar ve Mehmetçik beraberken ötekinde Piramitlerin gölgesindeki katiller meydan okuyor

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Malazgirt’te konuştuğu saatlerde ABD’li senatör Joe Wilson ile Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara görüşüyordu.

Senatör Jeanne Shaeen, Mazlum Abdi ile görüşürken aynı gün Tom Barrack Washington Post’a verdiği röportajda Suriye’ye âdem-i merkeziyetçilik tavsiyesinde bulunuyordu.

Birkaç gün önce İbrahim Kalın, Libya’da Hafter ile görüşürken Hakan Fidan’ın verdiği mesaj Akdeniz’de dengeleri sarsıyordu.

Bu baş döndürücü trafiği anlamaya çalıştığımız sırada gözümüze iki kare ilişti.

2 karede dış politikamız: Mehmetçik ve Ömer Muhtar aynı fotoğrafta

Katiller tek karede

Bazı kareler var ki yüzlerce kitabın anlatamayacağı her şeyi tek başına anlatıyor.

1921 yılında Piramitlerin dibinde çekilen fotoğraftakilerden dikkat çekenler şunlar.

Kadrajda göze çarpan ilk kişi W. Churchill, coğrafyamızı tarumar eden her kaosun arkasındaki siyasi ve derin eldi. Türk ordusu Çanakkale’de İngiliz donanmasını denize gömdüğünde her şeyden çok sevdiği bakanlık koltuğu altından kayıp gitmişti.

2 karede dış politikamız: Mehmetçik ve Ömer Muhtar aynı fotoğrafta - Resim : 2

Bu hadiseden sonra depresyona giren Churchill, kendini resme vermiş ve uzun süre toparlanamamıştı. Ortadoğu’nun parçalanma süreci ise ona can suyu olmuş ve onu tekrar ayağa kaldırmıştı. Churchill bu kareden kısa bir süre sonra geçeceği rota ise Müslümanların mahrem şehri Kudüs olacaktı.

2 karede dış politikamız: Mehmetçik ve Ömer Muhtar aynı fotoğrafta - Resim : 3

Kadrajdaki diğer önemli bir kişi Gertrude Bell’dir. Onun hakkında sayısız efsaneler üretilmiş bir kişiliğe sahiptir. Arap Milliyetçiliği için “el Hatun, Çöl Kraliçesi, Müminlerin Annesi” gibi sıfatlara nail görülürken özellikle “biz Türkler” için Çöl Tilkisi, Çölün Cadısı” gibi hitaplar kullanılmıştır. Bu onun siyasi faaliyetlerinin bir sonucu olarak ideolojik bir ayrışmaya göre değişkenlik gösterir. Bunun yanında siyasi kişiliği kadar kişisel hayatı da birçok efsaneye konu olmuştur. Özellikle Türk efsanelerinde, onun Osmanlı’ya karşı olan nefretini sevdiği adamın 1915 yılında Çanakkale’de ölmesiyle açıklayanlar vardır. Bell’in ölümü de başka bir efsane konusudur; buna göre, Bell intihar etmiştir, gerekçesi ise sevdiği adamın evli olması nedeniyle aşkına cevap vermemesidir. Ölüm nedeni yoğun miktarda uyku ilacı almak olan Bell’in değişen Irak siyasetinde bir tasfiye sonucunda suikaste kurban gittiği de iddia edilir. Elleri kanlı bu kadın Irak’ta bir odada buhranlar geçire geçire ölür.

2 karede dış politikamız: Mehmetçik ve Ömer Muhtar aynı fotoğrafta - Resim : 4

Kadrajdaki son kişi T. Lawrence, yani meşhur Arabistanlı Lawrence. Lawrence’ın Birinci Dünya Savaşı’ndaki önemi bugün hala tarihçiler arasında tartışma konusudur. Bir kesim Lawrence’ın oynadığı rolün fazla abartıldığı görüşüne sahiptir. Buna delil olarak iki olay örnek verilebilir. İlki ordu namusu içinde en ahlaksız vazifelerden biri olarak görülen bir emrin tevdi edilmesi için Lawrence’ın tercih edilmesidir.

Bu emre göre Lawrence, Medine savunmasını yapan Halil (Kut) Paşa’ya gelerek yüklü miktarda rüşvet teklif eder. Halil Paşa’nın bu teklifi reddetmesi için ciddi bir sebep yok gibidir; savunduğu şehrin savaş strateji açısından da ciddi bir ehemmiyeti kalmamıştır. Öte taraftan şehrin kutsallığı ve İslam Peygamberi Hazreti Muhammed’in kabrinin bulunduğu bir bölgeyi savunmadan düşmana hem de rüşvet karşılığı terk etmenin doğru olmayacağına karar veren Halil Paşa, Lawrence’ın teklifini reddeder. Bundan sonra 147 günlük Kut’lu bir direniş başlayacaktır.

Lawrence’ın tarihi öneminin gereğinden fazla abartıldığını savunan görüşe göre verilen bir diğer örnek; savaş sonrası Araplara Lawrence aracılığıyla verilen hiçbir vaadin gerçekleşmemesidir. Lawrence kendisiyle beraber isyana kalkışan aşiretlere bir millet ve devlet vaadinde bulunurken Birleşik Krallık, Arapları millet bilincine sahip olmayan aşiretler olarak görüyordu. Bu yüzden kontrol altında tutulması zor tek ve bütün bir Arap Devleti yerine Şerif Hüseyin ve oğullarına çeşitli emirlikler vererek kontrolü altında tutmayı tercih edecektir. Lawrence’ın bütün protestolarına rağmen bu kararın uygulamaya konulmuş olması Krallığın onu çok ciddiye almadığı şeklinde yorumlanabilir.

Lawrence’ın da ölümü son derece şüphelidir.

Churchill, Bell ve Lawrence’ı bu karede buluşturan Kahire konferansı, Ortadoğu’ya barış getirmeyi vadediyordu; ama daha fazla kan ve gözyaşından başka hiçbir şey bırakmadı ardından.

2 karede dış politikamız: Mehmetçik ve Ömer Muhtar aynı fotoğrafta - Resim : 5

Mehmetçik ve Ömer Muhtar aynı karede

Ömer Muhtar, bilhassa Cihan Harbi’nden sonra Şeyh İdris Senusi’nin vekili olarak başlattığı direniş tarihte eşine az rastlanır bir kahramanlığı ihtiva eder.

Enver Paşa’nın ağabeyi Nuri Paşa direnişe silah sevk etmek için 1922 yılında Ömer Muhtar ile Mısır’da bir görüşme gerçekleştirmiş; ama anlaşıldığı üzere bu teşebbüs başarılı olamamıştı.

Bazı tarihçilere göre; Ömer Muhtar, Mustafa Kemal Atatürk ile Cumhuriyet sonrası temas kurmaya çalışmış; ancak yazdığı mektuplar İtalyan kuvvetlerince ele geçirilmişti. Atatürk’ün ise Ömer Muhtar’ın direnişine dair doğrudan ya da dolaylı bir temasını gösteren herhangi bir delil elimizde bulunmuyor.

Ömer Muhtar ve Türk askerini aynı kadrajda gösteren bir fotoğraf da son derece ilginç. 1911 direnişinde içinde Senusi Cemaati liderleri ve Mustafa Kemal’in de bulunduğu fotoğrafta sağdan beşinci kişinin “Çöl Aslanı Ömer Muhtar” olduğu düşünülmekte.

İlgili fotoğrafı Türkiye’deki önemli Ortadoğu uzmanları ve Libyalı bazı tarihçilere gösterip ne düşündüklerini sordum.

Fotoğrafı inceleyen hiçbir uzman doğrudan “Ömer Muhtar değil” deyip kestirip atamadı.

Öncelikle Ömer Muhtar olmasının düşük ihtimal olduğunu belirten uzmanların görüşünü aktaralım.

2 karede dış politikamız: Mehmetçik ve Ömer Muhtar aynı fotoğrafta - Resim : 6

İçlerinde Turan Kışlakçı, Müfid Yüksel gibi Türk uzmanlar ve Ömer Muhtar’ın akrabası da olan bazı Libyalı aydınlar ise tereddüte mahal vermeden fotoğraftaki kişinin Ömer Muhtar olduğu kanısında.

Velhasıl, Ömer Muhtar gibi şeref abidesi bir şahsiyet ile Türk askerini aynı kadrajda görmek bile bizler için bir kıvanç sebebidir. Tarihi kayıtlarda Ömer Muhtar’ın Türklerle omuz omuza düşmana karşı savaştığını biliyoruz. Keşke bunu daha fazla belgelendirebilecek fotoğraf ve kaydı sonraki nesillere, yani bize, kalabilseymiş demekten kendimizi alıkoyamıyoruz.

Bu iki karede bir asır önce Türk devleti ve askeri nerede duruyorsa bugün de aynı noktada bulunuyor.

Diğer Yazıları